bildirgec.org

kaytarma

azurenus | 13 October 2005 22:29

şu sıralar çoğu kişinin yeni hortlamış bir kaytarma sorunundan bahsettiğini duyabilirsiniz. iş yapmak için bilgisayar başına geçersiniz ama bir türlü başlayamazsınız. eğer yaptığınız işin teslim tarihi biraz uzaksa bütün günü kaytararak harcayabilirsiniz bile.

bunun nedenlerinden biri şüphesiz artık yeni çalışma ortamımız olan bilgisayarın konsantrasyonumuzu bozucu bir sürü özellikle (email, sörf, chat, renkli desktoplar, denenmeyi bekleyen bedava yazılımlar) dolu olması. kağıt, kalem, daktilonun sunduklarından fazlası olduğu kesin.

bu kaytarma eylemi büyük resme baktığımızda üretim miktarının düşmesine, tüketimin artmasına ve insanların mutsuzluğuna yol açıyor. önerilen çözümlerden biri [10 dakika çalış 2 dk kaytar] yöntemi.

E Kördiş Nobıl Prayz

| 13 October 2005 17:19

Herıld yani departmanından

Bu seneki Nobel Edebiyat Ödülü’nü, Harold Pinter adlı oyun yazarına verdiler malum. Yıllardır yazdığı 3. sınıf piyeslerden bir b.. olmayınca, son 10-15 senedir kendini iyice “insan hakları sektörü”ne vermiş ve buradaki yatırımlarıyla belirgin bir medya kavırıcı elde etmişti.

Pinter’ın web sitesinde bu sektördeki ulvi faaliyetlerini izlemek ve ettiği mühim lafları da görmek mümkün. Bilindiği gibi, bu piyasadaki yatırım malları arasında yüksek getirisiyle öne çıkan, favori bir kalem var: Kürtler! Abimiz de yıllardır bu noktadan yayın yapar, nema kapar. Ama artık nema falan değil de, böyle Nobel gibi 1.3 milyon USD’lik bir aslan payı lazımdı. Herıld yani, o kadar da olsun.

anneme reklamcı olduğumu söylemeyin!

mishkin | 13 October 2005 14:46

ben reklamcı falan değilim sevgili günlük…lakin çağımızın cafcaflı koridorlarında pornografinin ve reklamın biribirine fazlasıyla kenetlendiği gerçeğini kabul edersek,çağımızın reklam çağı, hepimiz reklam için varolduğu sonucuna ulaşabiliriz.hele ki sayın büyükşehir belediyesinin belediyeciliğe yeni bir ses, yeni bir soluk getirerek yaptığı üstün hizmetlerini, bir takım bilboard reklamlarıyla halka duyurması duygusal gönençler yaşanmasına vesile olmuştur.Bu ayrıca modern yüzyılın reklam çağı olduğunu kabul eden türk belediyecilik anlayışının muasırlıkta sınırları ihlal derecesine ulaştığını bizlere muştular ki kent sakini olarak bunun da sevincine payan olmaz.Sayın büyükşehir belediyecilik anlayışı; “x kadar zamanda x kadar asfalt yaptık” , “dikkat ettiniz mi çevreniz artık daha yeşil” gibi festival havası yaratan şirin mi şirin bilboardlarla kentimizle olan aidiyet,salahiyet ve de dumuriyet bağlarımızı perçinleştirerek, ilaveten bir reklam kampanyasına temel izlek olabilecek başarılara imza atmıştır.adam olan çevresine bakar ve bir bakışta gerçekten de çevresinin daha yeşil olduğunu şıppadanak anlar…içimizde tüm bu yapılanları anlayamayan avusturyalılar var ise ya da anlasa bile tüm bu belediyecilik hizmetlerinin bir belediye sorumluluğu olduğunu,bunlar üzerinden, yine belediye hazinesinden reklam harcaması yapılmasını etik bulmayan geri kafalılar da çıkar ise onlara söyleyecek tek bir sözümüz vardır: doğru avusturya’ya..naşşş! zira bu duyurumsu-reklamlar, ileride diğer kamu kuruluşlarına da sirayet etmesi halinde tamamen müreffeh bir yaşama kavuşmamızın sembolü olacaktır. bir süre sonra, bir hastenimizin “bu yıl tam 15656674 kadar hastayı tedavi ettik”, ya da bir okulumuzun “çevrenize bir bakın bakalım hiç okuma-yazma bilmeyen çocuk görüyor musunuz” türünden bilboardlaşma oranımıza katkı yaptıklarını neden görmeyelim ki! hıı? neden haa neden! yaşasın kamu kurum ve kuruluşlarının reklam hakkı!

HAYDİ CEPLE ADALETLİ KONUŞMAYA…

halilcelik38 | 13 October 2005 14:36

Yine nette bir mail zinciri oluşturulmuş ve cep abonelerine “adaletli konuşma ücreti için bir gün sessizlik” sloganıyla 20 ekim
perşembe günü cep telefonlarını kullanmama çağrısı yapıldı…işte mailin içeriği:

“Arkadaşlar Türkiye GSM’de yüzde 66 vergi oranıyla şu an dünya sıralamasında 1. sırada. Bizden sonra gelen ülke de Tanzanya. Artık bu enayiliğe bir ‘dur’ demenin zamanı geldi. Eğer devlet bizim konuştuklarımızdan vergi alıyorsa biz de süreli olarak konuşmayız. Böylece bizlerin para makinası olmadığımız ve yeri geldiğinde sesimizi çıkarttığımız bilinir. Hedefimiz vergi oranlarının dünya standartlarında olması. Bu olana kadar eylemler devam edecek.