Bloglar toplumun bir kesiminin içindeki yazarlığı ortaya çıkardı ve sadece okuyan değil, aynı zamanda yazan bir topluluk oluşmasına araç oldu. Bazı blogcular icin yazma tutkusu eminim haftada birkaç sayfa fikir yazısı postalama kalıplarına sığmayacak kadar fazladır ve bu dürtü onları geleneksel basılı kitap yazma serüvenine taşıyacaktır. Ancak okuyucusu olmayan bir yazarın kitabını hangi yayın evi basar ki?
Yeniler için, okuyucu kitlesi yaratmanın bilinen yolu, yine geleneksel gazete ve dergilerde yazılarına yer bulmaya çalışmaktı. Fakat zaten sayıca az olan bu dergilerde yer alabilmek, çeşitli nedenlerle o kadar da kolay değildi.
Bloglar, genç yazarlar için oldukça cesaret kırıcı olan bu serüveni, bir parça kolaylaştırmış durumdalar. Bloglar yazar adayı bir blogcunun yayın evlerini ikna edebilecek kadar geniş bir kitleye ulaşabilmesini sağlıyabilirler. Fakat bu noktada yine karşımıza ülkemin insanın okuma özürlü olması bir engel olarak çıkıyor. Herhalde ancak bir elin parmaklarından az sayıda blogcu, yayın evlerini tatmin edebilecek kadar geniş okur kitlesiyle kendisini kanıtlamış durumdadırlar.