Bir nesil yükseliyor BATI’danUnutmamamız gereken bir nokta var; eğer geleceği görmek istiyorsak geçmişi bugünkü noktayla kıyaslamalıyız. Türkiyenin 2010 yılındaki haline bakmak için öncelikle zamanda yolculuk yapmamız gerekiyor. Bunun için sizi 85 yıl geriye götürüyorum.Bırakın düşmana atacak bir tek kurşunu ayağına giyecek çarıgı bile zar zor bulan bu insanların dünyaya ve bu günkü bize verdikleri mesaja bakalım. Yüreği vatan millet sevgisiyle dolu olan bu insanlar ülkeyi nasıl kurtarmış ve nasıl yeni bir devlet kurmuş. Bunun temelinde millete olan bağlılık ve inanç söz konusu. Ve unutulmamalıdır ki bu insanlar onları birleştirici bir güç tarafından zafere ulaştılar. Bu güç Mutafa Kemal.Sadedece düşmanı yurttan sarf etmekle kalmadılar saltanat düzeninden Cumhuriyet rejimine geçtiler. Her alanda büyük ilerleme kaydettiler. Dünyanın “hasta adam” olarak nitelediği bir devlet gitmiş ve yerine Dünya ile yarışan, hatta o zamana göre kadınların en fazla hakka sahip olduğu bir devlet gelmişti. Bunda en fazla emeği geçen ise kuşkusuz Mustafa Kemal ATATÜRK.Geçmişten günümüze gelelim şimdide…Bizden önceki nesil bize güzel bir ülke teslim etti. Peki ya biz bunu bizden sonrakilere nasıl bırakacağız? Ben bu konuda şahsen pekte ümitli değilim! Çünkü zamane gençlerinde bir batılı olma hayranıdır gidiyor. Ahmet Şerif İzgören’ inde dediği gibi “Tarkan modeli saçlar, jöleli sakallarla yeni nesil birbirini –hüüüüüp diye içine çek- meye çalışıyor”Dünyada gençlerine değer veren, onlar için 19 Mayıslar yapan başka bir ülke gösterebilir misiniz?Pekala bunun değerini ne kadar biliyoruz? Artık birbirimize düşman olduk. Bizi biz yapan değerleri her gün ayaklar altına alıyoruz. Her hafta televizyonlarda birbirlerini zevk alarak öldüren insanları izlemek için televizyonun karşısına geçiyoruz(yada geçiriliyoruz). Artık ülkenin geçtiği zorlu dönemeçlerde sorumluluğu (hangi parti iktidarda olursa olsun) kendi seçtiğimiz 550 kişinin omuzlarına yüklüyoruz. Ülke zorlu dönemeçlerden geçerken biz “Semralar,Atalar,Sinemler,Bayhanlar,Firdevsler” ile ilgileniyoruz. Eğer ülke bir yolda durmuşsa bunun sorumluluğunu tamamen iktidara bırakıyoruz. Yönetemediler, bize iyi bir ülke bırakmadılar diyerek kestirip atıyoruz.Geçen sene Kıbrısta yapılan anket sonuçlarına bakalım isterseniz. Kıbrıs gençliğinin tarihini nasıl bildiğini orada yapılan o anketin sonuçlarıyla çok rahat görebiliriz. Gençlik (bir kısmı hariç elbette) daha 32 yıl öncesini bile bilmeyen bir halde.Kendi ipimizi kendimiz çekiyoruz. Her şeyi yaptığımız gibi dilimizi de yabancılaştırdık. Kelime haznesinde bulunan kelimelerin %10 ‘u yabancı kelime olan bir nesil doğuyor. Bir gün Konfiçyus’a sorarlar:- Hocam bir ülkeyi elegeçirmek isteseniz ne yaparsınız?Konfiçyus çok güzel bir cevap verir.- Öncelikle diline hakim olurum, gerisi nasıl olsa gelecektir…….Buraya kadar bütün sorumluluk gençlerin omuzlarındaydı. Peki ya yetişkinler? Şimdi gençliğin esnek dalından havalanıp yetişkinlere bakalım kuşbakışı. Durum oradada pek farklı görünmüyor. Devletten hiç çalışmadam her ay maaş alanlar, çalıştığı devlet dairesinde bilgisayarıyla oyun oynayanlar , banka hortumlayanlara hayran olanlar…. Durum bu kadarıyla kalsa yine iyi. Bu ülkede en prestijli ödüllerden birisi olan Altın Kelebek için yılın tv proğramı dalında “Semra ve Ata” ya ödül veriyor, öbür tarafta bin bir emekle hazırlanan eserler dururken.Şimdiki nesil değil de yetişkinler bize bunun hesabını nasıl verecek çok merak ediyorum.Durum daha da kötüye gitmeyecek elbette. Bu ülkede teslim olmamış ve olmayacak son kaleler var hala. İşte bu son kalelerden biri olarak diyorum ki: ülkeyi içine düştüğü bu durumdan Atatük’ün gençliğe hitabesini özümsemiş biz gençler kurtaracak.Nasıl mı?Tarihini unutmuş bir nesle tarihini öğretmekle….İnsanlara değerli olduklarını hissettirerek, düşüncelerine saygı duyup dinleyerek. Sizde olmazsanız bu iş olmaz diyerek….Devlet dairelerinde tek bir kişinin yapacagı işi 50 kişiye vermeyerek…….Toplumsal değerlerimizi yağmalayanları önleyerekİnanıyorum ki bizde 85 yıl mönceki insanların yaptığı gibi ülkemizi muassır medeniyetler düzeyine çıkaracagız. Bizim işimiz onlardan dahada kolay olacak üstelik.Sormuşsunuz 2010 da Türkiye’yi nerede görüyorsunuz diye. Söylüyorum……..Sene 2010,Eski nesil emekliliğinin tadını çıkarırken biz çocuklarımıza güzel bir ülke bırakıyor olacağız,herşeye rağmen. (Bu yazıyı Hürriyetin yarışmasına yollamıştım.)
yorumlar
Batı kelimesini büyük harfle değil de hak ettiği gibi küçük harflerle yazsaydın daha güzel olurdu. Yunus Emre’ye göre batı ne ilim ne de irfan sahibidir.Okımakdan ma’na ne kişi Hakk’ı bilmekdirÇün okudun bilmezsin ha bir kurı emekdir.Okıdum bildüm dime çok taat kıldum dimeHaklısın; geleceği görmek istiyorsak, bu günü geçmişle mukayese etmeliyiz. Milli mücadele yıllarından daha önce Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransuva’ya yazdığı meşhur mektup geliyor aklıma. “Ben ki…”Semralara, Firdevslere hiç girmeden, nerede okuduğumu hatırlamadığım bir yazıda şöyle deniyordu; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı Devleti’nin bir devamıdır ve Osmanlı’nın çöküşü hala devam etmektedir.”Dil konusunda ise birkaç laf etmeye çalışmıştım. Konunun önemine binaen Nihal Atsız’ın “Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybedebilir; fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir” sözünü eklemeden geçmeyeyim.Geleceğin yetişkinleri olacak bizlerin, daha ilkokuldayken ülkeyi kurtaracak? Formüller üretmeye başlamamızı bir avantaj değil dezavantaj olarak görmekteyim. Üniversitelerimizde talebeler arasındaki siyasi husumetin ortadan kaldırılarak; (b)ilim konuşulacağı günleri hasretle bekliyorum.Binaenaleyh 2010 yılında Türkiyemizin ahvalini pek iyi görmüyorum. Hal-i pür melali ortadadır çünkü.