bildirgec.org

Hunger (Açlık)

queennothing | 26 February 2009 15:57

‘Battaniye protestosu’ ile tarihe geçen ve hapishanede açlık grevindeyken milletvekili seçilen Bobby Sands’ın hikayesi.

9 Mart 1954, İrlanda doğumlu Bobby Sands, İrlanda Cumhuriyet Ordusu‘na katılır. 1972 yılında, evini ‘cephane’ olarak kullandığı için (4 silah bulundu) 4 yıl hapse mahkum edilir. Hapisten çıkan Sands, ‘normal’ bir hayat sürdürmeye başlar.

Bobby ve Gerry
Bobby ve Gerry

Bir patlama esnasında üç arkadaşıyla birlikte sadece orada olduğu için suçlu bulunan Sands‘ın, arama sonucunda aracından çıkan bir silah, ‘mahkumiyet delili‘ olarak gösterilir ve 14 yıl hapis cezasına çarptırılır.

Sands’ın tarihe “battaniye protestosu” olarak geçen ‘tek tip üniforma giymeyi reddetmesi‘ (tek tip üniformanın amacı, mahkumları kendilerine ‘kişiliksiz’ olarak gösterip, buna inanmalarını sağlamak ve psikolojik baskı yapmaktı) ve siyasi suçlu olması, günlerce işkence görmesine sebep olur.

hangi programlama dili?

sessizadam | 26 February 2009 15:40

arkadaşlar, orta düzey php yazıyorum yani bir portalı rahatlıkla hazırlayabiliyorum. öğrenmek istediğim kafamda oluşan bir kaç proje var ve onları yazmaya başlayacağım fakat bunun için sunucu üzerinde çalışan bir programcıkta yazmak gerekecek. böyle ihtiyaçlarımı karşılamak için hangi programlama dilini öğrenmeye başlasam sizce?
yani php bilen birinin rahat öğrenebileceği programlama dili hangisidir?

SANA MEKTUP VAR…

admin | 26 February 2009 15:27

Sevgili Dünya’cığım
Sana geldiğim günü inan hatırlayamıyorum. Hem sadece ben değil, bütün misafirlerinin de sana geldikleri günü hatırlamaları mümkün değil. Ancak sana geldiğimiz günün tarihini ve saatini biliyoruz ve bakıyoruz solmuş kâğıt parçalarına, acaba nasıldık diye…

Ama bu olmaz ki Dünya; sana gelir gelmez hemen ödev veriyorsun bize, önümüze boş bir kâğıt koyuyor ve yaz diyorsun en kralından bir kompozisyon ve notunu sona saklıyorsun. İyi tamam da, bu kompozisyonların giriş cümlesi hep aynı oluyor, “ıngaaaa.” Giriş bölümüne gelince de acemice yazılmış oluyor. (Hatta yazdıklarımızı hatırlayamayacak kadar hızlı ve acemice bir bölüm bu.) Bu giriş bölümlerinde benzerlikler de oluyor haliyle, hepsinde şeker ve çikolata yoğunluğunu görebilirsin. En sevilen yeri bu kompozisyonların gelişme bölümünün ilk sayfaları; öyle bir rüzgâr estiriyorsun ki, ayaklarımız yerden havalanıyor. Ey gençlik ne çabuk tüketilen bir dumansın; hâlbuki hiç tükenmeyecekmişsin gibi yaşanırsın. Güzel rüzgârdı be Dünya, o estirdiğin gençlik rüzgârları.

dünyadaki en popüler isimler

beyrek | 26 February 2009 15:13

wikideson yıllarda, dünya ülkelerinde popüler olan isimler listelenmiş.
listeye göre dünyada yeni doğan çocuklara verilen isimler şöyle:
ilk sıra erkek, ikinci sıra kız isimleridir)
türkiye;
arda, yusuf, mehmet, mustafa, emirhan.
elif, zeynep, irem, büşra, merve.

Dyscalculia

admin | 26 February 2009 14:20

Dyscalculia genellikle çocuklarda görülen,matematik öğrenme bozukluğudur.

Dyscalculia matematik ve aritmetik algılayamama sorunu olarak bilinir ve tedavisi mümkündür.Akraba evliliginden genetik faktörlere, kan uyuşmazlıgından hamileyken girilen röntgene,anne-çocuk ilişkisindeki problemlere kadar pek çok şey dyscalculia sorunununa sebeptir.Okul çocuklarının yüzde 6 ile 10 ununda görülen bu rahatsızlık, aslında pek çok kişi tarafından zeka geriliği olarak düşünülebiliyor.Çocuklar çarpım tablosunu öğrenemiyor, geometrik şekilleri karıştırıyor, yönleri bilemiyor ve problemleri değil çözmek, anlayamıyor ise çocuga dyscalculia yönünden yaklaşmak gerekir.Bu çocuklar sıradan eğitim yerine sabırla, yardımla, matematiği yaşamın içine alarak eğitilmelidir. Çünkü dyscalculialı çocuklar normal yada normalin üzerinde zekaya sahiptir,bu sorun zekayla alakalı değildir.Şarkı söyler gibi bağıra bağıra problem okutmak, resim yerine sayıları boyamak, matematik işlemlerini hoş, çiçekli,renkli,cazip kağıtlarda yaptırmak sayıları kendine çok uzak gören çocuklara önerilen tedavi yöntemlerinden birkaçıdır.

Kuklayız, kuklasın, kukla: STRINGS

sahaf1976 | 26 February 2009 14:19

ölüm; kesilivermesi tanrıyla aramızdaki ipin.
ölüm; kesilivermesi tanrıyla aramızdaki ipin.

Hepimiz belki de Tanrı’nın sonsuz sayıdaki ellerinin ucunda, bizi kaderimize bağlayan iplere rağmen yaşıyoruz, biz direndikçe titreşen o iplerden belki de evrenin mutlak müziği tınlıyor. Belki de toplumsal yaşamı garanti altına almak için ürettiğimiz o sayısız sistem ve sayısız “izm”; bizi Tanrıya ya da birbirimize bağlayan o iplerin üstünü ustaca gizleyebildiği için bu kadar acımasız bir dünyada yaşıyoruz.

Bizi birbirimize aşkla, sevgiyle bağlayan ipler olduğu gibi; nefretle, korkuyla, hırsla, efendiliğin ya da köleliğin hazzıyla bağlayan görünmez ipler de var aslında.

aşk; ipin diğer ucundakiyle bir olmak.
aşk; ipin diğer ucundakiyle bir olmak.

Beyaz ve steril hayatlarımızda vergilerimizle, emeğimizle, kanımızla oluşturduğumuz bunca hapishane, ıslah evi, huzur evi, akıl hastanesi bunca savaş bu yüzden var ve elimizde hep bir başkasının boynuna bağlı ve sistem tarafından kutsanmış tasmalarla yaşıyoruz belki de.
İşte Danimarka’lı yönetmen Anders Rönnow Klarlund bu ve benzeri sorulara cevap bulabilmek için çıkmış yola.
Dört uzun yıl süren bir yolculuk, 115 kukla, dünyanın dört bir yanından gelip bu yolculuğa katılan 22 kukla ustası ve daha saygı uyandıran pek çok rakamı içinde barındıran bir yolculuk sonunda Strings ismiyle bir film olarak gelmiş karşımıza ve bize bu yolculuğun keyfini bir izleyici olarak çıkartmak kalmış.

Senaryosu, Naja Marie Aidt ve aynı zamanda filmin yönetmeni olan Anders Ronnow Klarlund tarafından yazılan ve yapım yılı 2004 olan bu film hem görsel dili hem de içeriği ile bir klasik olmayı çoktan haketmiştir diye düşünüyorum.

Tabi ki filmin izleyiciyi hemen sarıveren o olağan üstü şiirsel dilinde büyük pay sahibi olan Görüntü Yönetmeni Kim Hattesen ve Jan Weincke’ yi, Sanat Yönetmeni David Drachmann‘ı ve Kostüm Tasarımı konusunda da Ingrid Soe‘yi atlamamak lazım.

(45 fotoğrafla) insanlar nasıl çalışıyor?

Forzaken | 26 February 2009 14:16

Ekonomiyle alakalı bir haber yapıldığında bu haberi güçlendirmek için genellikle çalışan insanlardan oluşan fotoğraflardan faydalanılır.
Burada da etkileyici ve ilham verici fotoğraflardan bir galeri oluşturmuşlar.


Electric Time Co. çalışanı Walter Rodriguez 84 inçlik saati temizlerken..

Almanyanın en büyük çelik üreticilerinden ThyssenKrupp fabrikalarına Duisburg semalarından bir bakış.

Bir işçi bozulmaya yüz tutmuş yumurta deposundan geçerken. Pekin, Çin

Solar Light Cap

peachmania | 26 February 2009 14:13

Başınıza güneş geçmesin diye taktığınız şapka ile 2 saat güneş altında kalıyorsunuz, 18 saat ışıksız kalmıyorsunuz. Bu şapka üzerinde solar panel ve su geçirmez 2 adet LEDspot ışığı sayesinde geceleri şık bir şapka takarak fener taşıma derdinden sizi kurtarıyor. Detaylar burada

Varlık Vergisi

admin | 26 February 2009 13:25

Varlık Vergisi; şimdilerde kimsenin ismini bile bilmediği, ama zamanında bir çok kişinin canını yakmış, hatta onları vatandaşlıklarından bile vazgeçirecek şekilde uygulanmıştır.

Varlık Vergisi, T.B.M.M tarafından 11 Kasım 1942 tarihinde ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır.

Başlangıçta amaç, savaşı kullanıp zenginlik, yani haksız kazanç elde edenlerden alınması idi. Ama uygulamada azınlıklardan alınan bir vergiye dönüştürüldü. Rum, Ermeni ve Yahudi kökenli atandaşlardan alınan bir vergi haline geldi.

BİLMÖK 2009 Başlıyor!

heykell | 26 February 2009 12:36

Bilgisayar Mühendisliği Öğrencileri Kongresi (BİLMÖK), beş yıldır çeşitli üniversitelerin ev sahipliği yaptığı ve bilgisayar mühendisliği öğrencilerini bir araya getiren bir organizasyondur. Kongre 27 Şubat – 1 Mart tarihleri arasında ODTÜ de gerçekleştirilecek. Bu seneki program da hem yabancı hem de yerli konuşmacılarla bilgisayar mühendisliği öğrencilerinin çeşitli sorunlarına değinmeyi ve fikir paylaşımı yapmayı umuyor.