bildirgec.org

ANAMA- 1

| 30 June 2008 09:58

Saat… bakmadım bile.Ben seni kaybedeli öyle uzun zaman oldu ki.Bugün seni anlatacağım kendime.Ellerindeki çatlakları,alnındaki yanmış saman isini.Neden hep sağ omzunun ağrıdığını anlatacağım.Bugün sohbet edesim tuttu seninle.Duyar mısın? Bilmem ama deneyeceğim.Hep sağ omuzun ağrırdı değil mi?Çünkü anam yoksulluğa hep o kolunla saman atardın sen.Alnındaki is,terini silerken yapışırdı onurlu alnına.Şekerini,kalbini,safra kesenin alınışını,bronşitini,romatizmanı,böbrek ağrılarını ve zayıflayan gözlerini antacağım diyorum ama yok yok beceremeyeceğim bence sen anlat bana.Nasıl dayandın bunca acıya işin kötü yanı dilim varmıyor ama o kocaya.Anneni kaybettiğin gün bile o aınla borç para bulup beni üniversiteye gönderdiğin geldi aklıma.En büyük hayalin bir sağlık karnesine kavuşmaktı değil mi?.Nasıl sevinmiştin göreve başlayışımın ilk ayında onu sana getirdiğimde.Hala saklıyorum oraya yapıştırdığım fotoğrafı.Ellerin dizlerinde,cepheden ve alnında yazman.Nasıl ciddiyetle bakmış ve nasılda önemsemişsin öyle.Bugün sohbet edesim tuttu seninle.Hayatımda ilk kez denizi görüşün geldi aklıma.Bütün ısrarlarıma rağmen kendine kuma gömdürüşün.tek ağrın romatizman değil di ki ana.Haa dur.Hele kızımı büyütürken yaptıkların.Kızıma yemeğini yedirirken kaşığı önce kendi ağzına götürmüştün de ben kızmıştım sana.Sonra küsmüştün bana.Nasıl bakmıştın öyle gözlerime ben hepinizi öyle büyüttüm diye.Sığacak gibi değilsin be anam ak sayfalara.Dur dur hemen ıslanmasın gözlerindaha çok sohbet edesim tutacak seninle….

Davud’un Elleri

pilli pati | 30 June 2008 09:50

Elleri güzel erkekler dikkatimi hep cezbetmiştir. Davud’un ise; ellerinin güzelliği kadar daha başka birçok özelliği ile beni etkilemesi, aşağıda okuyacağınız satırların yazılma sebebidir artık.

“Bir zamanlar Davud bir hayli gençti. Gerçi elleri hala güzel ama o zamanlar ayrıca dayanıklı ve güçlüydü de… Çobanlığı kadar sapan atmasıyla da ün salmıştı.

Söylenegeldiğine göre, etrafına yansıttığı etki ile birgün bir avuç insanı da ardına katıp o çok güçlü düşmanına karşı savaşmaya karar verdiği anı, Davud’un babası, ne zaman sorsam, bana olağanüstü bir üslupla ve hiçbir detayı unutmadan anlatmıştır.

Aşkım, Bukowski..

pillibebekkuyuda | 30 June 2008 09:24

Seni, neden bu kadar çok sevdim, bilmiyorum ki, Bukowski..

Hayatını okuduğum ilk günden beri, aşıktım ona…Bir insan bu kadar doğal olabilir miydi. Bir hayat, akışına bu kadar kolay bırakılabilir miydi..

Bir gün diyordu ki..”Hayat, sonlanmak için bile bu kadar çabaya değmez, bir şeydi’’

Haklıydı..

En çok viski yi severdi..

Bukowski ve kadınları, onu okudukça bütün kadınlarından kıskandım.. Seninle, en az senin kadar, iyi viski içebilirdim.. ”Bukowski’’ adın da, viski kadar sertti..

Yalnızdın ve yenilmiştin hayatta, ama sen kadınlarınla da yalnızdın..Her bir gidişleri, yeni bir gelişin, başlangıcıydı..Onlara, hiç yalan söylemedin.. Aldatacağını hissettiğin anda, bir öncekini, bitirdin..Ne aradın ki onlarda, bu kadar bulamadın..

Beynin gizemi

makaleci | 30 June 2008 09:23

Hep sevmediğim bir şarkı bulur dilim, kim bilir kaç gün kendimi bu dilimden düşüremediğim gıcık şarkıyı söylerken yakalarım…

Artık küfrüm o şarkıya olmaktan çok kendimedir, ”kızım söylemesene şunu!”…

Ama New york Times‘ da yayınlanan habere göre ; bu olayın sebebi beyinle ilgili bir fenomen…

Haberin çarpıcı detayı burada (TÜRKÇE)…

Atlas projesi evrenin sırlarını çözebilecek mi?

kursatt | 30 June 2008 09:01

İnsanoğlunun yaklaşık 1 milyon yıldır yeryüzünde olduğu tahmin ediliyor. Yeryüzündeki bu uzun ömrümüze rağmen maddenin tam olarak ne olduğu keşfedilemedi. Atom denilen parçacıkların varlığının bulunması maddenin üzerindeki esrarı bir parça kaldırdıysa da atomu oluşturan parçacıkların ne olduğu, atom içerisindeki hareketleri, momentumları problemler çözüm bekliyor. Bu problemlere çözüm bulmak için 20. yüzyılda yeni yeni gelişen bir bilim olan parçacık fiziği, maddenin yapısını oluşturan bu tanecikler arasındaki ilişkiyi konu alır.
Günümüzde parçacık fiziğinin en önemli deney parçası hızlandırıcılardır. Maddenin yapısının derinlerine inmek için hızlandırıcı adı verilen deney düzenekleri kurulmasının en iyi yol olduğu Ernest Lawrance’ın kiklotronu icadından sonra anlaşıldı.

Ernest Lawrance
Ernest Lawrance

Ancak hızlandırıcılar öylesine büyük ve pahalıydı ki Avrupa’nın bu düzenekleri tek başına kurması ve bu teknolojiyi elde etmesi ancak 20. yüzyılın 2. yarısında gerçekleşti. Avrupalı fizikçiler 1954’te İsviçre Cenova’da merkezi bir laboratuar kurmaya karar verdiler ve böylece CERN (Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire) kurulmuş oldu. Bu tarihten sonra CERN yüksek enerji fiziğindeki teknik ve bilimsel gelişmelerde başrolü oynamaya başladı. CERN ‘in kurulmasından sonra parçacık fiziği bilgilerimiz hızla gelişti ve pek çok atomaltı denilen parçacık keşfedildi.

CERN logosu
CERN logosu

Hızlandırıcılarda parçacıklar elektromıknatıslarla hızlandırılıyor ve bir engele çarptırılıyorlardı. Çarpmışmadan sonra etrafa saçılan parçacıkların momentumlerı ölçülerek veriler toparlanıyor ve inceleniyordu. Büyük hızlandırıcılar macerasının başlamasından hemen sonra fizikçiler fark ettiler ki hızlandırılmış bir parçacık demeti sabit bir hedefe çarptığında, enerjinin çoğu hedefin geri tepmesinde harcanıyor ve asıl amaç olan parçacık çalışmaları ve parçacıkların etkileşim araştırmaları için geriye sadece küçük bir yüzde kalıyor, bu da gerçekçi sonuçlar vermeyebiliyordu. Bunun yerine eğer iki parçacık demeti birbiriyle kafa kafaya çarpıştırılırsa geri tepme için hiç enerji harcanmayacak, tüm enerji deneye kalacaktı. Bu düşünce ile çarpıştırıcı denilen deney düzenekleri kullanılmaya başlandı ve çarpıştırıcılar, atom hakkındaki bilgilerimizi sınırların çok ötesine taşıdı.

LHC'deki mıknatıslar....
LHC’deki mıknatıslar….

Diğer laboratuarlar elektronları çarpıştırmaya yoğunlaşırlarken, CERN protonlar üstünde çalışıyordu. Bu elektron çarpıştırmaya göre daha zor ve yüksek teknoloji isteyen bir işti. Ancak CERN fizikçileri pek çok teknolojik zorluğun da üstesinden gelerek ilk proton-proton kafa kafaya çarpışmasını 1971 yılında gerçekleştirdiler.
Dünya parçacık fiziği tarihinde çok önemli bir yerde bulunan CERN’in bu gün 20 asil ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 8 gözlemci üyesi vardır.
CERN’de yüzlerce bina, 3000 kişilik destek personeli ve nöbetleşe kısa süreler için çalışan 2500 kadar fizikçi vardır. Bunlardan 100 kadarı teorik fizikçilerdir. Diğerleri ise, teorisyenlerin fikirlerinin tecrübe edildiği deney düzeneklerinin (mekanizmalarının) projelerini hazırlayan, yapımını sağlayan ve deneyleri yürüten tatbikatçılardır.
CERN, parçacık fiziği alanında olduğu gibi günlük hayatın daha çok içinde yer alan bazı buluşlarda da etkili olmuştur. Örneğin; web kavramı, CERN’de bir bilgisayar programcısı olan Tim Berners Lee’nin HTML adlı bilgisayar dilini bulup geliştirmesiyle oluşmuştur.

çarpışma sonrası parçacıkların hızını ölçecek dedektör
çarpışma sonrası parçacıkların hızını ölçecek dedektör

diablo 3’e hazır mısınız?

Guitarcraft | 29 June 2008 23:54

diablo 3 logo
diablo 3 logo

Geçtiğimiz sene Starcraft 2’yi hazırladığını duyuran Blizzard, Diablo 2’nin piyasa sürülüşünün 8. yıldönümünde ( 29 Haziran 2000 ) Diablo serisinin üçüncüsü olan Diablo 3’ü resmi olarak duyurdu.

Diablo 3’ün resmi web sitesi olan diablo3.com geçtiğimiz aylarda Blizzard tarafından, yeni alan adıyla diablofans.com’dan satın alınmıştı.

Resmi web sitenin Sık sorulan sorular bölümünde Diablo 3 hakkındaki önemli teknik detayların “ 2008 Blizzard Entertainment Worldwide Invitational “ organizasyonunda açıklanacağı yazıyor.