bildirgec.org

Kara Kitap; Zwartboek (2006)

queennothing | 21 May 2011 18:38

Hollanda’da dünyaya gelen sinemacı Paul Verhoeven‘in yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Zwartboek” (İngilizce’de ‘Black Book’, Türkçe’de ‘Kara Kitap’), 2006 senesinde gösterime girdi. Senaryosu Gerard Soeteman ile yine Verhoeven tarafından yazılan film, 20 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle Hollanda, Almanya, İngiltere ve İsrail’de çekildi. Orjinal süresi 160 dakika olan yapımda Hollandalı aktris Carice van Houten, Alman aktör Sebastian Koch, Waldemar Kobus, Halina Reijn, Hollandalı aktör Thom Hoffman, Christian Berkel, Derek de Lint ve Michiel Huisman gibi isimler rol alıyor.
2. Dünya Savaşı’nın son zamanlarında geçen film, savaşın etkisinden senelerce çıkamayacak olan halkın arasından Rachel Stein adlı bir Yahudi kadınının gururlu hikayesini anlatıyor.

Kadın İsterse; Potiche (2010)

queennothing | 21 May 2011 15:38

Pierre Barillet’in tiyatro eserinden uyarlanan sinema filmi “Potiche” (Kadın İsterse), yaz günlerine neşe getirmek için çekilmiş hoş bir Fransız komedisi. Yönetmen François Ozon‘un yönetmenliğini üstlendiği filmde Fransız aktris Catherine Deneuve, Fransız aktör Gérard Depardieu, Fabrice Luchini, Jérémie Renier, İspanyol aktör Sergi Lopez, Judith Godrèche ve Karin Viard gibi isimler rol alıyor. Çekimleri Belçika’da gerçekleşen yapım, daha önce 1983 senesinde TV’ye uyarlandı. Kocasına olan bağlılığının gözünü kör etmesine izin vermeyen Suzanne’nin yönetici koltuğunda harikalar yaratması ile şenlenen yapımın orjinal süresi 110 dakika. Eline fırsat geçtiğinde veyahut fırsatı bizzat kendisi kazandığında bir kadının başarabilecekleri üzerine hoş bir komedi yapımı olan “Potiche“, 1970’lerde geçiyor.

baba oldum

taha3045 | 21 May 2011 15:30

Nisan ayında dünyaya geldi Mina bebek keşke daha önce gelseymiş dediğimde annesi bu kadar sevilesi bir şey olduğunu bilsem daha fazla karnımda taşımayı isterdim diyor.Karnında bebek taşımanın nasıl bir his olduğunu bilemediğimden yorum yapamıyorum.

Nasıl becerikli oluyor yeni doğmuş bebek milleti, hemen tutunacak bir dal buldukları yetmiyormuş gibi, dünyaya gelir gelmez nasıl bir beceriyle karnını doyurmaya çalışıyor, akıllara zarar.

Uluslararası Dersim İnsan Hakları Film Festivali

cansualtas | 20 May 2011 23:14

Tunceli Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı “Uluslararası Dersim İnsan Hakları Film Festivali” bu yıl ilk kez düzenleniyor. 20-29 Mayıs 2011 tarihleri arasında sineması olmayan şehir Tunceli’de üç salon açarak gösterimler izlenebilecek.

Türkiye’de “İnsan Hakları” temalı ilk uluslararası festival olan Dersim İnsan Hakları Film Festivali, kendi meselesi ve gerçekler doğrultusunda yıllardır baskı ve insan hakları ihlali yapılan şehirde izleyicine sinema aracılığıyla ulaşıyor. Uzun yıllar sürmesi amaçlanan organizasyonda yerli ve yabancı sinemaların yanı sıra belgeseller, kısa filmler, söyleşiler, çocuk filmleri ve dersimli yönetmenlerin filmleriyle sinemaseverlere geniş bir seçki sunuyor. Hrant Dink anısına Türkiye-Ermenistan örnek sinemaların gösterimi Agos gazetesinden Pakrat Estukyan’ın söyleşisi ile yapılacak. Yönetmen Ümit Kıvanç’ın katılımıyla ise Kazım Koyuncu ve Ahmet Kaya anısına gösterimler gerçekleşecek. Sadece Dersim’e değil komşu illere de seslenen festival Türkiye, Asya, Avrupa, Ortadoğu’nun yapım, yönetmen ve oyuncularıyla ortak bir hayali gerçekleştiriyor.

Çarpışma; Crash (2004)

queennothing | 20 May 2011 20:12

1953 senesinde Kanada’da dünyaya gelen iki Oscar Ödüllü sinemacı Paul Haggis‘in yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Crash”, 2004 senesinde gösterime girdi. Senaryosu Robert Moresco ile Haggis tarafından yazılan yapımda Amerikan aktör Don Cheadle, Oscar Ödüllü Amerikan aktris Sandra Bullock, İngiltere doğumlu aktris Thandie Newton, William Fichtner, Loretta Devine, Keith David, Oscar adaylığı bulunan aktör Matt Dillon ve Jennifer Esposito gibi isimler rol alıyor. En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Müzik dallarında Oscar’a aday gösterilen film, En İyi Film, En İyi Senaryo ve En İyi Düzenleme dallarında olmak üzere toplam üç dalda Oscar kazandı. 6 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle tamamlanan “Crash“in çekimleri Amerika’da yapıldı.

facebookta profil

zugasen | 20 May 2011 13:18

FACEBOOKTA PAYLAŞTIĞIMIZ SİYASİ İÇERİKLİ MATERYALLAR ÜZERİNE…

Herkes Facebook denilen bu malum ağda, grupta yada ne bileyim paylaşım sitesinde kendi beğendiğiyle, sevdiğiyle, tarzıyla ve ideolojisiyle ilgili bir çok resim, video ve bazı materyeller paylaşıyor. Bunların bir çoğunda hemfikiriz. Olabilir tabii.
Peki burada şöyle bir soru aklımıza geliyor mu acaba? “Grubumdaki bütün arkadaşlarım benim sevdiğim şeyi sever mi, benim hoşuma giden onun da hoşuna gider mi; veya benim dünya görüşüm budur, siyasi görüşüm budur arkadaşlarımda benim gibi mi düşünürler? Ben doğru bildiğim ve paylaştığım şey hakkında ne kadar bilgiye sahibim. Çünkü bazen bir resim de veya videoda “grubunda paylaşmayan beni silsin” gibi saçma sapan bir not yazıyor; ki arkadaşım daha paylaştığını kendi de izlememiş veya içeriği okumamış. Ben böyle diyen bir arkadaşımı siliverdim. Sonra aklı başına geldi hatasını anladı. şunu belirtmeliyim ki; benimarkadaş grubumda SOLCUSU VAR, SAĞCISI VAR, AKP LİSİ VAR,MİLLİYETÇİSİ VAR, MİLLİ GÖRÜŞCÜSÜ VAR; VAR OĞLU VAR. Arkadaşlarımında gruplarında buna benzer farklı düşüncede olanlar insanlar vardır. Bu düşüncelerinden ötürü kimseyi kınayamam. Herkes bu tür videoları paylaşırken acaba ne kadar düşünüyor arkadaşlarının, paylaşılan bu video hakkında ne düşüneceğini? O yüzden ben içeriğini, bildiğim ve inandığım bir videoyu, resmi vs. sayfamda paylaşırken düşünerek paylaşıyorum. Zira ilgide adı geçen şahsın, kurumun veya bir düşüncenin bazı arkadaşlarımın hayran sayfalarında yer aldığını çok iyi biliyorum. Ve paylaştığım videodaki konuyu kabul etmeyecek; “BUNLAR DOĞRU DEĞİL” diyecek çok kişinin var olduğunu da biliyorum. Aynen benim arkadaşlarımdan gelen bazı siyasi düşünceyle veya siyasi kimliği olan şahıslara ait video paylaşımlarına yaptığım yorum gibi. Bununla birlikte, yüz yüze konuşacak ve tartışacak kadar bilgiye sahip değilsek, paylaşılan mataryellerin içeriğini bilmiyorsak izlememişsek, okumamışsak paylaşmamamız yerinde bir davranış olur. Zira bu durum içi boşluğun bir göstergesi olmaktan başka bir anlama gelmemektedir.

Never Let Me Go (2010)

queennothing | 20 May 2011 09:36

Amerika’da dünyaya gelen sinemacı Mark Romanek, ilk yönetmenlik deneyimini 1985 senesinde çektiği “Static” adlı yapım ile kazandı. Çeşitli müzisyenler için video klip yönetmenliği yapan Romanek, 2002 senesinde çektiği “One Hour Photo” ile adını dünyaya duyurdu. 2010 senesine gelindiğinde Kazuo Ishiguro’nun romanından uyarlanan “Never Let Me Go” adlı yapımla dikkat çeken yönetmen, Satürn Ödülleri’nde büyük başarı yakaladı. Oscar adaylığı bulunan İngiliz aktris Keira Knightley, İngiliz aktör Carey Mulligan, Amerikan aktör Andrew Garfield, Charlotte Rampling, Sally Hawkins, Charlie Rowe ve Izzy Meikle-Small gibi isimler rol alıyor.

Tıkanma

| 20 May 2011 09:31

 Dili dönmüyordu bir türlü. Bağırıyordu, çağırıyordu ama olmuyordu. Sözcükleri boncuk gibi dizeceği yerde anlaşılmaz sesler çıkarıyordu. Başkasının ağzından konuşuyor gibiydi. Bedeniyle düşünceleri çatışıyordu. Çıkardığı belli belirsiz sesler sanki ona ait değildi. Diline söz geçiremiyordu.

Dili dönmüyordu bir türlü. Bağırıyordu, çağırıyordu ama olmuyordu. Sözcükleri boncuk gibi dizeceği yerde anlaşılmaz sesler çıkarıyordu. Başkasının ağzından konuşuyor gibiydi. Bedeniyle düşünceleri çatışıyordu. Çıkardığı belli belirsiz sesler sanki ona ait değildi. Diline söz geçiremiyordu.

Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Kelimler boğazında boğumlanıyordu. Öfkesi büyüyordu içinde, yaralı bir kaplan gibi. Nefesini tuttu, tekrar denedi. Sesine küstü. Dili damağı kurumuştu. Evrene haykıramadı varlığını. Nefesi titriyordu. Çaresizlik tüm bedenini sarmıştı. Hayatı dağ gibi omuzlarında taşıyordu sanki. Kendisiyle hesaplaşmak, bedenini cezalandırmak istiyordu.

İnternetime Dokunma

ZKUD | 19 May 2011 21:26

İnternetime dokunma etkinliği çerçevesinde saat 14:00’de Sakarya Meydanında toplanmak üzere çıktım evden. Otoüs Ulus’a kadar geldi, yol kapalı dedi şaşırdım,anlamadım neyse biraz erkendi galiba 13:30 gibi yürüyerek geldim Sıhhiye’ye. Bir eylem vardı Sıhhiyede (ne olduğunu bilmiyorum) katıldım neyse zaten bitti , 14:00 gibi.

Geçtim Sakarya Caddesine kalabalıklaştık çok hızlıca. 500 kişi vardır kalabalık dediğim de. Baya ses çıkarmaya başlamıştık ki 20 dakika falan geçmedi yağmur bastırdı. Kısa kollu tişörtle 40 dakika falan durabildim ancak.

Sonra mecburen aralarından ayrıldım artık. Oturdum bir yere içmeye başladım.Canlı müzik eşliğinde saat 21:00’a kadar falan yavaş yavaş içtim.

mutlaka ana okulu

nazokiraze | 19 May 2011 19:55

Bazı ebeveynler çocuklarını çeşitli sebeplerle ana okuluna göndermiyorlar.Maddi sebeplerden dolayı olanları bir kenara koyarsak çocuğun okuldan bıkmasından korkan ve bu sebepten ana okuluna gitmesine gerek olmadığını savunan anne babaların yanı sıra bir sene daha okula getir götür derdi ile uğraşmak istemeyenlerin de fazla sayıda olduğunu düşünüyorum.

Oğlum bu yıl ana okuluna başladı ve başladığında kalem tutmayı bilmiyordu (elinde su şişesi veya lolipop gibi dümdüz tutuyordu) uyku saatleri bellisiz, sürekli hareket halinde azgın, kuduruk bir çocuktu.(hala azgın kuduruk ama nedense öğretmeni sınıfında çok uslu olduğunu söylüyor)