bildirgec.org

gece devam ediyor

sbaskentli | 26 February 2006 01:56

Bu gece abarttım sanırım bilgisayar başında tourma olayını ve günün acısını klavyaden çıkartıyorum. Belki sabah bilgisayarını açıpda bu sayfalara göz atacak olan arkadaslar uyuz olacaklar aklına ne geldiyse yazmış diye ama sorun nerde biliyormusunuz aklıma gelenleri yazmakdan ziyade klavyade parmakların özgürlüğü gibi bir sorunum var yazı formatıı buldukları anda başlıyorlar yazmaya işte bu anda öyle bir an.

Geceler neden bu kadar soğuk ve uzak olur biz insanlara … Oysa yaşam sürecimizin bir parçası değilmidir.

İyi geceler şu an hala bilgisyar başında olan dostlarım

yalnızlık sevilir mi

sbaskentli | 26 February 2006 01:21

En çok neyi seviyorum biliyormusunuz

Evet bilmiyorsanız bile başlığa bakınca anladınız yalnızlığı

Akşam olmuş eve gidiyorsunuz kimseler yok. Ceketi çıkardığın gibi fırlatıp atma özgürlüğün var ve yapıyorsunda gömleği daha koridorda çıkartmaya başlıyorsun ve pat salonun ortasında derken bir yerlere attığın eşorfmanları geçiriveriyorsun üzerine elinde kumanda televizyonun karşısına uzanmışsın bile

Amaç kumandayı elinde bulundurmak değil sadece istediğin an sesini kısarak istediğin sessiz huzura kavuşarak yalnızca dalgaların sesini dinleyebilmek

Kitabımın Devamı…(bölüm1,2 ve 3)

natalie anne makker | 26 February 2006 00:34

(Şimdilik bölümler kısa kısa ama uzayacaklar…)

Bölüm 1

Saat kullanmadan istediği zamanda uyanan insanlardan değilim.Hiç bir zaman da olmadım ama o sabah sanki yetişmem gereken bi işim,eşim tarafından hazırlanmış bir kahvaltı masam ya da okuluna yetiştirmem gereken bir çocuğum varmış gibi aceleyle uyandım.Saat sabahın sekizi idi ve ne bir işim,ne bir eşim,dolayısıyla ne de bir çocuğum vardı.Dedim ki uğraşma Şahin arama,burda kalman için de bir sebebin yok,ikile.

Yataktan kalkmanın bile kuralları vardır bilir misiniz?Ne kadar aceleniz olursa olsun.Önce sırtüstü boylu boyunca uzanıp,tüm vücudu düzleştirmelisiniz.Hangi yönden kalkıyosanız (bu önemlidir aslında sağı tercih etmeli insan) o yöne dönüp ellerimizden yardım alarak doğrulmalı ve ayaklarımızı yataktan sarkıtmalı,sonra da yavaşça kalkmalıyız.Askerseniz diş fırçalamanın bile kuralları olduğunu bilirsiniz ve “Kurallı olan herşey angaryadır” mantığıyla diş fırçalamaktan nefret edersiniz.Evet yataktan kalkmanın belli kuralları vardı ama bu günlük ihmal edilebilirdi.

google video’dan yöresel ayrımcılık!

as if existed | 25 February 2006 18:26

Başlık, başlığın doğası gereği biraz yanıltıcı; şu şekilde daha güzel olabilirdi: “Google Video’dan Video Satan dağıtıclakdan yerel ayrımcılık”

Google video ana sayfasında bulunan video stre kısmındaki bazı videoları preview etmeye kalktığınız da “We’re sorry, but the provider of this video has not authorized Google to display this video in your location.” diye bir hata alabiliyorsunuz. işte bu sorunu basitçe aşmanın yolu.

baglama ile ses testi yapan bill

| 25 February 2006 15:32

windows media player’i kurcalarken “mp3 formati hakkinda daha cok sey ogrenin“tusu dikkatimi cekti ve bastim,buraya kadar hersey normal normal olmasina ama karsilastirmak kalite farkini anlamaya yarayan parcalardan biri baglama olunca insan sasiriyor.

GÜNAYDINNNNN

sbaskentli | 25 February 2006 10:55

bugün her zaman ki gibi çok sıkkın canım ….

Ama bugün h,ç bir şeyden şikayetçi olmak istemiyorum ya da herhangi bir şeyi eleştirmek …

Bugünü sadece olduğu gibi yaşamak istiyorum. Olduğu gibi kendi akışında hiç bir şeye müdahale etmeden hiç bir şeyle mücadele etmeden sadece yaşamak..

Belki akşama kadar deli gibi çalışacağım belki de hiç bir şey yapmadan akşama kadar bilgisayarımın başında pinekleyeceğim. Amatek bildiğim var oda bugünü bugün olarak yaşayacağım hiç bir şeye müdahale etmeden olacağan akışı ileeeeeeee

Eğitimin bugünü ve yarını

beeezy | 25 February 2006 03:34

Gazi Üniversitesi tarafından yaptırılmış olan “Türkiye üniversiteleri öğretim elemanları profili” konulu bir araştırma var.
Televizyon, bazı gazeteve dergiler Şubat ayı içerisinde bu araştırma sonuçlarına yer verdiler.
Derin Sular da blogunda haber ve sonuçlara bağlantı verdi.
Buna göre, 2003 yılında anketi yanıtlayan 3.412 öğretim görevlisinin yüzde 46’sı hiç yurtdışına çıkmamış, yüzde 40’ı hiç yabancı dil bilmiyor (araştırma, bilmediği halde biliyorum diyenleri ayıklayamıyor), yüzde 16’sı ders kitabı dışında hiç okumuyor.
Aradan üç yıl geçti. Aynı anket bugün yapılsa, anket soruları arasında web2.0, weblog, podyayın, del.icio.us, flickr ya da wiki gibi eğitim dünyası için de önemi tartışılmaz internet araçlarının bilinirliği ve kullanılırlığı mutlaka yer alırdı.
Üç yıl, henüz Türkiye’de olmasa da, dünya’da eğitim araçlarında önemli değişiklikler yarattı.
1.alıntıların fotokopileri yerine url’ler
2.Ansiklopediler yerine vikipedi
3.Bir masa etrafında toplanıp proje yapan gençler yerine dijital ortamda biraraya gelerek bir wiki’nin içinde proje oluşturan gençler
4.Halk kütüphaneleri yerine dijital kütüphaneler
5.Ders sunumu yerine podyayın
6.Sınırlı derslik bilgileri yerine zengin içerikli derslik atmosferi
7.Üniversitelerin web sayfası yerine Üniversitelerin RSSkaynakları
8.Metinler yerine bloglar
9.Sınırlı katılım yerine herkesin katılımı
10.Ders kitapları yerine wikitap’lar
11.Bireysel zeka yerine kollektif zeka
12.Tek bilgi sağlayıcı eğiticidir yerine herkes bilgi üretendir
13.Sınıftaki plastik yer küre yerine google earth
14.Poster ya da slaytlar yerine flickr
15.Kaynak ve referans listeleri yerine del.icio.us
16.Kontrol yerine yetkelendirme
Bu günden üç yıl sonra bu liste uzayıp gitmiş olacak.
Bugün, Türkiye için birer eğitim fantazisi gibi görünen bu kavramlar, üç yıl sonra standard eğitim araçları haline gelecekler.