bildirgec.org

Cep Telefonları Daha da Ucuzlayacak

zabun | 29 January 2009 17:14

Infineon‘un yeni X-GOLD™110 yongası ve XMM1100 platformu ile son derece ucuz GSM/GPRS telefonlar üretilebilecek. Firmanın ileri derecede tümleşikleştirilmiş 3. jenerasyon yongası, 65nm teknolojisiyle üretiliyor.

Yongayla birlikte şekillendirilen XMM 1100 platformunun yararları ise şunlar:

  • Yeni bir telefonun 12 aydan fazla süren tasarım süreci 3-4 aya kadar indirgenebiliyor.
  • Gereken elektronik bileşen sayısı 200’den 50’ye düşürülebiliyor.
  • Renkli ekran, mp3 çalma, FM Radyo, USB şarj, Çift SIM ve kamera gibi özelliklerden ödün verilmiyor.

[gizmosandgadgets]

Macintosh Bilgisayarının 25 yılı

sharemix | 29 January 2009 16:35

Apple ilk bilgisayarını 1984 yılında Mac adı altında piyasaya sunmuştur. Tarih sırasına göre en çok bilinen macintosh bilgisayarlarını sıralayalım.

macintosh 128k, 1984

macintosh 128k, 1984
macintosh 128k, 1984

TTNET’TEN Hızlı İnternet ”VDSL2”

darkbloodcfl | 29 January 2009 15:58

26 Ocak 2009 tarihinde çıkması beklenen VDSL2 sonunda kullanıma açıldı hemde güzel bir kampanyayla.Kampanyanın detayları şöyle;* VDSL2‘ye hemen başvuruyorsunuz, hemde bağlantı ücreti ödemeden, ayrıca yanında 4 portlu VDSL2 kablosuz modem bedava.
Ayrıca;* 31 Ocak 2009 tarihine kadar müşteri hizmetlerinden veya internet üzerinden başvuranlar 2 Gb’lik USB bellek kazanıyor.

Kampanyadan hem yeni hem de mevcut tüm TTNET müşterileri faydalanabilir.”

Public Enemies (2009)

13thMonkey | 29 January 2009 15:13

2009’un en çok merak edilen,heyecanla beklenen ve olay yaratacak filmlerinden biri belki de en önemlisi Public Enemies. Yönetmen koltuğunda Heat gibi bir suç başyapıtına imza atmış ve künyesinde The Last of the Mohicans, The Insider, Ali, Collateral ve en son Miami Vice gibi filmler olan Michael Mann, başrollerde ise Johnny Depp ve Christian Bale.

Bryan Burrough’un henüz Türkiye’de de yayınlanmamış Public Enemies: America’s Greatest Crime Wave and the Birth of the FBI, 1933-43 kitabından uyarlanan ve 1930’lardaki Büyük Bunalım döneminde geçen filmde FBI ajanı Melvin Purvis(Christian Bale)’in o zamanın ünlü suçluları John Dillinger(Johnny Depp) ve çetesini durdurmaya çalışması anlatıliyor.

Public Enemies‘in Heat (Büyük Hesaplaşma) ile pek çok ortak yönü var fakat bu filmde polisler ve soyguncular üzerine tamamen farklı bir bakış açısı bulunuyor. Bunun yanısıra filmin geçtiği mekan 1990’ların Los Angeles’ı değil 1930’ların Chicago’su ayrıca başrolde Robert De Niro ve Al Pacino yerine Johnny Depp ve Christian Bale var.

Tarihi gerçeklere dayanan bu hikayenin ilk olarak dizi olması düşünülmüş fakat yapımcılığını Robert de Niro‘nun üstleneceği proje bütçe endişeleri ve düzgün bir senaryo yazılamaması üzerine iptal edilmiş. Daha sonra Michael Mann‘ın ilgisini çeken proje film aşamasına getirilmiş.

Kitapçı

ozanTi | 29 January 2009 14:58

Bu öyküyü nerede okuduğumu hatırlamıyorum.Muhtemelen bir röportajda okumuşumdur ama notlarım arasına alırken nereden aldığımı yazmamışım.Şimdi ne yazayım diye düşünürken aklıma geldi de notlarıma baktım.İlk okuduğumdaki lezzeti bulunca buraya aktarıyım istedim.Öyküyü buraya aktarıp kendi öykümü de eklemek istiyorum.

Kitapçılık yapmaya karar verdiğim günlerdeydi.Yani, dükkânın henüz boyandığı,rafların ev vitrinin filan yapıldığı sıralar.Kitap almaya başlamamışız daha.Bir akşam, akrabalar eve konuk olarak gelmişlerdi.Yaşı elliyi aşmış bir kadın…Çocuklarının kimini avukat yapmı,kimini mühendis…Evdeki kitapların çokluğuna baktı baktı da… “Evladım” dedi, “Sizin için güç olmayacak mı dükkânın kitaplarını önce eve getirip sonra dükkâna taşımak?” Sağa sola küme küme yığılmış bunca kitap, ticaret için değil de, sadece okunmak için alınmış olsun… “Tövbe yarabbi!”

Bu okuduğunuz bir yerden aldığım öyküydü.Aşağıda okuyacağınızsa benim öyküm:

Bilim Kurguları – 2

emsvizyon | 29 January 2009 14:50

bir dönem etkisinde kaldığımız ve izlediğimizde bize görsellikte ilkleri yaşatan filmlerimize devam ediyorum… bu sefer görece biraz daha yeni yapımlar. hemen herbirinin mutlaka sıkı hayranları vardır diye tahmin ediyorum 🙂

Total Recall

bizi mars’a taşıyan, orda hayat kuramamızı sağlayan film… hatırlarım da trt haber’de bu filmde kullanılan efektlerden bahsetmişti, hatta o sahne şeydi hani arnold abimiz‘i kovalıyorlar ve bir dedektör gibi birşeyin içinden geçiyor… x-ray cihazı olan bu dedektörden geçenlerin kemikleri yansıyordu ve eğer bir yerinde silah taşıyorsa o bir uyarıyla renklendiriyordu… o sahneyi göstermişti haberde, hatta arnold abimiz o dedektörü parçalayıp içinden geçip kaçıyordu… sadece o mu? mars’ın görselliğinden bahsetmeme gerek bile yok, hani burnundan vericiyi çıkardığı sahne ya da robot sürücülü taksi şöförü… peki sanal tatil için gittiği recall firmasında olanlar vs baş döndürücü 🙂 hatta marsdaki insanların tipleri, bardaki o 3 memeli hatun.. ne detaylar öyle, 90’lar’ın o günkü acemileri olan bizler için en iyi efekt dalında oscar almış bu film bir başyapıtdı…

mesir macunu ye sırtın yere gelmez..

nazokiraze | 29 January 2009 14:22

İstiridye, çikolata, çilek, havyar, ançuez, şarap bilmemne pek çok besin maddesi afrodizyak olarak kullanılır. Aganigi naganigi fındıklar, bitki çayları ve manson korkusundan ismini zikretmedigim o mavi hap. İnsanoğlu yaradılışından bu yana afrodizyak peşinde koşmuştur, bu kültür her medeniyette vardır. Yalnız bir şey vardır ki tüm şifayı içinde barındırır, tüm çeşitleri harmanlamıştır oda mesir macunudur.

Mesir macunu çok yedim ben tüberkiloz geçiren her insan uzun zaman iyileşse de annesinin ballı, sütlü, macunlu, otlu tacizinden kurtulamaz. Uzun zaman geçmesine ragmen anamın yolladıgı isveç iksirleri, otlar, çöpler evden eksik olmaz, eşim evi büyücü evine çevirdin der bana. Tatlı sevmedigim için ballı, kaymaklı sütler bana her zaman itici gelmiştir, ama anneme şimdi hak veriyorum, sütünü pekmezsiz içmeyen oğluma nazaran bal veya pekmez görünce dırdıra başlayan kızımı görünce çok üzülüyorum. Yalnız tek dönem anamın gece sütlerini biryerlere dökmedim o da içinde mesir macunu koydugu zamanlar. Evet kavanozda akışkan haldeki mesir macunu, süte ekledigi zaman severek içtim belki bunun nedeni içindeki o harika baharatlardır.