bildirgec.org

Bu Nasıl Bilimkurgu?

nihilanth | 28 November 2006 14:18

Arkadi Strugatsky ve Boris Strugatsky kardeşlerin ünlü eseri The Roadside Picnic‘den sinemaya uyarlanan, (film versiyonu senaryosu da bu kardeşlere ait üstelik) ünlü, rus, benim de sevdiğim fakat pek içli dışlı olmadığım yönetmen Andrei Tarkovski‘nin stalker filmini bilirsinizdir. Bir kaç sene önce Tarkovski’yi iyi bilmeden bu filmi, “79 yapımı bi bilim kurgu filmi, üstelik tarkovski, vauv” diyerek izleyip sonucunda dumura uğramıştım. Daha sonra epey okudum, diğer bazı tarkovski filmlerini seyrettim ve anlayabilmiştim olayı. Bu film bilim kurgu filmi diye geçtiği için (dayandığı hikaye bir bilim kurgu hikayesi çünkü), bilim kurgu filmi deyince de insan oğlunun aklına daha göze çarpıcı gelecek şeyler ve biraz da aksiyon,heyecan geldiği için bu filmi görünce insan Bu Nasıl Bilimkurgu? diye soruyor ve merak ediyor. İyi bir bilimkurgu okuyucusu değilim fakat iyi bir film seyircisi olduğum için bilimkurgu filmleri de ilgi alanıma giriyor.Daha çok felsefi mesajlar veren bu filmi ve uzayda piknik eserini siz bilim kurgu okurları ve seyircileri klasik bilim kurgu eserlerini düşündüğünde nasıl değerlendirir, Stalker’in bu eserler arasındaki yeri nedir, merak konusu..

KADEVE&(G)ÖTEVE

| 28 November 2006 14:13

“üreme organları-temel içgüdü” korelasyonundan ülke gerçeklerine geçsek fena olmaz.

yılbaşı yaklaşırken “fiş yazan” var mı aranızda?
ben yazıyorum. vergi iadesinden gelecek üç kuruşu kredi kartı borcumu kapamak için kullanır oldum her yıl.
hükümet önümüzdeki yıldan itibaren “vergi iadesi” uygulamasını kaldıracakmış. anal seksten öteve alınmıyor hala, meraklanmayın!
gelir ve kurumlar vergisi gibi “direkt” vergileri toplayamayan ilgililer “endirekt” canımıza okuyacak demektir!

fiş toplamanın amacı, ek gelir sağlamak değildi. fiş toplamanın amacı, kadeve ile (g)öteve kaçaklarını;
yani “kayıt dışı” vurgunu önlemekti.

BİR TRABZON MASALI…

koza 68 | 28 November 2006 13:30

Fenerbahçe teknik direktörü, maç esnasında sağına soluna düşen her cismi inceledi…Sonra eliyle koluyla bir takım işaretler yaptı…
“futboldan en iyi anlayan” Trabzon tribünlerinden Zico’nun kafasına çakmak, pil, para ve televizyondan baktığınız zaman “tanımlanamayan” cisimler yağdı…
Öyle anlaşılıyor ki , “ futboldan en iyi anlayan” Trabzon taraftarı, sahadaki oyunu beğenmemişti ve tıpkı bir tiyatro oyununu ya da showu beğenmeyen seyirci gibi , sahadaki baş aktörün üzerine çürük yumurta attı… Ne var bunda?…
İyimser yanım böyle düşünmek istiyor…
Ama nereye kadar…
Maç sonu görüntüler ekranlardaydı… Stad harabeye döndü…
Trabzonlular, Fenerbahçe’yi sevmiyor… Olabilir !…
Orada oynanan farklı maçlara bakıyorum…Yaşananlar aşağı yukarı aynı…
Trabzonlular kimseyi sevmiyor…Eski toleransları yok…Hoşgörü ve sağduyunun yerinde yeller esiyor…
Burada “Derinliğine bir toplumsal şiddet tartışması” başlatacak değilim. Ancak, şiddeti, kulüpler tarafından beslenen “bir avuç insana” bağlayan düşünceye de katılmam mümkün değil…
Elbette ki bu görüşün de irdelenmesi,değerlendirilmesi gerekir, doğruluk payı da vardır,ama maç içinde ve sonunda bir stadın altı üstüne getiriliyorsa , böylesine bir eylem , bir avuç insanın eseri olabilir mi?…
Sahada futbol oynayanların seyirciyi “tahrik” eden bir hareketleri yok, misafir takımın kenar yönetiminden tahrik edici bir hareket bir jest yok…
O halde Karadeniz’de neler oluyor?…
Belki de Trabzon kentinde kültürel bir değişim yaşanıyor…Öyle ya , dağılan Sovyet Birliğinden akın akın gelen , genç “Nataşalar” Trabzon’lu gençlerin “kültürel” yapılarına önemli katkılar yapmış olabilirler. Bu ülkeden gelen bayanların kendi ülkelerinde “yüksek sanatlarla” ilgilendikleri ve böyle bir kültürün temsilcileri olduğu gerçeğinden yola çıkarak,kendi estetik zevklerini, Trabzon’lu gençlere aktardıklarını düşünüyorum!…Dolayısıyla “Futbol oyunu” Trabzonlulara eskisi kadar doyurucu gelmiyor da olabilir!!!…

HAFİFTE NELER OLUYOR?

nevdalist | 28 November 2006 13:29

Sabahın köründe hafif editöründen bir mail aldım. Komik ve eğlenceliydi. Yazınız yeterli bulunmamış, isterseniz geliştirip yollayın vs. yazıyordu. Ne yazısı diye baktım. İki cümle. Şimdi editör dediğimiz kişi editler. Biçer, çizer, eksikleri tamamlar, yazının özüne dokunmadan. Bu yazı değil ki, editleyesin. Bu bir resim altı, ama ortada resim yok. Çünkü resim yüklenmemiş.

Hayır! Bir de çok kibar. Bana böyle bir cümle gelse, kim bu ya! der, hemen doğru düzgün falan yazın derdim. Neyse velhasıl bilgisayarla arasında gönül bağı olan ben, hafifte link, resim vs. eklemelerde sorun olduğunu yazmak istedim. Bu sadece benim başıma gelmiyor, anladığım kadarıyla bir sürü arkadaşın da başına geliyor. Demek ki! Ne yapacağız? Tez elden bilgisayar operatörleri duruma el koyup, sorunu çözeceğiz.

youtube cep telefonlarına geliyor

asymptot | 28 November 2006 13:11

haberde youtube’daki videoların artık cep telefonlarından da izlenebileceğini bildirmişler. en çok izlenen videolar seçeceklerini söylemiş youtube yöneticileri. projeyi youtube ile ortak gerçekleştiren verizon wireless üyelik için aylık 15 dolarlık bir ödeme istiyor.
burda ve burda da diğer haberler var.

microsoft google i dovuyormu?

cezass | 28 November 2006 12:51

Yuksek Beni Tutar Ya
Yuksek Beni Tutar Ya

google earth un bundan sonra baska rakibi cikmaz derken su anda yeni gelistirilmis virtual earth 3d ye bir baktim. sanirim microsoftiyi is cikarmis diyebiliriz. hemen hemen her yapiya 3d ozelligi eklenmis (usa), kus bakisi (bird view) gorunusu de daha buyuk alanlara yayilmis. 3d ozelligi ise google earth u geride birakacak cinsten. hemen hemen heryere bakmaniza izin veriyor. sadece internet explorer ile bakabileceginiz bu gorsel solen icin kucuk bir activeXeklentisine ihtiyaciniz var. dert etmeyin Microsoft onuda otomatik yukluyor 🙂

yaprak

| 28 November 2006 12:29

yaprak daldan düştüğü zaman rüzgara teslim olur
rüzgar sert ise düşümü uzağa olur
rüzgar yok ise düşümü yakına olur
yaprak daldan düşmeden önce güneşin tadına varmalıdır
doyamamışsa güneşe zamansız ise düşümü yaprağa yazık olur
yaprak daldan düştüğü zaman hayat ona zehir olur
yakına düşerse kayıb olur
uzağa düşerse hayat olur çile olur

Ghost Rider

Druid | 28 November 2006 12:14

Marvel’e ait çizgi roman serisi Ghost Rider’da beyazperdeye uyarlanıyor. Mark Steven Johnson tarafından hem senaryosu yazılan hemde yönetilen filmde başrolü büyük uğraşlar sonucu Nicholas Cage kapmış durumda. Ona eşlik eden oyuncular ise Eva Mendes ve Peter Fonda.

Becerikli motosiklet sürücüsü Johnny Blaze, karanlık güçlerle yaptığı anlaşma sonucu ruhunu vererek, Ghost Rider’a dönüşür. Gündüzleri kendisi olarak geceleri de cehennem alevinde yapılmış tamamen yanmakta olan bir vücut ve baş halinde boy gösterir. Bir süre sonra bu çizgi aşılır ve Johnny sorun olduğu zamanlarda ghost ridera dönüşmeye başlar.

Evrenin başlangıcını gören teleskop

eylulbulut | 28 November 2006 11:57

Large Millimeter Telescope
Large Millimeter Telescope

Evrenin ilk oluştuğu 13 milyar yıl öncesinden radyo sinyallerini yakalamayı hedefleyen dev radyo teleskobu, Meksika’da faaliyete başladı. Burdan proje hakkında detaylı bilgi alabilir şurdan da haberi okuyabilirsiniz.