Bilim adamlarınca en iyi bilinen papağan Eylül’ün 6’sında, 31 yaşında hakkın rahmetine kavuştu.

resimlerle alex
resimlerle alex

Irene Pepperberg son defa Alex’i gördüğünde her zaman ki gibi iyi geceler dedi.-Sağolasın, dedi Alex, “Seni seviyorum.”-Bende seni seviyorum.-Yarın burada olacak mısın?-Evet, yarın buradayım.Ama Alex (ismi “hayvan öğrenme deneyi”nin İngilizce baş harfleri) o gece kafesinde sadece omurgalı memelerinin ve insanların başarabileceği düşünülen, karmaşık ödevleri çözmeye çalışarak geçirdiği hayatına son vererek öldü.Çabanın olduğu birçok alanda olduğu gibi bilimde de, işinize uygun araca sahip olmak çok önemlidir. Maymunlar üzerinde yapılan sözel kabiliyetlere ilişkin ilk araştırmalar böyle bir kabiliyetin neredeyse hiç var olmadığını ortaya koymuştu. Ama araştırmacılar insansı bu varlıklara konuşmayı öğretmeye çalışmak gibi çok temel bir hata yapmışlardı. Aslında şempanzelerin ses telleri sadece buna uygun değildi. Ve bu birisine şempanzelere işaret dilini öğretme fikri gelene kadar hiçbir ilerleme kaydedilmeden devam etti.Bundan sonra bile araştırmacılar hala insan merkezci kaldılar. Onların varsayımı şempanzelerin insanlara en çok benzeyen varlıklar olarak belki de insanların işaret dilini anlayabilip, kullanabilecekleriydi. Bu insan merkeziyetçilikten kafalarda vazgeçip, insanla uzaktan ilişkili her türün kapasitesine göre onlara bakmaya başlamak, çok zekice bir anlayışı gerektirdi. Ama yinede aralarında insanların kullandığı kelimeleri kullanabilen bir tane vardı: Papağan.Bunları anlamaya yönelik soru 1977 yılında, kuramsal bir kimyacı olan Dr. Pepperberg’e 28 yaşındayken geldi. Bunun peşini bırakmayan Pepperberg, evcil hayvan satan bir dükkândan rastgele seçtiği 1 yaşında Afrika Grisi bir papağan satın aldı. Bu hayvan davranış bilimi alanında en iyi bilinen ikililerden birinin bir araya gelmesi oldu.Dr. Pepperberg ve Alex en son, en az 300.000.000 yıl önce ortak bir atayı paylaşmışlardı. Ama Alex, şempanzelerden (Dr. Pepperberg ile yaklaşık 4.000.000 yıl önce ortak ataya sahip olmuşlardı) çok farklı olarak kelimeleri söylemeyi çok rahatlıkla öğrendi. Soru şuydu: Alex sadece Dr. Pepperberg’in söylediklerini papağan gibi tekrar mı ediyordu? Yoksa bu aşağılayıcı terim tekrardan mı tanımlanmalıydı? Acaba gerçekten papağanlar söylediklerini anlayabilir miydi?Kuş BeyinliDr. Pepperberg’in onlardan şüphelenmesinin bir nedeni de –bu onun bir papağan seçmesinde ki ikinci nedendi- belki de onlar 1970’lerin ortalarında davranışlarla ilgili evrimsel açıklamaların arkasında olanlardı. Nicholas Humphrey isimli İngiliz bir araştırmacı zekânın doğal çevreye olduğundan daha çok sosyal çevreye gösterilen tepkiler neticesinde geliştiğini öne sürdü. Hayvan ne kadar daha karmaşık bir sosyal çevre içerisinde yaşarsa bu onun kavraması gereken daha çok şey olduğu anlamına geliyor.Dr. Humphrey’e göre memelilerin zeki olmasının nedeni genelde grup halinde yaşamaları. Grup yaşam zekâyı geliştiriyor, böylelikle zekâ daha işlevsel büyük grupları kurmayı sağlıyor. Daha büyük gruplar ise daha fazla zekânın gelişmesini sağlayacak olan etkenleri tetikliyor. Eğer Dr. Humphrey haklıysa, o halde sadece sosyal hayvanlar zeki olabilir.Hayvan sürüleri, farz edelim, kırlangıç ya da antilop sürüleri gerçek bir sosyal grup olarak sayılmazlar. Bunlar fertlerinin birbirleriyle karmaşık ilişkilere sahip olmadığı, sadece birbirlerini koruyan yığınlar. Ama Alex gibi papağanların doğada yaşayanları, aynı çeşitli türdeki maymunlar gibi, ileri düzeyde kavrama becerisi geliştirmiş olabilirler. İşte bu Dr. Peperberg’in dayandığı şey. Papağanlar aynı zamanda memelilerde olduğu gibi, daha fazlasını öğrenmek için zaman hesabı yapabilecek kadar uzun yaşıyorlar. Alex konuşma yeteneği ile değerlendirildiği zaman (ya da en azından sözcükleri taklit ederek söyleyebilmesiyle) umut veren deneysel bir obje.Bu kanıtlandı da. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar üzerinde kullanılan, iki yetişkinin bir nesneyi ele alıp incelediklerinde bazen kasıtlı olarak hata yaptıkları bir tekniği kullanan Dr. Pepperberg ve onun Arizona Üniversitesinden iş arkadaşları, bu sayede Alex’e nesneleri nasıl tanımlayacağını, isteklerini nasıl belirli hale getirebileceğini ve hatta sorular sormayı öğrettiler.Dr. Pepperberg Alex’in en son geldiği noktada, daha tam kapasitesini kullanmazken 5 yaşındaki bir çocuğun zekâ seviyesine ulaştığını söyledi. 150 kelimelik bir kelime haznesi vardı. 50 civarında nesnenin ismini, şeklini ve hangi maddelerden yapıldıklarını biliyordu. Daha önce ayrıntılı olarak görmemiş olsa bile, nesnelerin özellikleriyle ilgili sorulara cevap verebiliyordu. Bir şeyleri isteyebiliyor, eğer kendisine sunulan şey istediği şey değilse bunu reddedip, tekrardan istiyordu. Kavrayabiliyor ve ‘daha büyük’, ‘daha küçük’, ‘aynı’, ‘değişik’ gibi kavramlar üzerinde tartışabiliyordu. Sıfır da dâhil olmak üzere altıya kadar sayabiliyordu. Ölmeden ‘yedi’nin biçimini kavramaya başlamıştı. Eğer Dr. Pepperberg ya da iş arkadaşlarının canını sıkarsa nasıl ve ne zaman özür dilemesi gerektiğini dahi biliyordu.Gerçektende bir çok araştırmacı, yabancı bu çalışmayla iç içeydi. Yöredeki araştırmacılar sürekli bir ‘Zeki Hans’ etkisinin korkusu ile yaşıyorlar. Bu sayabildiği görülen bir ata verilmiş isimdi. Ama aslında Hans eğitmeninden gelen bilinçsiz işaretlere tepki gösteriyordu. Alex sadece Dr. Pepperberg’e değil, isteyenle konuşur ve isteyene bunları gösterirdi.Hala Alex’in yeteneklerinin soyut düşünmeden değil, ezberleme sonucu olduğunu düşünen birkaç bilim adamı mevcut. Alex ispatladı ki, memeliler gibi kuşlarda karmaşık ve teferruatlı şeyleri kavrayabilir ve sonuçları diğerlerine iletebilir. Ama ne yazık ki o hala Monty Pyhton’un sözlerinde bir eski papağan.