bildirgec.org

Capri Güneşinin Altında

morkadln | 28 October 2009 12:03

Capri Sun Advergames, görseli pixar tarzında büyük küçük herkesin zevk alarak oynayabileceği güzel bir oyun.
Oyun karekterlerinden birini seçiyorsunuz yön tuşları ile ilerliyorsunuz çöp kutularının üzerinden atlıyorsunuz levhalara omuz atıyorsunuz, kaykay ile ilerliyorsunuz ve tüm capri’leri topluyorsunuz.
Arılar ve güvercinden space tuşuna bolca basarak kurtuluyorsunuz.

Burdan buyrun…
İyi eğlenceler.

Samsung 3mm LED aydinlatmali LCD TV ‘le meydan okuyor

mrtlms | 28 October 2009 11:55

İşte Samsung firmasından neredeyse iğne ucu kalınlığında bir LCD TV.

LED aydınlatmalı 40 inç ekrana sahip ürün 5000:1 kontrasta sahip 120 Hz frekansında çalışmakta. TV henüz piyasaya çıkmış değil ancak en kısa sürede piyasaya giriş tarihinin belli olması beklenmekte.

Kaynak

Üniversite Öğrencisi İş Arıyor

beynimdekihortum | 28 October 2009 11:48

Bu ilk makalemde üniversite okumak için memleketinden uzakta kalan üniversite öğrencilerinin yaşadığı maddi sıkıntıları dile getirmek istiyorum. Ülkemizde her ailenin yaşam şartları farklılık taşımakta, kişi başına düşen gelirin değişkenliği gerçeğini kabul etsek de ben daha çok orta gelire sahip memur, işçi ya da emekli bir babanın birkaç çocuğunu şehir dışında okumaya göndermesiyle verdiği geçim savaşına vurgu yapmak istiyorum.Bir üniversite öğrencisi şayet devletten karşılıksız burs alamıyorsa genellikle öğrenim kredisi almaktadır. Bununla birlikte aynı şekilde harç kredisi de almaktadır. Bunların elbette ki onun küçük bütçesi için önemi tartışılmaz, ama hele de kendisi gibi öğrenci kardeşlerinin de bulunduğunu varsayarsak ailesi için oluşturacağı külfeti, öğrenim masrafları maliyeti, okuduğu şehirdeki geçim şartlarına, şehrin büyüklüğüne göre oldukça yüksek bir meblağ olmakta.Böyle orta kesime dahil bir ailenin çocuğu olan üniversite öğrencileri onlar için makul ek işlerle bütçelerini denkleştirmeye çalışmaktadır. Birinci sınıfta masraflarını gelirleriyle denkleştirebilseler de ikinci sınıftan itibaren bir üniversite öğrencisi olarak ve haklı olarak ekstra masraflarının ortaya çıkmasıyla kendileri için mevcut ek iş imkanlarını araştırmaya koyulmaktadırlar. İşte bu andan itibaren para kazanma ve hayatını idare ettirme savaşının bilfiil içinde bulunurlar. Üniversite öğrencileri için iş imkanları part time olarak dönemsel stand elemanları, anketörlük, tanıtım elemanı gibi pozisyonlarla büyük şehirlerdeki büyük şirketlerin geçici eleman istihdamına dayalı olmaktadır. Okul masraflarına ek olarak kendini geliştirmeye ve örneğin İngilizce kursu ya da başka mesleğe yönelik kurslara devam etme zorunluluğu içerisindeki üniversite öğrencileri bu iş imkanlarına yönelerek bütçelerini finanse edebildikleri oranda rahat ederler. Ancak özellikle son sınıf öğrencilerinin masraflarının artması ve vakitlerinin kısıtlı olması neticesinde tam zamanlı satış eleman, office boy gibi mağaza ve perakende sektörlerinde iş imkanlarına yönelemezler. Bu pozisyonlar daha çok okulu uzatan öğrenciler için söz konusu olur. Boş vakitlerinin daha çok olması ve öğrencilere yönelik dağıtılan kredi kartlarının borçlarını ödeyebilmek için.

KKK subay alımı yapacak

guney01 | 28 October 2009 10:50

subay alımı
subay alımı

Kara Kuvvetleri Komutanlığı 138 adet subay alımı yapacaktır. bir bölümü muazzaf olarak alınacak subayların 100 den fazlası 4 yıllık lisans mezunu alımı ile gerçekleşecek. 1 kasıma kadar sınav başvurusu yapan adaylar 4 kasımda subaylık yazılı sınavına girebilecekler. detaylar ve başvuru koşulları için buraya tıklayınız.

Gençken Yapılacak 100 Şey

mecburkalanlar | 28 October 2009 10:31

gencken yapılacak 100 şey ekran görüntüsü
gencken yapılacak 100 şey ekran görüntüsü

Turkcell firması ödüllü, eğlenceli bir web sitesi ile yine karşımızda. Gençken yapılacak 100 şey sitesi gençken yapabileceğiniz, yapmanız gereken 100 şeyi sıralamış ve her madde için bir örnek vermiş. Sizler istediğiniz maddeden başlıyarak 100 şeyi yapıyorsunuz ve videoya çekip siteye yüklüyorsunuz. Video yükleyenlere ve izleyenlere 1000’lerce kontor var. Ayrıca büyük ödülü de sen belirliyorsun. Bir Mini Cooper da bu hediyeler arasında. Yani büyük ödül bir hayli büyük olacağa benziyor 😉

Örneğin madde 27: çocuk doktoruna git ve içinde bir cocuk olduğunu ve onu tedavi ettirmek istediğini söyle.

Tasarım ve fikir açısından gayet başarılı bir site.

pioneer acco

schizophrenia13 | 28 October 2009 10:23

pioneer acco a-iw001
pioneer acco a-iw001

pioneer’ın temelinde bir ipod beşiği bulunan ev sistemi acco, bir kontrol cihazı{a-iw001} ve hoparlörlerden{s-ich125, s-ich200, s-ich200d} oluşuyor.

pioneer acco a-iw001
pioneer acco a-iw001

dokunmatik olarak kontrol edilen a-iw001, üzerinde internet radyosu barındırdığı gibi televizyon vb. cihazlar içinde ses sistemi olarak kullanılabiliyor.

pioneer acco s-ich125 & s-ich200 & s-ich200d
pioneer acco s-ich125 & s-ich200 & s-ich200d

Tereddüt

pilli pati | 28 October 2009 10:12

Kaleden aşağı doğru salına salına iniyoruz. Yol, parke taşlı ve biraz eğimli. Fenerin yanından geçerken denizden yansıyan güneş ışınları gözümüzü alıyor. Güneş gözlüklerimi saçlarımdan kurtarıp takmaya çalışırken yazdan artmış bir günün tatlı esintisi altında böyle bir manzarayı izlemek bir anda ruhumu bir tür serbest kalma isteği ile dolduruyor… Sırtımda bir anda kanatlar çıksa, havalanıp uçsam, ne güzel olur!

Fazlasıyla şaşırmış ve gecikmişliğinde, etraftaki ağacı, börtü böceği de şaşırtmış yaz artığı bir günden bahsediyorum size. Arlanmazcasına bizim de kanımıza giriyor. Birden arkadaşım “Buralarda yatır varmış, gidip yerini bulalım” diyor. Yol üzerindeki satıcılara başka işimiz yokmuş gibi, en önemli işimiz buymuş gibi, mütemadiyen yatır soruyoruz. Neredeyse her tezgaha. Hepsi satacakları tülbent ve dağ otlarının derdinde. “Daha aşağıda” diyorlar da hiçbirisi tam yerini söylemiyor, ne hikmetse. Aslına bakılırsa üzerimdeki kıyafet gereği yatırı ziyaret edemeyeceğim. Belki uzakta durup onu beklerken, etrafın nefesini tutmuş, sadece kuşlara meydanı bırakmış halinin fotoğraflarını çekebilirim. Tepeden aşağı yol aldıkça artık adımlarımız zorlanmıyor fazla, alışıyoruz eğime ya da eğim de azalıyor belki. Muhteremin ebedi istirahatgahına yaklaştıkça kuş sesleri oldukça nadir çalınıyor kulağa. Bodur ahlatlar beliriyor etrafta. Hala meyve olgunlaştırma peşinde hepsi. Yabani ve pembe renkli çiçekler çıkmış kayaların arasından, bizi izliyorlar. Sarı çiçekler de var. “Mezarlık çiçeği” de denir bunlara. Toprağa çok sıkı tutunan soğanlı kökleri vardır. Burası çok sessiz bir yer. Eski bir mezarlığın içinden mi geçiyoruz? Bana mı öyle geliyor? Ürperiyorum birden. Yakında bir bedesten görüyorum. Yıkıntılarının arasından eğik eski taşlar farkediliyor. Hislerimde yanılmamışım. Hoşlanmıyorum bu sessizlikten, soğuk bir yalnızlık çökmüş etrafa. Ağaçların arasından gördüğüm deniz manzarası İstanbul’daki ada manzarasını hatırlatıyor. Siliyorum çabukça hafızamdan. Uzak bir sahil kasabasındayım ama hafızamdan sildiklerim yerine aniden uzakta başka bir sahil kasabası beliriyor. Burada her yan portakal kokuyor da arada sanki aklıma gelen görüntü yüzünden baskın çıkan yasemin kokuları da dolanıyor. İnsan sırf bir anı yüzünden bir kokuyu anımsayabilir mi? Tereddüt ediyorum ama inatçı tarafım “Yürü” diyor. Attığım adımların tersi istikamete dönüp bir iki adım gittiğimde, dikkatli bakınca görüyorum. Sağımda, eski bir bahçe çitinden sıkılmış da bir de o çitin yanındaki ağaca tutunmuş. Sarılmış da sarılmış ona. Orada idame ettiriyor yaşamını. Kokusuyla bu çevreden kırk yılda bir geçecek kim varsa, mevsim bu zamanlar, sarıp sarmalıyor bulabildiği herkesi.

Dog Day Afternoon (1975)

queennothing | 28 October 2009 09:57

12 Angry Men“, “Serpico“, “Gloria“, “Child’s Play“, “Before The Devils Knows You’re Dead” gibi yapımların yönetmenliğini üstlenen 1924, Philadelphia doğumlu yapımcı/yönetmen Sidney Lumet‘in yönetmenliğini yaptığı 1975 çıkışlı “Dog Day Afternoon“, gerçek bir olayı gözler önüne seriyor.
Al Pacino‘nun başrolünde yer aldığı yapımda Chris Sarandon, John Cazale, Charles Durning, James Broderick gibi isimler de yer alıyor. ‘En İyi Film’, ‘En İyi Yönetmen’, ‘En İyi Erkek Oyuncu’, ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ ve ‘En İyi Film Düzenleme’ dalında Oscar adayı olan yapım, ‘En İyi Senaryo’ dalında Oscar Ödülü kazandı.

Sonny, psikolojik sorunları olan Sal ve bir arkadaşıyla birlikte silahla donanmış bir şekilde soymak üzere bankaya gider. Cesaret edemeyen arkadaşının gidişiyle Sal ile kalan Sonny, bankanın etrafını saran polislerden kurtulmak için banka müdürü ve çalışan kadınları rehin alır.

KADININ ADI YOK MU? UYANIŞ-KATE CHOPIN

Seamyhoney | 28 October 2009 09:53

Edebiyat tarihi boyunca feminizm ve kadınlara ilişkin konular, tüm dünyada hep önemli bir yere sahip olmuştur. Kadınların kendi kimliklerini bulma çabası ve çıktıkları bu yolda geleneksel rollerine ve kişiliklerine karşı çıkışları sanırım bu literatür içinde en çok ilgi çeken konular arasında. Özellikle 19. yüzyıl edebiyatında kadın, her zaman dönüp dolaşılıp üzerine yazılan ana sorun olarak ortaya çıkar. Aslında bu romanlarda kadının karşı çıkışı ve isyanı aslında bir nevi toplumun da isyanını yanıstır. Durum her ne olursa olsun, kadın için normlarla ve toplumsal baskılarla mücadele etmek her zaman zor olmuştur. Bu mücadelede asıl amaç, erkeklerle eşit olduklarını kanıtlamaya çalışmaktır çoğu zaman. O zamanın şartlarında ( ki aslında günümüzde de modern toplumlar dışında bu durumun değiştiği pek söylenemez) toplumun kadınlara yüklediği belirli bir yaşta evlenip, evinin kadını, çocuklarının anası olma rolü onların hayatını şekillendiren en önemli unsur haline gelmiştir. Kendilerini kocalarına ve çocuklarına adayan bu tür “ ideal kadın”lar dışında tüm sosyal baskılara ve normlara karşı çıkan kadınlar da yok değildi tabi ki. İşte çoğu feminist yazar, bu tür mücadeleler veren “ aykırı kadın”ları yazılarına konu edindiler.

19’uncu yüzyıl Amerikan Edebiyatı‘na damgasını vuran en önemli feminist yazarlardan KATE CHOPIN de ataerkil normlar arasında sıkışmış bu tarz kadınları eserlerine konu edinen yüzlerce yazardan sadece biri. Çoğu eserinde oluşturduğu karakterlerinde genellikle kendi kadın kimliğini ortaya çıkaran Kate Chopin’in bana göre başyapıtı sayılabilecek eseri UYANIŞ( The Awakening) işte böyle “ aykırı kadın”lardan birini anlatıyor. Yazarın bu eseri zamanında pek değer bulmasa da sonradan tüm diğer hikayelerinde olduğu gibi byük ilgi gördü. 1991 yılında kitabın, “Grand Isle” adlı isimle bir filmi yapıldı.

Uyanış adlı öyküsünde aslında Kate Chopin okurları, iyi bir eş ve iyi bir anne gibi görünen Edna karakteriyle karşı karşıya kalıyorlar. Geleneksel bir ailede yetişen Edna başta tüm normları ve toplumsal baskıları kabullense de her zaman bir içsel sorgulama içindedir. İçinde bulunduğu “kendini bulma” isteği ve edinmiş olduğu kimlik ( toplumun ona atfettiği) aslında onun için büyük bir çelişkiden başka bişey değildir . “İdeal kadın” rolünü oynamaktansa, o, kendi kuralları, kendi istekleri doğrultusunda bir hayat yaşama arzusu içindedir. Tüm bu çelişkiler içinde kocasından ve çocuklarından ayrı geçirdiği tatil, kendi kimliğini bulması için eline geçen en büyük fırsattır. Hikayenin adından da anlaşılacağı üzere bu kısa tatil onun kendini bulması adına bir uyanışı temsil eder.

Facebook’tan Sayaçlı Paylaşım Butonu!

algoz | 28 October 2009 09:42

Web sitenizi ve blogunuzu ziyaret eden ziyaretçilerin içeriğinizi, Facebook’ta kolayca paylaşabilmeleri için, yaklaşık 3 yıl önce Facebook tarafından Facebook Paylaşım Butonu (Facebook Share Button) adı ile bir araç (tools, widget) duyurulmuştu.

Facebook kullanıcılarının, güncel haberlerden resim ve videolara kadar birçok farklı içeriği, Facebook’ta paylaşabildikleri bu araç sayesinde; haftalık olarak 2 milyar paylaşım gerçekleşmekte.

Facebook, paylaşım butonuna eklediği son özellik ile; paylaşılan içeriğin kaç defa paylaşıldığını gerçek zamanlı olarak göstermekte.