Hangi serçenin yutkunduğu sihirli rüzgardın, kanadı kırık düşlerin hoyratlığında.Ömürlerimizin uçurumundan düşüyorum yıllarca. Küçük ayak izlerin kayboluyor zamanın üzerine her yürüyüşümde. Sonra birden kendi yok oluşundan doğuyorsun arzularımın yeşerişinde, çırpınıp duruyorum küçük kadınım görmek istemiyorsunK-Korkuları sevgimle, sevgimi korkularımla koruyorum ama asla biri diğerinin önüne geçemedi. Zihnimin, sana ait coğrafyasında ayaklarımın altından kayan bilincimi perdeler ardında bırakışı, korku sandığım şeyin korkusuzluğunun engelim olduğu gerçeğini yansıttı gözlerimin ardındaki duvara.A-Nereye varacağını kestiremediğim cümlelerim var sana karşı. Parmaklıklar ardındaki düşüncelerimi usulca kendine çekiyor, sustukça çınlattığım dudaklarınla öpüyorsun. Uçsuz bucaksız dediğim dünyamda sen bir sınırsın, ben ki aklın hududunu delen deli.. Korku değil sevmenin özü kan çanağı gözlerimde beliren. Sana düşüncesizliğimi bağışlayabilseydim..Beni kurtarma kendini öldürerek. Birbirimizi kazandığımız an, kaybederek ölümsüzleştik. Eş ruhum.. Hangi imkansızdan bahsediyorsun, yaşam denen rüyada hangi gerçeğe aldanıyorsun. Gerçek olan her şeyin eriyip gittiği hangi deliliğe diyet ödüyorsa varlığım, devamlı şarj olan bir yok oluşa tam bağımsızlık tanıyor tutsaklığına inat yaşamanın. Kelimeler birikti bulanıyor sima. Zihnimin sancılarıyla duyumsayışların tetiklediği bir doğuma hazırlanıyor yüreğim. Ben, ben.. Hep karşımda duruşunu özlüyorum.. Sessizlik hakimse, gitme vakti..A-Gitme, çocuksu gururumu soy çıkart ruhumdan. Sarıl, öyle sıkı sarıl ki soluk alamasın korkularım. Dilimin ucunda, gitme işte. Bakma, gör gözlerimin içerisini, içerisinde yerleşmiş acı irisini.K-Adımlarım bana, sesin ayak basmadığım uzaklara yaklaşıyor sanki. Yüzünde yüzüm saklıydı, yüzünden düşen parçalarda kaybettim. Hüznümden beyaz gül çalar gibi, yüreğimden göğe yükselen dalı kırar gibi… Künyesi kayıp duygulardan asacaktın beni, çekebilseydin sandalyeyi. Öyleyse yaşayalım…
yorumlar
”Hüznümden beyaz gül çalar gibi, yüreğimden göğe yükselen dalı kırar gibi… ”Hangimiz kırmadık ki o dalları, bütününü bozduğumuz doğanın, o anlamsız vazolara koymadan önceki şeklini, çekmek istediğimiz fotografları, objektiften önce gözlerimizle çekmiştik zaten..Hayatı anlamsızlaştırmak için elimizden geleni yaptık işte..
Öfkemizden dalgalar yaratıyoruz sonra da. Oysa hayat bir küçük andan ibaret çoğu zaman, defalarca zihnimizde sahne alan.Hiç yağmur yağarken denizde sırt üstü yattın mı pbk?
Yatmaz mıyım, Dej, ruhumu ıslatan deniz değil yağmurdu o anda..
..peki bir yaz gecesi kumlara sere serpe uzanıp saatlerce şarkılar söyledikten, gülüşler eşliğinde sohbetler ettikten sonra herkes dağıldığında, başlayan yağmurla odana çıplak ayak dönerken yalnızlığını selamlamak huzurun eşiğinde..
ooo, bu ne romantiklik böyleee…
Evet..Peki, gecenin zifiri karanlığında, yağmur yağarken denize girdin mi sen hiç..
akonim katkılarını bekliyorum, deniz insanları bu kadarmış demekki..pbk gece yağmurda denizde yürümüştüm, gerçekten inanılmaz bir enerjisi var o atmosferin.Birde Rumelifenerine gece yarısı gitmişliğimi hiç unutmam, sanki ışığı sürükledi beni ve oradaki çay içilen yerler, balık lokantaları sabaha kadar açık..
”Biraz su biraz yeşillik her yer benim evimdirTaşırım dünyayı sırtımda her dil benim dilimdirAma söylenecek söz yok gidiyorum ben”
Git, sen de git..
”Bu garip bir veda olacak çünkü aslında hep içimdesinNe kadar uzağa gitsem de gittiğim her yerde benimlesinSöylenecek söz yok gidiyorum ben”
” Ay ışığı gözlerinde sımsıcakkalbimde bir gece ve yalnızlığımişık gizler karanlığı yok olmaz gölgeleray ışığında saklıdır “
Gidene kal demem asla, kalandır, terkeden aslında..Geldiğinde bulamazsan, seni yaşamaya gittim..Bilki gözlerinin daldığı, güneşin battığı yerdeyim..Hoşçakal deme bana, hoş kalmayacağım..
”Ben böyle değildim ne zaman kayboldumRüzgarla dans ederdim ne zaman savruldumBir ses duydum geçmiş zamandanBir ses duydum küçük bir kızdan”
@kop nereye gidiyor.. aklı sanırım peresburg’da kaldı… gidemez .. bırakamayız..yollamayız..
@xncox’o herkese şiir yazmayı öğretmiş
Küçük kız ın kanatları kırık, çırpındı güçsüz düştü..Sonsuzlukla dans etti, bitti.Şimdi Carmen in kurnazlığında,Canı yanan, sen misin, git gözlerim görmesin ..Git, cehennemlerin kızgın ateşine..Sen de yan benim gibi..Sen de yarım kal, yarım bir ay gibi..Işığını yansıtma üzerime,Kör kalmayı tercih edeyim..Hadi git..
Bence gölge kalktı ve aydınlandı yine şiirler akoni.Sarhoş şehrimin içindeki kaos, üşütüyor içimi. Biraz müzik..Ne demişti şair:”Madem müzik ruhun gıdasıymış, durmayın çalınRuhumun açlığını bastırın”
Zihnimde bilinciminsoluksuz bırakılacağı bir inşaEsaretten kaçtı diyeKorkak ilan edildi yüzümYaşamayı seçtim, adının uzağındaKaçabildiğim kadarınla
@Dejavuu, Antalya’ya gelin. deniz kum burda çok güzelll..
Vayhhh akoni, turbo sistemi takıp geliyorumHay aksi, nerede bunun vidalarıO zaman biraz ritme katılalım..
hu huu nerdesiniz.. kızlarrr
garip bir hava..garip olan yalnız hava değil.içimde söndü sandığım yanardağ, yeniden hareke geçiyor, kül olmasın diye kalbimi kaçırıyorum..onu kime emanet edebilirim?son savaşçıyı, duvarları griye boyanmış bir odada bıraktım..ellerini gergefleyerek.
yaa diimi ama miirim inan benim de o pespaye duyguların esiri olup yalnızlığıma çaresizce kafa atmaya çalışırken daha da tepetaklak olup son kuruşumla aldığım şarabın dibini üstüme döküp ziyan ettiğimde duyuduğum pişmanlığı unutmamak için ettiğim her yeminimi yerle bir ederken hormonlarıma lanetler yağdırdığımı hatırlıyorum da … peeeeeh peeeeh geçin bunları arkadaşım yaa illerleyin artık canım biraz ya 😉 bir yandan da üzülmemek elimde değil malesef bunun gibi zırvalıklar yüzünden insanoğlu aşkı kafalarında acayip başka başka yerlere koyuyor..yok efenim içindekini kime emanet edecekmiş ah canım vestiyere ver onlar çıkana kadar temiz kuru bir yere asarlar .. ne demiş şair vesveselerinden bir demet ayy yerler yerler sizi romantik çılgınlar sizi …
romantizm; sanal bir güruh içerisinde, ”ay valla bu aşkı bilen birine benziyor” veya ”ufya bu çocuk tam da istediğim gibi bir aşk çocuğu” vb gibilerinden yorumlara maruz kalmak, alttan alttan prim yapmak için süpermarket raflarında indirime girmiş kelimeleri ardarda dizerek saçmalamakla olmaz. romantizm komün bir paylaşım ve hatta hatta sanal olarak komün bir paylaşıma konu edilebilecek birşey değildir. ucuz keliemeleri arda arda dizerek havanda su döveceğinize gidip yüzünüzü yıkasanız daha hayırlı olacaktır. şeeeefim allooo çek abi ortaya karışık bir romantizm duble olsuuuun!!
be_goodie DİYOR Kİ, (22 Mayıs 2008 08:52)”ucuz keliemeleri arda arda dizerek havanda su döveceğinize gidip yüzünüzü yıkasanız daha hayırlı olacaktır.”Daha pahalı sözcükler varsa sende satın alalım, şarap alırsın, kazandığınla..
”komutan logar bi cisim yaklaşıyo efendim”
Adamım, o yaklaşan bir cisim değil, şarap fıçısı.Seni lanet olasıca!
kapa çeneni bock herif !
hey biraz sakinleş adamım, gel bi içki al..
bi cek denyıls şişesini kafanda patlatmak için sabırsızlanıyorum ahbap!
Sus, tamam! Al şu çeyrekliği de kendine bir gazoz ısmarla..
hey dostum senin sorunun ne biliyor musun o koca siyah kıçının kafandan büyük olması
Sabah sabah, şarap ve asitli içecekler olmaz, şekersiz çay için Anthro ve Kop..Kardeş kardeş oynayın bir de..
Cehennem ol pislik herif! Sen aşşağılık, sersem, düzenbaz, lanet olası bir ırkçısın!!
bana bak lanet olası, burası biz lanet olası zencilerin bölgesi, şimdi hemen o lanet olası beyaz kıçını biz lanet olası zencilerin lanet olası basketbol sahasından çıkartacaksın yoksa o lanet olası kıçına öyle bir tekme atarım ki, o lanet olası kıçın lanet olası ağazından çıkar pis beyaz!
Zenci dediniz de, Amsterdam çalılıklarında gezinirken, zenci kovalamıştı beni geçen yıl bu aylarda, Zor kurtardım paçayı..Hayat sürprizlerle dolu biliyor musunuz..
hah budur işte oh beee 🙂
Adamım, kıçının rengine derhal karar vermen lazım artık. Senin o siyah kıçını benim beyaz mahallemde görmek istemiyorum bok kafali allahin belasi!
o lanet çalılıklarda başka ne gelebilirdi ki başına
şu hayatta üç şeyden nefret ederim: pepperoni pizza, kahrolası federaller ve bana ne yapmam gerektiğini söyleyen lanet faking bi beyaz
Tamam, sakinleş adamım. Anlaşabiliriz. Daha fazla sorun istemiyorum lanet olasıca.
Kurbağ götürmüştüm yanımda, yeni doğaya alışmalarını sağlıyordum, geceleri seslerini duyamamak, üzüyordu beni..
hey dostum bir bock çuvalıyla arandaki fark ne biliyor musun? çuval dostum çuval!
Bence bu lanet kop, pizzasının içine koydurtmuştur o kurbağaları. Bu kara popolu aynasızlarda ağız tadı yok zaten.
Hey dostlar, 2 kayıp var arada, siz de yemeyin birbirinizi, ahh Lesör ü hatırladım..Bu öğlen onun şerefine, çatalla çorba içmeyi deneyeceğim..
Lanet olsun Pi’Bek. Zaten sözlerimin hedefi bu aynasız cop budalası değil. Beni bu replikleri yapmak durumunda bırakan kahrolası Sorsi insanı.Kop, sen üstüne alınma adamım. O kadına gününü göstericem ben. Ama bir centilmen gibi halledicem işimi.
param olsa inan alacağım şey şarap olmazdı 🙂 indirimli raflardaki ucuz kelimeler anlatımını çürütmeye çalışmak yerine indirimli reyonlardan uzak durmayı düşünmek tavsiye edilir…
Kelimeleri ucuzlatan senin ”içindeki” anlamları olmasın, masumca kurulmuş bir cümlede ”Aşk” kelimesi benim için değerli, raflarda yok ki..Olsa yakışanını bulurum..Ucuzunu ya da pahalısını değil..
Bu arada üst kuruldan bir uyarı aldım. Yukarıdaki yorumun hedefini yanlış ifade etmişim.O kahrolasıca budala diye nitelediğim kişi Sorsi adlı güzide insan değil, koca siyah popolu Kop denen herif idi.Güzide insan Sorsi kişisini özlem ve sevgi ile yadediyoruz.
şimdi yandık işte, burası deja’nın yazısının altıymış, ben uzadım adamım…
Anthro, kendisine kaktüs çelenki yolluyorum, bizi böyle bıraktı die..
Asıl benim uzamam gerekti senin başıma açtığın iş yüzünden.Yanlış yerde yanlış duruma soktun beni adamım. Koca popolarımıza derhal dejavu’nun arazisinden uzaklaştıralım.
yanılmış olabilirsin yazma böyle şeylerr
Ebat hususunda mı renk tespitinde mi akonim?
“Seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldumBulduğumu zannettiğimde kendimden ayrı düştüm”