bildirgec.org

YORUM YOK !

cafe del mar | 11 March 2004 18:01

sizce insan en fazla kendinden nereye kadar kacabilir yada boyle bir olgu varmidir kendisinden kacip,kendini unutmak gibi bi sansi varmidir? Yada kendinden kactigini sanip onu uyandirabilicek bi gizli oznesi yada sifati varmidir.Sonrada uyandiktan sonra yaptiklarini hatirlamak gibi bir sansi varmidir.YADA BOYLE BIRSEY VAR MI ?

bık-tım!

mood | 11 March 2004 14:18

yoruldum. ne olacak benim bu halim günlük?

çalışmam lazım, hem de çok. kaç ayım kaldı ki şunun şurasında? hemencecik geçecek. neden test kitaplarının başına oturur oturmaz yoruluyorum? neden sıkılıyorum? yardıma ihtiyacım var. birinin bana bir şeyleri nasıl yapacağımı söylemesi lazım.

bık-tım! ağustos’ta herkes iyi yerleri kazandığı zaman “ah, keşke…” diye başlayan cümleler kurmak istemiyorum.

sırtımdaki kambur her geçen gün daha da belirginleşiyor.

bu koltuklar ebeninkini gördü nizamettin bey!

jamsession | 11 March 2004 12:28

Sefkili günlük.

Yine işyerindeyim, yine bok gibi bi hava var ve yine akşamın saat 8.30’una kadar burada tıkılıp kalacak, ev uzak olduğu için yine minimum 9.30’dan önce ev yüzü göremeyeceğim. ekmeğin aslanın kalın barsağından anüsüne doğru şöööyle bir yolculuk yaptığı bu devirde içinizden biri çıkıp da “rahat mı batıyo?! iş bulamayan niceleri var. kır kıçını otur!” diyecektir. haksız da sayılmaz. lakin, sanayi bölgesinin bol köpek mahallesinde, vesait olmayan bir yerde zoraki tıkılıp da, hayatın dışarıda akıp gittiğini bilmek (bilmek diyorum çünkü siz o akıp giden hayatı, trafikteki otomobilleri, telaşlı insanları dahi göremiyorsunuz dağın başını dumanların alıp götürdüğü bu yerde) koyuyor be günlük. hele de gençlik opsiyonun sadece bir kaç yıldan ibaretse artık. işte beyle.

Otobüs

bartman | 11 March 2004 01:29

Bugün otobüsteyken arkadaşım “baksana herkes elini bağlamış” dedi . Baktım herkes elini bağlamıştı ya da elleri bi şekilde birbirine değiyordu. Merak ettim, bi an sorayım dedim birisine ama benim de elim aynı durumdaydı. Önce farklı bi şey yapsak komik gözükür herhalde dedim. Baktım gayet doğaldı. İndik başka otobüse bindik burda da durum aynıydı. Bunca zamandır otobüse binerim ama hiç dikkat etmemiştim. Arkadaşım savunma psikolojisi felan dedi ama mantıklı gelmedi. Kafama takıldı nedenini bilen var mı?

bir f.d hikayesi =)

mood | 11 March 2004 01:28

Kimi insanlar aniden girer hayatınıza… Bir o kadar da usulca. Fark edemezsiniz nerden gelmiştir, ne zaman yer etmiştir kalbinizde. işte Feridun Düzağç da aniden ama usulca girdi hayatıma. yağmurlu bir gün bir müzik dükkanının güneşliğinin altında beklerken, içeriden gelen şarkının sözleriydi hayatıma giren. “Ah çocukluğum camdan duvarlarım, portakal çiçeği kokulu heyecanlarım… Hani nerde arsızlığım, umarsızlığım?” Ardından müzik markete girişim, şarkının sahibinin kasedini satın alışım, bir hafta içinde de şahsın tüm albümlerini toplayışım. Feridun Düzağaç’mış adı, bir eşi, minik de bir kızı varmış.

YORUMA AÇIK!!

cafe del mar | 11 March 2004 01:25

bugun cok basarili birsey ogrendim kimseyi kendine tanitmak icin ugrasmicaksin ne kadar cok konusursan okadar cok sicarsin. birak zaman tanitsin kendini karsindakine zamani gecemeyiz ,yada onun onunden kesinlikle kosamayiz!