bildirgec.org

Osmanlı önemli kadınları –esma sultan

nazokiraze | 26 March 2010 10:13

Sultan 1. Abdülhamid‘in kızı olan Esma Sultan Osmanlı İmparatorluğu’nda tahta aday gösterilen tek kadındır.

Esma Sultan 3. Ahmet’in kızı Esmâ Sultan’la ismi karıştırılmasın diye Küçük Esma Sultan olarak çağırılırdı.

14 yaşındayken III. Selim‘in vasıtasıyla 36 yaşındaki Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa ile evlendirilen ve 25 yaşında dul kalan Esma Sultan bir daha evlenmemiştir. Kendisine ait pek çok yalısı, evi ,köşkleri olduğu için gençlik dönemini oldukça rahat geçirmiştir.

Abdülhamid öldüğü zaman veliaht Mustafa küçük olduğu için yerine geçen III. Selim de tahttan isyan sonrası indirilince saltanatın başına gelen IV. Mustafa Esma’nın kardeşiydi, ancak onun da bir yıl süren padişahlığı sonrası padişah bu kez yine Esma’nın kardeşi olan II. Mahmut oldu. Esma Sultan önceleri IV. Mustafa ‘nın padişahlığını desteklemiş hatta Alemdar Mustafa Paşa’nın intiharına sebep olan ayaklanma’da önemli rol üstlenmiştir.Ancak II. Mahmut tahta çıkar çıkmaz Mustafa’yı idam ettirerek bu duruma nokta koymuştur.

Başka Dilde Aşk

exorientelux | 26 March 2010 09:26

Başka Dilde Aşk, yönetmen İlksen Başarır‘ın ilk filmi olmasına rağmen, ilk filmlerde rastlayabileceğimiz çoğu aksaklıkları/aksamaları bertafar edebilmiş son dönemlerde çekilmiş güzel Türk filmlerinden birisi.

Konusu şimdiye kadar çoğumuzun malumu olmuştur, ben yine de temelde işitme engelli bir genç olan Onur ile işitme engelsiz Zeynep adında bir genç kızın ilişkisini anlattığını, bunun yanında normal insan-anormal insan kavramlarına değindiğini, insan ilişkilerini özellikle de arkadaşlık ve aşk ilişkilerini incelediğini, bunları yaparken de toplumsal sağırlığı da ele aldığını söyleyeyim.

Başka Dilde Aşk‘ın ele aldığı bu kavramları sinema sanatı bazında anlatmada başarılı olduğunu düşünüyorum (tabii sinemadan anladığım kadarıyla). İşi acındırma boyutuna taşımadan, işitme engelli birinin kendi ayakları üstünde durma çabasını izlerken, Onur’un bu işi nice engelsiz insandan daha iyi yaptığını görüyoruz, aynı zamanda ilişkilerinde de “normal” (!) insanlardan daha sağlıklı bir anlayışı var. Zeynep’in Onur’u sahiplenme ve ona ayak uydurma çabası da nice insana ders verecek nitelikte.

Yeni ve Farklı Bir Tarayıcı: Kylo

angelsdemos | 26 March 2010 09:15

Birçok popüler tarayıcının arasında tümünden farklı özelliklere ve farklı amaç ile üretilmiş yeni bir tarayıcı daha eklendi; Kylo.Bu internet tarayıcısı internet üzerinden video izlemeyi sevenler ve internet tarayıcılarını genellikle bu amaç ile kullananlar için hazırlanmış.

Internet Explorer, Mozilla Firefox, Google Chrome ve Opera gibi tarayıcıların ardından tümü ile farklı özelliklere sahip olan bu tarayıcıyı, diğer tarayıcılara göre tümü ile farklı özellikler ve farklı bir görünüme sahip. Masaüstü, dizüstü bilgisayarlar, LCD veya plazma televizyonlar ile uyumlu bu tarayıcı video sevenler için düzenlenmiş.

Büyük tuşları ile dikkat çeken Kylo; YouTube, Amazon, Fox, ABC, Hulu gibi internet üzerinden video akıcı hizmeti sunan birçok servis ile uyumlu durumda ve tüm bu servislerin her ibir için buton bulunmakta. Ayrıca klavye veya fare kullanmadanda havada çalışan fare türevleri ile de uyumlu bir tarayıcı.

klavye’deki print screen tuşu

| 25 March 2010 22:36

evet değerli arkadaşlar;
bu yazımda klavye de bulunan bazılarımızın hiç bilmediği “print screen” tuşu işte bu tuşun görevi çok büyük nasıl mı?
print screen tuşuna bastığınızda ekranın fotoğrafını çekersiniz. aşağıda örnekte görüldüğü üzere print screen tuşuna basıyorum ve paint programına yapıştırıp kesme butonu ile resmin neresinden keseceğinize siz karar veriyorsunuz.
örnek:1

resim paint ile kesilmiş halidir.
resim paint ile kesilmiş halidir.

örnek:2

resim paint ile kesilmiş halidir.
resim paint ile kesilmiş halidir.

sayın profesyonel üstad

astral | 25 March 2010 18:39

‘Tam o anda düşündü, tam da bu nedenle sen bana kalmazsın. Hiç endişe etmedim. Hiç umut da etmedim. Hiç sen benim olursun diye de düşünmedim. Çünkü bana kalmayacak kadar güzel görünüyordun.

Ne biz masallardaydık ne de masalın kendisiydik. Ki, bunlar masallarda olurdu ancak. Burukluksa gerçeğe dair bir bulgu…’

(www.crazyangelyasmin.blogcu.com adresinden alınmıştır.)
(www.crazyangelyasmin.blogcu.com adresinden alınmıştır.)

Gördüğü bir rüyanın peşine gidiyordu. Laf değil gerçekten. Rüyasında uçakta şunları konuşan kişiyle konuş demişti ona meleği. Sırf ondan konuşmuştu.

Annie Hall

exorientelux | 25 March 2010 16:25

Wood Allen ustanın baş yapıtlarından biri sayılan Annie Hall, gerçekten de aldığı övgüyü hak eden filmlerden biri. 1977 yılı çıkışlı filmin senaryosunu Marshall Brickman ile beraber yazan Allen, baş rolü de Diane Keaton ile paylaşıyor.

Komedyen Alvy Singer’ın başından geçen iki evlilik sonrasında tanıştığı Annie Hall ile ilişkisinden yola çıkarak kadın erkek ilişkilerini irdeleyen filmde, Woody Allen’in klasikleşmiş entellektüel hayat, sanat, kişisel gelişim, yahudiler, aile, New York gibi göndermeleri de bolca mevcut.

Şahsen, kadınların da erkeklerin de ilişkilerde kendilerine biçilen rolleri oynadıklarını, maskeleri çıkardıklarında ortaya çok farklı düşünce ve duyguların çıktığını, ama bu farklılıklara rağmen “ne seninle ne de sensiz” durumunda olduklarını anladığım filmde; ne kadar eğitimli olursa olsun erkeklerin doğalarını aşmalarının güç olduğu (Annie’nin önce kurslara gitmesini teşvik edip sonrasında kaydettiği gelişmeye somurtan Alvy), kadının ne istediğini idrak edecek bilince ulaştığında artık başkasına ihtiyaç duymayacağı (Annie’nin filmin sonundaki kararı) gibi yan düşünceleri de çıkarmak mümkün. Bunların yanında Woody Allen’ın aslında kadınların tarafını tuttuğu gibi bir düşünceye de sahibim.

Annie Hall‘un bir güzel yanı da harika mizah anlayışı elbette. Çoğunluğu diyaloglar üzerinden yapılan mizahın bazı sahnelerde durumlara yüklendiğini ama bunun vasat bir durum komedisinden çok daha başarılı yapıldığını görüyoruz ( Mesela Annie’nin ailesiyle yemek yedikleri sahne).

Evim var benimm:))))

| 25 March 2010 16:16

Nihayet en çok istediğim şeye kavuşuyorum. Anlatamam o kadar çok sevinçliyimki. Yıllardır bizimkileri ikna edebilmek için didindim sonunda başardım. Sevgili babam yurt dışı görevini bitirip, istanbıla döner dönmez bana verdiği sözü tuttu canımın bebeği seni çok seviyorumm…
Bizim okulun mezunları genelde moda’da yerleşirler. uzun bir süredir oradaki eski “moda” evlerini kendi zevklerine göre restore ettirip martıların ve sanatçıların semti modaya akın ettiler…
Annemin suratı düşse de artık eşyalarımı yavaş yavaş taşıyorum, küçük bir çatı evim ama bana ait anahtarı bende ve kemanımı her istediğim vakit çalabileceğim ortamım… moda burnunu hatta koçonun meyhanesini bile az çok görebiliyorum burdan…
Caddebostan kültür merkezine ve haldun taner sahnelerine de çok yakın…
Okuldan bir dekaratör arkadaşıma evimizin içini design ettirdim. herkes herşeyi çok beğendi. Ama annem tavanları lacivert boyattığımı görünce kıyameti kopardı. sevgilim çok beğendi yeter bana…
Canımı sıkan tek şey sevgilimin bu semte olan gıcığı… Onu kesin alıştırıcağım buraya, şiirlerini yazılarını yazacak, kahvaltılarımızı,akşam yemeklerimizi minik balkonumuzda yapacağız ardından sürekli değişen estantenelerimizi yaşayacağız…
Çok heyecanlıyım, birazdan kadıköy çarşısına inip, alışveriş edeceğim ne alıcağımı bilmiyorum ona neler hazırlamam gerek onuda bilmiyorum, hepsini öğreneceğim önce buranın pazarcıları ile dostluklar kurmalıyım diye düşünüyorum. Annem de erenköyde böyle yapardı…
Hepsini aşarım sanıyorum burada bir sürü arkadaşım var öğrenecek çok şey var…
Tanrım güzel günler bizi beklesin nolurr…

Tutunamayanlar

illag | 25 March 2010 15:00

‘’Tutanamayan: Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. İnsan boyunda olanları bile vardır. Yalnız pençeleri ve özellikle tırnakları çok zayıftır. Dik arazide, yokuş yukarı hiç tutunamaz. Yokuş aşağı, kayarak iner. (Bu arada sık sık düşer.) Tüyleri yok denecek kadar azdır. Gözleri çok büyük olmakla birlikte, görme duygusu zayıftır. Bu nedenle tehlikeyi uzaktan göremez.’’

İşte bir Oğuz Atay’ın kahramanlarıyla özdeşleştirdiği “tutunamayan” tanımı. Hayata tutunamayan insanlarının ruhlarının iç çekişmelerini anlatan, düşüncede yaratılan bir dünya kuran tek ciltlik bir ansiklopedi “Tutunamayanlar”.

Arkadaşı Selim Işık’in intiharıyla sarsılan Turgut Özben arkadaşının intihar sebebini bulmak için başladığı araştırmalar sonucunda kendi kimliğini bulur ve bir ‘Tutunamayan’ olduğunu anlar ve Selim’in yazdığı “Tutunamayanlar Ansiklopedisi”nde ‘Turgut Özben’ maddesinin de bulunması gerektiğinin farkına varır. “Her zaman böyle değiliz. İlerisi için planlar kuruyoruz. Tutunamayanlar ansiklopedisine yeni bölümler yazmayı düşünüyoruz. Benim de girmem ihtimali kuvvetle belirdi. Olric öyle söylüyor.” Olric Turgut Özben’in iç benliğini temsil eder. Giderek bu dünyadan kopan ve kendi iç benliğine yaklaşan Turgut’un en yakın arkadaşı Olric’tir artık. Anlayamadığı ve anlaşılamadığı bu dünyada en yakını olmuştur Olric. “Sonra Olric’le beraber istediğimizi yapacağız. Romanlar yazacağız: Bitip tükenmeyen romanlar. “Tutunamayanların Sonu”, “Tutunamayanların Dönüşü” gibi. Tutunamayanların romanı biter mi?” Tutunamayanların romanı bitmez. Çünkü her insanın içinde bir ‘tutunamayan’ vardır. İnsanlık var olduğu sürece de tutunamayanların romanı bitmez. İnsanlar, hayata sımsıkı sarılmak için elinden geleni yaparlar, sabah kalkıp işine veya okuluna gider, akşam evine döner yemek yiyip yatar, hayat yolunu bu rutin çizgi üzerisinde yürür ve tamamlarlar. Böyle görünse de her insan zaman zaman durup hayata şöyle bir bakma ihtiyacı hisseder. Bütün yaşadıklarının ne anlamı olduğunu, diğer insanların ne yapmaya çalıştıklarını sorgular durur. Bir cevap bulamayınca da hayata aynı şekilde kaldığı yerden devam eder. Daha fazla sorgulamak, üzerinde düşünmek istemez. İşte bu sorulara cevap aramaktan bıkmayan, yorulmayan, hayatı anlamaya çalışmaktaki mücadelesini sonuna kadar sürdüren insana kendisi dışında her şey garip, anlaşılmaz ve sahte gelir. Böylece diğer insanlardan ve dünyadan ister istemez yabancılaşır. Bu da onu bir “tutunamayan” yapar. İçindeki tutunamayan taraf büyür büyür ve o kişinin ta kendisi olur.

Samsung Tablet

mcosar | 25 March 2010 15:00

Apple‘ın pazara sunduğu iPad‘a olan yoğun ilgi teknoloji devi Samsung‘un da iPad pazarına iddialı girmesini sağladı.

Samsung üreteceği Tablet’in PC özelliklerini taşıyacağını açıkladı. Cihazda Android işletim sisteminin son sürümünün kullanılacağı ve 4G bağlantısı ile USB bağlantısının da cihaza ekleyeceğini ve bir tabletin taşıyabileceği en önemli özelliklerin bu cihazda olacağını açıklandı.