bildirgec.org

“MA”SA”DE” ÜÇLEMESİ 1

aktifparanoya | 04 July 2010 16:34

Can kolumu sıkarak “burayı hiç görüş müydün?” diyene dek, yayvan ve lakayt bir şekilde sokağı geçmekteydim. Gösterdiği eski Rus evlerini andıran yapıyı bir çok kez görmüştüm. 2 metre kare çapında bir kulübeyi andırıyordu. Simetrik 3 pencere tüm duvarlarına 30 santimetre şeklinde yerleştirilmişti. O güne kadar hiç bu denli dikkat etmemiştim. 20 santimetre genişliğinde taşlardan yapılmış minyatür bir kaleyi andırıyordu. Aslında andırmaktan öte pencerelerindeki demir parmaklıklar tam anlamıyla bu izlenimi yaratıyordu. Kısa bir süre sonra “evet” diyerek, konuyu bitirmek isteyişimi hatırlıyordum. Kızların anatomisinin ilk dersini başarıyla geçtikten sonra bu beni çokta çeken bir konu olamazdı.

[yeni yavuz turgul filmi] “av mevsimi”nden yayınlanan kareler

behman | 04 July 2010 14:40

av mevsimi filminden kareler yayınlandı!

türk sinemasının durumu gözler önünde bence. fazla açmaya gerek yok bu konuyu. her zamanki gibi popüler kültüre yenik düşen insanların ürünlerini tüketmeye mahkum ediliyoruz. neyse ki yavuz turgul ve onun gibi sinemacılar ve sahici yönetmenler var ki onlar sayesinde gözlerimizin pası silinip, sinema zevklerimiz okşanıyor zaman zaman. daha önce şu yazıda okuyunca inanılmaz sevinmiş ve takvimi işaretleyerek geri sayıma başlamıştım; yavuz turgul yeni filmi “av mevsimi”yle dönüyor! hem de öyle böyle değil! filmin başrollerinde şener şen, çetin tekindor, cem yılmaz, okan yalabık, melisa sözen gibi adamakıllı oyuncular ve her tür oyunculuğun üstesinden başarıyla gelen kişilerle dönüyor yavuz turgul! fahriye abla, eşkiya, gönül yarası, kabadayı derken şimdi de “av mevsimi”. gözümüz aydın!

Beyinsiz Aşk

tarik09 | 04 July 2010 14:08

Zaman aramızdaki en büyük düşmandı. Saate bakmak gelmezdi içimden. Çünkü akreple yelkovan başımı döndürürdü. Hiç istemezdim geçsin zaman yanında, isterdim ki donsun kalsın dünya, herkes başka kimse kalmasın. Nedir bu? Çocukça bir aşk mı yoksa? Eğer öyleyse diyebilirim ki çocukların yüreği herkesinkinden büyük ve kuvvetli. Dünyaları alır içine eğer bu çocukça bir aşksa.
Bilirim ki bu aşk bir tek zaman dayanamazdı. Her şey boşa geçiyor biz nerdeyiz, ne yapıyoruz? Hay Allah saat gene kaç olmuş gitmek zorundayım… Ve işte yalnızlık bir kez daha uzun bir gecenin ardın gene kavuşmayı bekleyecektik başka çaresi yok. Ta ki her şeye bir şeyler olana kadar.
İnsanların yaptıkları en önemli hatalardan biri sürekli suçlu aramaktır. Hayatta kötü şeyler vardı ve var olacaktır. Kötü olmadan hayatta olmaz en azından bir anlamı kalmaz. Haksız mıyım? Ama insanların yaptıkları tek şey o kötü şeylerin sorumlusunu bulmak. Ve sürekli şikayet etmek. Oysa ne fark eder bilmiyor. Bu yazıyı okuyan şunu unutmasın ki eğer bir duygu değiştiyse o duygu değişmiş demektir. İnsan doğası bu çözemezsin. Bitti gitti yani. Ben de elimden gelen her şeyi yaptım ama olmadı olamadı olamıyordu hehe.
Bunu Antalya’yla ilgili bir videoda duymuştum.

Twitter Hata sayfaları (soru)

emrearas | 04 July 2010 12:45

Twitter’ın sitesindeki hata sayfalarını çok beğendim.Onları Teleport Pro yardımıyla çekip kendi siteme uyarlayıp kullansam yasal olur mu telif hakkı istenir mi ?

SON SİGARAM

metezade | 03 July 2010 16:46

Üşüyorum… Parmaklarımın soğuğa boyun eyip sızlamaları çileden çıkartıyor beni. Etrafta sokak köpeklerinden başka kimseyi göremiyorum. Otobüs bir buçuk saat önce gelmiş olmalıydı oysaki. Beklemek işkenceye dönüşüyor yavaş yavaş. Sigara paketime bakıyorum içinden benim gibi yalnız ve yorgun son sigaramı çıkartıyorum. Önce hafifce koklayıp tütün kokusunu içime çekiyorum, sonra sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirip yakıyorum. Derin bir nefes…

Ayaklarımın sızlamasına aldırmadan yürüyorum son sigaramı da ömür misali yakıp bitirdikten sonra… Yola koyulma vakti geldi artık hayatımın son otobüsünü de kaçırdım farkında olmadan. Hatıralar geliyor gözümün önüne annemim yabancılığı, akrabalarımın sahte ama bir o kadar da inandırıcı yakınlıkları, insanların bana bakarken suratlarındaki acımsı ifade…Kar yağmaya başladı. bembeyaz pamuk pamuk… Rüzgarla dans edermişcesine dönerek yer yüzüne inen kar taneleri… İşte bu son yolculuğum…Hayatım bir gemi seyahati ve artık son limandayım yanımda sadece kaptan. Kaptanı bırakmak zor gelse de gitmem gerek, bu son vedam. Hoşçakal büyük adam. Dilimin ucuna gelen milyonlarca kelimeyi yutup devam etme vakti şimdi söylemek istediklerim çok ama vakit yok. Öyleyse bütün kelimelerin boynunu vursun cellatlar hoşçakal vefalı adam…Birkaç saat sonra bembeyaz karlar üzerinde siyah paltolu bir adam. Elinde son sigarasının izmariti… Veda edercesine kapamış gözlerini hayata yüzünde ufak bir tebessüm…

“ma”sa”de” üçlemesi 2

aktifparanoya | 03 July 2010 14:12

Üçüncü saatin sonunda pc bana göz kırpmaya başlamıştı. Zaman geçtikçe kolaylaşacağını ve alışacağımı düşünürken zorlaşıyordu. Can’ın bana seslenişini duymamaya çalışıyordum ama Ece’nin sesi taaa içime işliyordu. Bugün sahil kenarında yürüyüş ve ardından denize girecektik. Onun bebeksi tenine dokunacaktım ve mutlu bir şekilde uyuyacaktım. Güneş batmak üzereydi. Bu ilk günden sayılmalımıydı? Henüz gün ışığı odamı aydınlatırken bu sevdadan vaz mı geçmeliydim? Üç saatin üstüne eklenen dört saat ve çöken karanlıktan bahsetmek bile istemiyordum. Ara ara Ece’yi, ara ara kavuşacağım zenginliği ve çoğunlukla o parayla Ece’yle neler yapacağımızı düşünüyordum. Bu dakikalar geçmiyor da diyemezdim. Masade’de hayal kuruyor muydu? 40 yıl neyin hayali kurulabilirdi ki. Akıllı olarak düşünmemek gerekiyordu, sonuçta o aklı kaçık delinin tekiydi. 40 yıl hiçbir şeye özlem duymamış mıydı? Sorular sorular… Hepsinin cevabı benim için çok basitti ama Masade gibi düşününce ulaşılması imkansız bir uçurum gibiydi. İnsan neye mecburdu? İşte anahtar soru buydu. Aslında onu karısı orda tutuyordu, eğer evet eğer yemek götürmezse çıkmak zorunda kalacaktı ve tekrar hayatın akışını görünce o köhne evi istemeyecekti. Hayır hayır bu kadar basit olamaz. Onca insan bunu düşünmemiş olamaz. Karısı bunu kesinlikle düşünmüştür. Hatta baktı ki çıkmıyor bu yüzden yemek götürmek zorunda kalmıştır. İlginç bir aşk ama Masade’den ne beklenebilir ki. Kirbit kutusu büyüklüğündeki eve playboy kızlarını atarak zaman geçirecek değildi ya. Leyla Mecnun, Ferhat ile Şirin’den ilham alacaktı tabi. Ben onları da anlayamamıştım aslında. Ece için ben böyle olabilir miydim.? Hayır elbet… Bir Ece giderdi ve “E”lif”, “C”eren”, “E”zgi” üçlemesini bulurdum. Henüz elde etmediğim para beni değiştiriyor muydu yoksa…. Ece’de böyle düşünürdü elbet. Düşünür müydü? O zaman beni sevmiyor. Bir türlü kafamı toplayamıyordum. Saat kaç olmuştu? Bakmalıyım… Hayır belki Masade’nin de saati yoktur. Evet kesinlikle yoktur. Takvimle arası olmayan biri saati ne yapsın ki. Masade söyle amacın ne? Ne yapmaya çalışıyorsun? Bu eziyet neden? Buldum…Masade, sen sadece günah çıkartıyorsun. Kendine bile kabul ettiremediğin bir yara bu. Ama tecavüzcüler, anne katilleri, hırsızlar, imansız Yahudiler dünyada cirit atmakta. Sen ne yapmış olabilirsin bu kadar kötü? Hayır.. Bu böyle olmayacak. Bu soruların cevapları sadece sende Masade.Saate bakmadan pencereden sıvışmamı ve bahçe çitlerinden atlayışımı hatırlıyorum. Yolun yarısına kadar ayakkabı giymediğimin farkında bile değildim. Evin kapısının önünde belki 5 dakika bekledim belki 3 saat bunu ben bile bilmiyordum ama çok uzun beklemiş gibiydim. Sanki 40 yılı bir kapı önünde geçirdim ve aslında içerde ben vardım ve Masade hep özgürdü.Anlamsız bir hıçkırık ve garip bir boğaz hırıltısı. Bu gözümden akan yaşta neyin nesiydi? Hiçbir insanı bu denli anlamaya çalışmamıştım. İçimde ona karşı anlamsız bir sevgi büyüyordu. Buraya gelip sıyıranların başına gelen şeyde yoksa bunun gibi bir şey miydi? Şimdi kendim için korkuyordum. Boyumdan büyük bir işe mi kalkışmıştım? Kimsenin son zamanlarda cesaret edip giremediği evin kapısında gecenin bir yarısı… Deliriyor muyum? O zaman öyle düşünmüştüm. Ama bu beni korkutmaya yetmemişti.Kapıyı üç kere çalmıştım ya da ben o an öyle sanmıştım belki de ayaklarımın titremesinin sesiydi o. Kapının çıkarttığı gıcırtı dişlerimden de gelmiş olabilir. İnanın bunu net olarak bilmiyorum. Ama onu sırtı dönük koyu bir silüet olarak uyuduğunu çok iyi hatırlıyorum. Ay ışığında saçları grimside olsa bence beyazdı. Zayıf bir o kadar da sıska. Tam bir esir kampı tutsağını andırıyordu. Kıyafetleri eski değildi, ama çok yeni olduğu da seçilmiyordu. Koyu tonlarında görünseler de bu gecenin bir oyunuydu.“Masade kalk, Masade kalk. Uyumak için illa geceyi seçmene gerek yok. “ Her seslenişimde daha sıkı sallıyordum. Birden irkildi ve bana döndü. Korkuyla duvarın köşesine sinişini hiç unutamıyorum. Belki de 40 yıldır bu şekilde uyandırılmamış olmanın verdiği bir boş bulunmaydı. Belki de 40 yıldır ilk kez başkası tarafından uyandırılıyordu. Belki de 40 yıldır uyuyordu. Ne dersiniz… Ben öyle düşünmüştüm…

iPhone 4 Katili: Motorola Droid X

garjican | 03 July 2010 14:01

Motorola beklenen ürününü kısa bir zaman önce tanıttı. “iPhone 4 Katili” olarak niteleyebileceğimiz bu Motorola Droid X‘e alanının en iyisi diyebiliriz; çünkü bu cihaz üretilirken teknolojinin neredeyse tüm nimetlerinden yararlanılmış.

Teknik Özellikler:

  • 4.3 inç Ekran
  • Android 2.1 İletim Sistemi
  • 8 Megapiksel Kamera
  • Dokunmatik Ekran
  • Bekleme Süresi: 220 Saat
  • Konuşma Süresi: 480 Dakika
  • DLNA, A-GPS
  • Wifi 802.11 n + 3G
  • Google Servisleri
  • 32 Gb’ye kadar yükseltilir 8 Gb veya 16 Gb Hafıza

23 haziran tarihinde tanıtılan ve 15 temmuzdan itibaren Verizon Wireless tarafından 2 yıllık sözleşme karşılığında 199$’a satışa sunulacak olan Motorola Droid X’in Türkiye fiyatı henüz bilinmiyor.

DenizBank Kısa Film Yarışması

queennothing | 03 July 2010 13:48

Deniz Bank, sinemaya gönül vermiş gençler için bu sene yepyeni bir etkinlik düzenliyor; DenizBank Kısa Film Yarışması. Gençler için hazırladığı Paso Kart dahilinde gerçekleşecek olan yarışmanın konusu da sponsoru kadar ilginç; gençlerden bankacılık işlemleri üzerine (Mobil ve İnternet Bankacılığı, ATM’ler ya da Çağrı Merkezleri) film çekmelerini isteyen kurul, birinci gelecek kısaya 10.000 TL, ikinci kısaya 5.000 TL, üçüncü kısaya ise 2.500 TL vaat ediyor. Son başvuru tarihi 15 Temmuz Çarşamba olarak belirlenen yarışmanın sonuçları, 1 Ekim Cuma günü açıklanacak.

Gölge Kuramı

morbeyin | 03 July 2010 12:04

Herkes hayatı boyunca illaki bir kaç defa dejavu olmuştur.Bazılarımız bir olay olmadan önce o olayı hissetmiş hatta gözümüzde canlandırıp o olaydan sıyrılmışızdır.

Gelelim asıl konuya,büyük ihtimalle bu kuramın aynı şeklini kimse öne atmamıştır,benzerleri olabilir fakat genelde bu konu ruh referans alınarak yapılmaktadır.Biz ise ruhtan biraz daha uzak bir şekilde olasılıklar ve olamayacaklar hakkında kuram yaratmaya çalışacağız.

Öncelikle zaman konusu ele alınmalıdır.Hayatınız boyunca her yaptığınız hareket ve konuştuklarınız saniye saniye evren tarafından kayda alınmaktadır.Eğer,bir aralar gündemde olan sesleri geri getirebilen bir cihaz yapılırsa,her konuştuğunuz,hatta peygamberlerin konuştukları bile şuanda dinlenebilir ki bunun olasılığı fazladır,çünkü insan oğlunun ve evrenin her hareketi enerji kaynaklıdır ve hiç bir enerji aslen kaybolmamaktadır sadece evren bu enerjiyi emip depolamaktadır.

top yuvarlaktır bebeğim

mansonilized | 03 July 2010 10:36

Efendiim bugün hep birlikte bir Uruguay- Gana maçı eleştirisi yapacağız. Ancak çok sevgili eleştirimize başlamadan önce yapımcımızın futbolla alakasının sadece dünya kupalarını izlemek şeklinde olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. O kadar ki Messi denen kendi küçük kalbi büyük şahsiyeti bu kupada tanıyıp analar ne evlat doğuruyor demiştir kendisi. Küçük de bir uyarı yapmak istiyoruz sevgili izleyi; gaza gelip futbolcu dostlarıma olmadık şeyler söylemiş olabiliriz yazımızda, ama hak etti şerefsizler diyerek bu bahsi de burada kapatalım istiyoruz.

Maç başlamazdan evvel kendimize bir takım seçmemiz gerekliliğinden ve Forlan isimli seksi arkadaşın da Uruguay takımında olmasından mütevellit daha Brezilya ilk golünü atarken akşamki maç Uruguay’ın diyen bizler, arkadaşlarımız Gana Uruguay’ın ağzına şey eder ( çok affedersiniz çok sayın izleyiciler ama elçiye zeval olmaz) sözlerine aldırmadan son derece bilmiş bir edayla top yuvarlak birader diyerek tavrımızı net bir şekilde ortaya koymuştuk bile..