bildirgec.org

YÜRÜ DE ENSE TRAŞINI GÖRELİM!!!

| 31 August 2007 20:02

Başlığa bakmayın.
Şimdiki bazı erkeklerin ense traşından geçtim, kendisini görmek mümkün değil.Hadi saçını temiz bakabiliyorsa, uzatsın.Ama ensede biten kıl mı tüy mü ne olduğu belirsiz şeyler gerçekten, çok iğrenç duruyor.Hele tırnaklar, çorba kaşıklayacak kadar uzunsa, yüzündeki kılıyla, burnundaki tüyüyle uğraşıp, kaşlarını aldırıyorsa, bunun yanında kol altındaki kılları kurdela bağlayacak kadar uzatıp,
bunu da çağdaş olmaya yorumluyorsa, ayaklarının kokusundan, burun direğiniz şiddetli depremlerle sarsılıyorsa, ağzındaki dişler ve kokusu size bugünkü menüyü söylüyorsa, tüm bunlar o erkeği yeterince itici kılalacaktır zaten.En azından hala bu kriterlerden bir çoğu, ilk etapta, biz kadınların en çok dikkat ettiği, fiziksel özellikler.
Ama bu erkeği tam anlamıyla erkek yapan özelliklerin, sadece vitrin kısmı.Emin olun; ne yakışıklılık, ne karizma,
yukarıda saydığım özelliklerden en az birine sahip bir erkeği kurtaramıyor.Peki bir kadın, nasıl bir erkek ister?Günümüz erkeğine bakınca, kadınların fazla bir tercih şansının kalmadığını düşünüyorum.Öncelikle sarsılmaz bir kişilik istiyor kadınlar.Kendi kendisiyle barışık olabilecek kadar, kendine, hareketlerine, oturuş kalkışına, giyimine, konuşmasına dikkat eden, kendine güvenli, saygı uyandıran bir erkek.İşini, parasını, kariyerini, tüm herşeyini
kaybetmiş bile olsa, batan gemiyi terketmeyen bir kaptandır erkek. Bütün metanetiyle kendisini ve ailesini ayakta tutabilen, şirket patronuyken sahip olduğu gururu hiç eksiltmeksizin, simit satabilecek, inşaatta çalışıp, hamallık yapabilecek adamdır erkek. Bekarsa, ana babasını, kardeşlerini, evliyse, bunlarla beraber, eşini ve çocuklarını başında tac olarak, hiç sarsmadan taşıyabilen ve oradan asla indirmeyen bir hakandır erkek.İşsiz kaldı diye cebindeki tüm meteliği, şişede balık olmayı değil, bir lokmayı evladına bulabilendir erkek.Kendisini doğuran ananın aşkına, ana, avrat, bacı değerlerini ağzından kusmayan, asla kusturmayacak olan adamdır erkek. Kadını; sırf arkadaşlarıyla oynadığı tavla uğruna, zar niyetine atmayan adamdır erkek. Erkekliği playboylarda, kadının etinde, şişe diplerinde, acize atılan naralarda aramak değildir erkeklik. Siz buldunuz da biz mi kaybettik?

ÖLÜYORUZ FARKINDA MISINIZ?

guddicini | 31 August 2007 19:52

Her gün yeni bir orman yangını- bugün yine 50 hektarlık bir orman yangını haberi var,sularımız tükeniyor,evimizdeki musluklardan sadece tısssssss sesi geliyor ,topraklarımız kurudu,sondaj yapılarak 100-150 metreden çıkarılan sular bile azaldı,ondan derinde su mu var,kaya mı bilemiyoruz.Bu da susuzluktan çatlayan verimli topraklarda yetişmesi beklenen sebzelerin veriminin düşmesini veya daha olgunlaşamadan kurumasını sağlıyor. Sular tükendikçe,suyla hayat bulan yaşam ortaklarımız da yavaş yavaş yok oluyor,onlar yok oldukça da bizler yavaş yavaş ölüyoruz işte,kaçınılmaz olan bu.Çiftçilik yaparak geçinen aileler,ekonomik sıkıntılardan dolayı yeni arayışlar içinde fidancılık yapıyor,çiçek üretiyor,hayvancılık yapıyor büyük sıkıntılarla.Kuruyan toprak,nasırlı ellerinde darmadağın olurken,güneşten daha çok yakıyor içini çiftçinin.Çocuklarına kalıp toprağını işlemesini öneremiyor dertli anne,gelecek göremediği için.Küçük Menderes havzası,ülkemizin en verimli ovalarından bir tanesi ama, yavaş yavaş kuruyor,yavaş yavaş ölüyor,kimse önlem almıyor.Bağrına bıçak gibi saplanan su tesisleri ovanın suyunu çekiyor,ağaçlar kuruyor,kimse buna çözüm üretmiyor.Sağlıkta da vardır bu,önemli olan hasta olmadan önce önlem almaktır,son aşamaya gelmeden çözüm bulmaktır.Yavaş yavaş ölüyoruz.Farkında mısınız?

if Hotmail = 5GB then…

enemy | 31 August 2007 19:17

Cumleye “hotmail cildirdi…” diye baslayabilirim. Ya da, “microsoft’tan misilleme…” diye de. “Bakalim yahoo ve google ne cevap verecek?” bir baska baslangic cumlesi olabilir, bitis cumlesi olacagi gibi… Her ne olursa olsun sonucta kullanicilarin karli cikacagi asikar…

Gelismeleri hep geriden takip eden Hotmail‘in bu defa herkes halinden memnunken, durup dururken, tekrardan alev aldiriverdi ortaligi. Elbette, yukarida belirttigim kararsiz kalinan baslangic cumleleri gibi bunu da cesitlendirebiliriz… “Savas yeniden basladi…” gibi, ya da “Soguk savas yerini yine cepheye birakti…” gibi…

ratatouille

mansonilized | 31 August 2007 18:13

afiş
afiş

Ratatouille Pixar’ın yeni görsel şöleni. İnanılmaz detaylı süper renkli ışığın süper kullanıldığı bir film.Film diğer fareler gibi çerçöp yemek istemeyen Remy’nin aşçı olmak için duyduğu inanılmaz hevesin tesadüfen hayallerini süsleyen bir tür Ümit Usta olan Auguste Gusteau’nun çökmek üzere olan restoranına ulaşması ve burada yemek yapmaktan bihaber Linguini’nin yemek yapmazsa işten atılma riskine karşı birlikte savaşını anlatıyor.Gereksiz bir sürü duygusal saçmalık zoraki duygusallık az biraz tiksindirsede film gerçekten şöyle damakta tat bırakan cinsten. Özellikle kameranın dünyayı farenin gözünde görmesi fazlasıyla gerçekçi ve heyecan verici olmuş. Adeta fare gibi hızla ilerleyen kaçacak delik arayan kamera bir ara bana cidden kapana sıkışmış hissi verdi. Ancak birçok animasyonu rezil ettiğimiz gibi bunu da dublajla az biraz tatsızlaştırmak konusunda elimizden geleni yaptık. Hatta bununla da yetinmedik herkesin Fransız olduğu filmde ne akla hizmetse şefi seçip garip bir Rum Fransız aksanı ile seslendirme yaptık.

Fareleri sevdiğimden mi animasyon hayranlığımdan mı yoksa Disney’le Pixar’ın elele vereek uçmuş olmasından mı bilinmez filmi çok beğendim. Nitekim film imdb’de şu an itibarı ile 250’ye girerek yaptığı süksenin boş olmadığını kanıtlıyor.

Filmle ilgili değişik haberlerden tırtıklamak suretiyle elde edilen bilgiler aşağıda ilgilenenlere sunulmak üzere sıra sıra dizilmiştir.

-Filmdeki fare kavramını oturtmak için bir fare uzmanı olan Debbie Ducommun kendi farelerini de getirerek birçok test yapmış.