“Benim mafyayla arkadaşlıklarım oldu,dostlarım var kardeşlerim var! Amma asla ve asla öyle eroincilerle falan filan ilişkim olmaz arkadaş! Evet haliylen vuran kıran biriyimdir, insana bişey olsun istemem, kadınlarımı da zaman zaman incittim ama aslında çok yufka yürekliyimdir..”
Bu sözleri Tatlıses 2000 yılında bir tv programında Ali Kırca’ya söylemiş..Adam, hem tok sözlü hem hoyrat.Nükte düşkünü mü? diye düşünüyorum.Mikrofonundan olağanüstü bir ses yükselirken diğer yandan beylik yargıları ile insanı çileden çıkaran bir yavan, yaban..Vuran da vurulan da aynı şeyi söylüyor aslında “kan yerde kalmaz, kalmamalı”Kalmadı nitekim..Bir sınıf masalının ardına sığınmış çelişkilerle dolu absürdün absürdü bir düşünce boşluğundan kaynaklanan cana kıymak, can almak alışkanlığı..Hem müziğin evrensel felsefesine sığınıp besleneceksin hem de hayatın yaşamaya ve yaşatmaya değmediğini kabul edeceksin!Bütün bu düşüncelerin eyleminde ne olabilir?Abes.Evet abes.Rezil bir duygu, ama mevcut.. Belki sizlere uzak ama mevcut.!Pek beklenmedik bir duyguya da benzemiyor meret; Göstere, göstere geliyor ve bütün hayatınızı alt üst ediyor.Ama can tatlı, can vazgeçilmez ..Kolay terk edilmiyor..“Adam defolarını sesiyle kapatıyor” Can Dündar’ın bu tespiti çok yerinde..
Bu olay Tatlıses için nasıl bir geleceğe yönelecek, kestiremeyiz.Dileriz yaşananlar bir ömrün tecrübesiyle kaynaşır ve yeniden biçimlenir..İstesek de istemesek de öleceğiz, insan olarak türlü maceralar yaşayacağız, saçma sapan davranışlarımız da olacak. Ama kör bir kurşunla ölmek, kör bir kader değil de nedir?