bildirgec.org

Futbol Süper Lig, Haftanın Ardından-2

dralivolkan | 02 September 2008 11:43

Futbol Süper Lig’de 2. haftayı da geride bıraktık. Güzellikler de vardı hatalar da.. Ama ne olursa olsun bu ligin bir ivmeye ihtiyacı var. Bir şeyler olmalı ve o yıllar önceki rekabet dönmeli çimlere. Saçlarının önü kısa ense kısmı ise uzun saçlı o seksenli yılların topçuları belki daha teknik değillerdi, bu kadar para da kazanmıyorlardı, sahadaki oyun bu düzeyde hiç değildi ama, o çamurlu sahalarda bıraktıkları izlere her taraftar sonsuz saygı duyuyordu. Bu gün bakıyorsunuz, Gaziantep FB önünde hem de ligin ilk maçında galip gelmek üzere, dakika 89.. Seyirciler napıyor biliyor musunuz? Bir an önce çıkmak için birbiriyle yarışıyor, kalabalığa kalmamak için. Sanırım bu ülkede herşeyi seyretmeye o kadar alıştık ki, hiç bir şey bizi heyecanlandıramıyor artık. Sadece seyredip unutuyoruz. Neyse sırayla maçları inceleyelim (tabi tv den canlı olarak yayımlananları).
Ankaragücü- TS: Trabzon bu sene bir istikrar takımı olma konusunda çok istekli görünüyor. Futbolu üst düzey olmasa da zaman zaman umut verici bölümler oynadılar. Maçın hareketi Yattara’dan geldi. Bence 11 tane Yattara’nın oynadığı bir takım dünyanın en eğlenceli takımı olurdu, attığı goldeki yanıltma hareketi ustaca idi. TS ofansif oyunu iyi oynuyor fakat skor koruma düşüncesine kapıldıklarında defansta çok fazla zorlandılar. Her takım Ankaragücü kadar şanssız olmayabilir. Ankaragücünün ise yine gücü belli bir takım havası var. 2. yarıda hücumu daha çok düşünselerdi 1 puan alabilirlerdi. Bu arada suni çimlere ayrı bir paragraf açmak lazım, photoshoplu Tv izler gibiydim maç boyunca. Ertesi gün boyunca etrafı yeşil gördüm.
FB- İBB
Şimdi bu amca İspanya’yı Avrupa şampiyonu yapıp gelmiş olmasaydı, bütün FB yazarları kendisine neler söyleyeceklerdi bilmiyorum. Herkes sopasını bir müddet daha saklıyor, 1-2 ay sonra ben dediydim demenin sırasını kolluyor. Fener yavaş oynuyor, oynadığı top oynayanlar dahil kimseye zevk vermiyor bu sene. En büyük bir eksiklik de kanaryanın kanatları.. İki genç oyuncu Uğur Boral ve Gökhan Gönül, aşırı maç yükünü kaldıramadı, ne hücuma ne defansa bir faydaları var. Böyle olunca FB’nin işi bireysel yeteneklere, duran toplara ve biraz da şansa kalıyor. Bu hafta da şans öpücüğü hakemden geldi. Geçen hafta “hakemlere kart başına prim” uygulaması mı var demiştim. Artık eminim var. Tamam İBB güzel bir oyun oynamadı ama normal şartlarda 9 kişi kalmalarını gerektirecek bir durum yoktu. İşin ilginci ise FB 9 kişi kalmış rakibi karşısında bile aşırı tedbirli bir oyun sergiledi. İBB nadir yakaladığı kontrataklarda FB yi en az adamla yakaladığında 2 ye 6 falan oluyordu. İBB için söylenebilecek bir şey yok bu hafta, eksik oyuncu ile oyun planları bozuldu ve maçın son anına kadar canla başla mücadele ettiler.
Kayserispor- GS
Türk futbolunun en önemli sorunlarından biri yaratıcı olamamak. Bütün oyuncular bir dereceye kadar iyi oynuyor, görevini yapıyor fakat o görünmez çıtayı kimse aşamıyor. Bu yüzden nadiren etkileyici goller, akıllara zarar paslar, bel kıran çalımlar izliyoruz maçlarda. Bu maç da bu yorumun bir aynası gibiydi. Kayseri de GS de iyi oyunculara sahip ama son hamleler hep zayıf. O yüzden çekilen şutlar habire rakipten dönüp durdu, yapılan ortalar ya dağa taşa gitti ya da defans uzaklaştırdı. Kayserinin stadı çanak şeklinde bir yapıya sahip. Yani üst basamaklar sahaya oldukça uzak kalıyor, arada koşu pisti vs. de olunca seyirciyi tvden bile görmek zor. Ayrıca böyle önemli bir maçta tribünler boş sayılırdı. Seyirci de sessizdi. Kayseri yeni stad yapıyor ama bu seyirciyle o stadın dolması Kayserinin hakettiği desteği alması zor görünüyor.
Ben bu yazıyı yazarken BJK- Konya maçı henüz bitmişti. Ne yalan söyliyeyim izlemedim maçı.
Ayrıca yine maçlarını görme fırsatı bulamadığım Bursaspor ve Sivasspor’u tebrik etmek gerek. Sivassporun intertoto travmasını atlatması biraz zaman alacak, bu galibiyetler de iyileşmeyi hızlandıracak. Fakat en iyi ilaç 4 büyük takımın canını yakmak olacaktır, ha gayret.
Özet olarak ligimiz az futbol oynanıp üzerine çok konuşulan bir organizasyon. Bakalım biraz haftalar geçsin sıcaklık artar aniden. Ammaaa bu hakemlerle bu lig bitmeeez (şaka tabi yani)

qr code nedir? (2)

goopple | 02 September 2008 11:12

İlk yazı sanırım tamamen bu konuya yabancı olanlar için yararlı olmuştur.Şimdi biraz da qr code teknolojisinin teknik detaylarına inelim ve kullanım alanlarına bir göz atalım.

Cihazınız Qr Code u her yönden yönden okuyabilir,kodun üç köşesinde bulunan kare kutucuklar kodu hangi açıdan tararsanız tarayın hızlı bir tarama imkanı sunuyor.

Yön belirleme kutuları
Yön belirleme kutuları

Tek bir qr code 16 farklı alana kadar bölümlere ayrılabiliyor böylece küçük alanlara baskı yapmak mümkün oluyor.

Qr Code  içindeki bölümler
Qr Code içindeki bölümler

Dünyanın En Aptal Hırsızları

Cyrano | 02 September 2008 11:07

sadece ihtiyacım olan şeyleri alıp çıkacağım ahbap sorun istemiyorum
sadece ihtiyacım olan şeyleri alıp çıkacağım ahbap sorun istemiyorum

Bir soygunun başarılı olmasındaki en önemli etken kusursuz, zekice bir plandır. Plansız veya dikkatsiz bir hırsız ise hedefine ulaşamayacağı gibi, “aptal” sıfatıyla anılmaktan da kurtulamayacaktır. İşte karşınızda aklı havada, ne yaptığının farkında bile olmamasına rağmen soygun yapmaya kalkışan şapşal hırsızların komik ya da bazen trajikomik hikayeleri…

Sinemanın kusursuzlaştırdığı banka ya da kumarhane soygunlarını bir kenara bırakalım. Senaristlerin aylarca üzerinde kafa patlatarak planlayıp, işlerine geldiğinde uyduruktan bir cihaz icat ederek soyguncuların işlerini kolaylaştırdıkları hikayelerin gerçekle pek alakadar olmadığı aşikâr. Peki bunun gibi profesyonelce yapılmış soygunlar yok mu? Olmaz mı yiğidim? FBI (efbiyay)’ın İnternet sitesinde “arananlar” bölümüne şöyle bir baktığınızda ne cingöz hırsızlar, ne çetrefilli hikayeler olduğunu görüp “vay anasını” çekebilirsiniz.

Örneğin, 2005 yılında “suni çim işi” yapıyormuş gibi görünüp tünel kazarak Brezilya Merkez Bankasını soyup 68 milyon dolar çalan Reboldo Çetesi. Ya da geçtiğimiz Mart ayında Brüksel’deki

bizim oralarda elmas çalan adamı sofraya çağırmazlar
bizim oralarda elmas çalan adamı sofraya çağırmazlar

ABN Amro Bankası’ndan çalınan 21 milyon dolar tutarındaki elmaslar. Hırsızlar halen bulunamadı. 2004 yılında da İrlanda’nın başkenti Belfast’taki Northern Bankası’ndan 42 milyon dolar çalınmıştı. Bankanın güvenlik görevlilerinin üniformalarının aynısını giyerek bankanın arka kapısından kolayca soygunu gerçekleştiren hırsızlar İngiltere tarihinin en büyük soygununu yapıp ortadan kayboldular. Keyiflar keka.

Memuru Çok Güldürecek Fıkra!!!??

leaderhasan | 02 September 2008 11:07

Günlerdir memura ne kadar zam yapılacağı konuşuluyordu. Görüşmeler tam 5 tur sürdü, ve sonunda memura yapılacak zam belirlendi. Ve zam 4 artı 4,5 olarak açıklandı. Bu zam, memurları memnun etti, etmedi bilinmez ama görüşmelerden akıllarda Murat Başesgioğlunun anlattığı, komik ama gerçeğe yakın şu fıkra kaldı:Amerikan, İngiliz ve Türkiye maliye bakanları bir araya gelmiş. Ve ülkelerinin memur maaşları hakında konsuyorlarmış.ABD’li bakan söze atılmış: Bizim memurumuza gerekli olan para aylık 1000 dolar. Biz onlara aylık 1500 dolar veriyoruz. Artan 500 dolarla ne yapıyorlar bilmiyoruz.Hemen İngiliz bakan da cevap vermiş: Bizim memurumuza gerekli olan para aylık 1000 pount. Biz ise aylık 1200 pount veriyoruz. Artan 200 pount ile ne yapıyorlar bilmiyoruzTürkiye maliye bakanı ise şunları söylemiş:
–O da bir şey mi? Bizim memurumuza gerekli olan para aylık 1000 YTL. Biz ise 500 YTL veriyoruz. Geri kalan parayı nerden buluyorlar ben de bilmiyorum.

Ramazan Sofralarının Bereketi

usttire | 02 September 2008 10:55

İftar vaktine yaklaştıkça evde bir koşuşturma başlar, top patlamadan sonra hazır olmalıdır.Misafirin bol olduğu sofralardır. Bazen soğuk çorba içmen gerekse bile müthiş bir lezzeti vardır.Hurma ile açmayı tercih ederim, gün boyu hayal ettiğim tatlılar ise sanki hayal ederken yemişim gibi gözüme farklı görünür.Annem hep “karnın açken alışveriş yapma” derdi. Sebebi mucizesi bu olsa gerek. Annem bu işlerden çok iyi anlardı bana da anlatırdı ama ne kadarını tam hazmettiğimi zaman gösterecek. Şimdi annemden çok uzakta tek başına buruk bir sofrada zeytinle açılacak olan bir Ramazan’dayım.Aile her şeymiş, hayatın lezzeti hurma ile açılan oruçta değil de o sofrayı paylaştığın insanlarla berabermiş. Ne geri gelir o günler ne de ben gidebilirim. Hayatın elimden aldığı bir güzelliği daha yitirmeniz üzüntüsü içindeyim.
Sahur için annemin hazırladığı hamur işlerinin kokusu burnumda tütüyor da iştahım kesiliyor, bazen kalkıp bir bardak su içip yatıyorum. Annemi ve o güzel eski Ramazan günlerini anmak ruhumu doyuruyor.

Aygaz&Antoninler Çeşmesi

hjulsi | 02 September 2008 10:33

Aygaz’ın kültür-sanat, eğitim, tarih, arkeoloji gibi konulara vermiş olduğu önem herkes tarafından biliniyor. Aygaz, Antalya’nın 110 km uzağındaki Sagalassos Antik Kenti ve Antoninler Çeşmesi Restorasyonu’na verdiği destek ile kültürel ve tarihsel zenginliğimizin tüm dünyaya duyurulmasında önemli bir rol oynamakta. Aygaz’ın sponsorluğunda Sagalassos Antik Kenti’ni görmek, incelemek ve tanıtım videosunu izlemek için tıklayın

Sadece Ezan…

usttire | 02 September 2008 10:30

Ne umutlar verdik dünyaya gelirken, bizden beklenilen roller vardı. İyi evlat olacaktık, sağlıklı doğacaktık. Çok çabalayıp, emek verdiler, sağlıklı olmamız içine ne gerekiyorsa onunla beslendiler. “Aş” erdiler, sancı çektiler, kaç tekme atıp canlarını yaktık. Dünyaya geldiğimizde bu acıların hesabını bize sormadılar. Hemen kucağına alıp mutluluğa gark oldular.Anne işte! Karşılıksız sever, dünyaya eksik gelmişsen, eksiğinin yerini alırlar. Olmayan uzvun olurlar. Bir anne tanıdım diğer anneler gibi gül kokulu, beyin özürlü olarak dünyaya gelen çocuğuna ömrünü adayan. Çocuğunun karnını doyurmadan kendisi yemeyen, onu uyutmadan uyumayan tıpkı diğer anneler gibi bir anne.Sevgi ilaç, sevgi ekmek, sevgi nefes…Çocuk yirmi yaşına gelmiş bir delikanlı ama ne çevresindekileri ne de kendini bilmiyor. Bariz ve farklı olarak tepki verdiği tek olay ezanın sesini duyması oluyor. Bayram yapar gibi ezan bitene kadar kendini bir sağa bir sola hızlıca sallıyor ve anlamı olmayan ama melodik denilebilecek bir makamda ezana eşlik ediyor. Gördüğümde çok şaşırdım ve bakakaldım, etkilendim. Ezan sesi ile mutlu olup huşu içinde eşlik ediyor.Engelli çocuklarda bazı olağanüstü durumlar gözlenebiliyor ama bu şekilde sadece ezana tepki veren bir engelliyi daha önce hiç görmemiştim.
Onu gördükten sonra üzerinden beş yıl geçtiğinde yani bugün vefat haberini alınca sarsıldım. Her ezan sesinde onu andım beş yıl boyunca, bundan sonra anacağım gibi…25 yıllık bir yaşam, kendini bilmeden, sadece ezan…

bildiri mi günlük mü?

homo sapiens sapiens | 02 September 2008 10:04

arkadaşlar bayağıdır bildirgeç’i takip etmeme rağmen yazı yazmaya daha yeni yeni başladım.sormak istediğim konu şu benim yazdığım bildiriler neden hep günlük kısmına atılıyor anlamış değilim.genel formata uygun yazmaya çalışıyorum.birisi bana bildiri ile günlük arasındaki farkı söyleyebilir mi?

ücretsiz css menü aracı

bakiyyebemolu | 02 September 2008 09:02

css ile menüler yapımı konusunda internette onlarca ücretsiz kaynağa rastlamak mümkün. şurada çeşitli örnekler görebilir; şurada ve şurada kendiniz için menüler yapabilirsiniz. konuyla ilgili bir diğer güzel kaynak ve yazımızın konusu da css menu builder.

sunulan menüleri yine site üzerinden düzenleyerek 1000’in üzerinde farklı kombinasyon oluşturabilirsiniz. menünün biçimini, arkaplan rengini, linkleri belirleyebilir daha sonra sitenin verdiği kodları kendi tasarımınızın kodlarına ekleyerek menüleri kullanabilirsiniz.