bildirgec.org

bizim davulcu anlatti, davulcu dediime bakmayin 60 a merdiven dayamis, kimilerine gore eskilerden kim kaldi bi o be, kimilerine gore gormus gecirmis eski kulai kesiklerden, birilerine gore bi tikilmedik kulak arkasi kalan, benim de is olduunda, biraraya geldiimizde aazim acik anlatii herseyi dinlediim bi zat i muhterem…

anlatti, dinledim, aktariyorum…

beyolu cicek pasajinda bi avare varmis seneler once, vita kutusunu bukup darbuka yapmis cikkidi cikkidi calarmiiss, yirtik pirtik giysileriyle hem de… benim davulcu da alemlere akan bi delikanli o zamanlar, o zamanlar dediim herhal ben diim 30 siz diin 40 sene once…bu adama avare denmesinin sebebi avaremuuuu na na na naaaa diye donemin en meshur filminin muziini calip soylemeseymis

Bloglar için en geçerli servis Blogger’der. 1.Başlamak için herşeyden önce bir kullanıcı adı almak gerekiyor – ana sayfadaki formu doldurup gönderiyorsunuz, sanırım bir onay maili geliyor ve onaylayınca Blogger’dan kullanıcı adını almış oluyorsunuz. 2.Kullanıcı adını aldıktan sonra, istediğiniz kadar sayıda Blog oluşturabilirsiniz. Ana sayfadan Blog’un ismi ve açıklaması giriliyor, adresi seçiliyor ve Blog oluşuyor. 2.b)İsterseniz hiç Blog oluşturmayıp, başka bir Blog’a yazar olarak da katılabilirsiniz – Bunun için o Blogun sahibinin size davetiye göndermesi gerekir. 3.Blog’unuzu oluşturduğunuzda hemen ayarlarını yapınız, özellikle karakter kodlama ayarını (Encoding bölümünden Windows-1254 seçilmeli) yoksa girdiğiniz yazılar hatalı görünebilir.

RSS yönteminde, önce ilgilendiğiniz haber kaynaklarını derlersiniz. My Yahoo! sayfalarınıza, Bloglines servisinize veya Masaüstü programınıza eklersiniz. Kullandığınız servis, seçtiğiniz kaynaklara yeni eklenen yazıların başlık ve özetlerini biraraya getirir. Siz, başlık ve özetlere göz atarsınız, ilginizi çeken yazıya tıkladığınızda o yazı kendi sitesinden açılır. Az güncellenen siteler için, siteye yeni yazı eklenip eklenmediğini kolaylıkla anlamış olursunuz. Çok bölümlü bir gazete için, her bölümü tek tek açıp özetlere bakmak yerine, tüm özetleri birarada görebilmiş olursunuz.

Blog’ların bir çok tarifi vardır. Benim tarifime göre: Kolay yazı yazıp yayınlayabilme ortamı. Herkes Blog oluşturabilir, istediği gibi düzenleyebilir ve istediği kadar sayıda yazı ekleyebilir. Blog oluşturma servisleri şunlardır; blogger, livejournal, blogdrive, diaryland, modblog, jroller ve Hafif’in Günlük aracı. Bloglarla ilgili imkânlar gün geçtikçe de artmaktadır.

RSS kaynaklarını kolayca okuyabilmek için 3 yöntem var. 1.My Yahoo! sayfalarınızdaki RSS Headlines modülüne ekleyebilirsiniz. 2.Bloglines‘ın Windows Gezgini’ne benzeyen yapıdaki aracına ekleyebilirsiniz. 3.FeedDemon benzeri Masaüstü Programları aracılığıyla okuyabilirsiniz. Tabii, bunlardan 3.sünü sadece kendine ait bir bilgisayarı olan kişiler kullanabilir. İlk ikisini herkes, her yerden, sadece şifresini girerek kullanabilir. Çoğu kişi 3.sünü, Radikal’deki yazı ile öğrendi. İlk 2’si ise çok az biliniyor. Ben ilk ikisini öğretmeye ve yaygınlaştırmaya çalışıyorum.

RSS uyumlu sitelerden bazıları Hafif üzerinde listelenmiş, ben daha çok site biliyorum: 450’nin üzerinde site ve 1650 Haberleşme grubu bu yöntemle takip edilebilir: 1.Blog’ların çoğu uyumlu 2.PHP-Nuke ile hazırlanmış ve backend.php dosyasına sahip siteler uyumlu. 3.Türkiye’deki gazetelerden Radikal ve Zaman uyumlu. 4.Normal düzendeki sitelerden uyumlu olanlar var. 5.Yahoo’daki Haberleşme Gruplarından, mesajlar bölümü serbest erişimli olarak ayarlanmış olanlar uyumlu. 6.UseNet / Google grupları uyumlu. Burada 24 tane genel konulu grup, 41 tane Microsoft konulu, 28 tane yeni oluşturulmuş grup var. Bundan sonra da herkese grup oluşturmak için imkân veriyor. 7.si de, hani Hafif üzerinde Günlük türünde bir yazı oluşturuyoruz ya, sonra bunlar alt alta listeleniyor ve en altında bir “XML” logosu oluşuyor. Hafif sitesi üzerinde XML logosunu gördüğünüz her bölüm RSS yöntemiyle takip edilebilir.

RSS ve Bloglarla ilgili bildiğim herşeyi burada anlatacağım.

(Hani bilmeyen olabilir diye söyleyim, şimdi sol alt köşedeki günlük yazısına tıklayarak benim bu günlüğümün tüm yazılarını yani bahsettiğim bu konunun tüm yazılarını görebilirsiniz.)

memnun musunuz? bana hiç yeterli gelmiyor. bitse mi? galiba artık ihtiyaç yok? hiç duygu muygu sokmadan işin içine düşünelim.

bitmeyecekse ne yapmaya hazırsınız?

son bir yenilenmeye girip içerik debisine tekrar bakacağım sanırım ve bir karar veririz..

son deneme tahminimce şunlardan oluşabilir;
– üyelik kapatılır, davet ile kaydolma sistemine geçilebilir. aktif olmayan tüm kullanıcı hesaplarını temizleriz.
– görünümü elden geçiririm, altyapıya küçük tamirler yaparım.
– textad’lerin bağış, seri ilan verme, site tanıtma vb. amaçlar için kullanılmasına son çağrı kampanyası yaparız.
– son bir toplantı yapıp konuşuruz.

şimdi, siz ne yapardınız/yapabilirdiniz/yapmak isterdiniz/ yapacaksınız?

blackmore’s night istanbulda

İçerenköy halinin önünden 07 plakalı bir kamyona –ki bu ilk denememizdi- otostop çekmekle başladı yolculuk. Şoför abinin güzergahı Alanya olunca tek araçla Antalya’ya inebilecek olmak kafadan keyiflendirdi bizi. Yola çıktıktan 25 – 30 kilometre sonra, abinin, ‘sigara içer misin’ sorumuzu ‘esrar bile içerim’ şeklinde cevaplamasıyla yolculuk daha bir keyifli hal aldı. Afyon’a kadar sürekli çalışma halinde geçti. Afyon’da rutin kontrol şeklinde görev yapan bir ekibe, şoför abinin ruhsat içinde 5 milyon uzatmasıyla 45 dakikalık bir gerginlik yaşandıysa da 15 milyon daha takviye edilince yolumuza devam edebildik. Şoför abi, 5 milyonu beğenmeyen memurun yüzüne karşı ‘içinden’ çok küfür etti ama sonuç değişmedi tabii… Olympos bizi hayal kırıklığına uğrattı. Kadir’in yerinde geçirdiğimiz 3 geceden sonra Çıralı şekli yapmaya karar verdik ve en azından adam gibi yemek yeme şansına sahip olabileceğimiz Off Road’da konakladık. Olympos ve Çıralı’ya talep henüz başlamamış. Yani in-cin top oynuyor desem yeridir. Müdavimler henüz düşmemiş. Şu sıralar tek mekan olarak Öküz var açık olan. Öküz’de bira 3 milyona çözülebiliyor. Haşerat her zamankinden daha fazlaymış gibi geldi bana, sinkov vs. gibi böcük savarları almadan sakın yola çıkmayın. En önemlisi de Antalya ve çevresindeki kolluk kuvvetleri bölgeyi epey sıkmışlar. Bu yüzden ‘bir şey çözmek’ neredeyse imkansız. Gelmeden önce yüklü alış-veriş yapmak şart. Yoksa “Olympos’ta tren gibi gezerim” diye yola çıkıp, Evin şarabına talim etmek de var işin içinde…