bildirgec.org

ny film elestirmenleri odulleri

enemy | 22 December 2003 16:12

academy odulleri´ne nazaran, daha entellektuel bir grup olan new york film elestirmenleri uyeleri, bu yilin en iyi filmini yuzuklerin efendisi-kralin donusu olarak belirlemisler. bazi kritisyenler, bu durumu “academy odullerinde lotr´nin bir adim onde baslamasi” olarak yorumluyorlarmis.

not: filmin, yeni zelanda´da cekilmis olmasi sebebiyle, yeni zelanda, ekonomisini rahatlatacak derecede iyi paralar kazanmis. hatta, bir yonetmen(ki yeni zelandali – bu kisi pj degilmis.), 7 ciltlik bir eseri 5 film halinde sinemaya uyarlamak uzere, proje calismalarini bitirmis bile ve cekimler bu yaz yeni zelanda´da baslayacakmis.

ne yalan soyleyeyim, sinema filmlerinin artik pembe dizi gibi bolum bolum olmasi iyiden iyiye bunaltmaya basladi. 3´lemelere alistik ama, bu 5´leme neyin nesi?

yüzük kardeşliği ve türler arası sapık cinsel eğilim

coder | 22 December 2003 02:07

yüzüklerin efendisi3’ten çıktığımda son yarım saatin neden bu kadar filmin genelindeki kahramanlık temalarına limon sıkacak düzeyde oldugunu düşündüm. Jackson herşeyi kitabına uydurmalıydı. hatta önceki filmlerde, kitaptaki önemli bazı yerleri atlayıp, Aragorn’un “Alacaksan Elf kızı alacaksın” türünde bir yaklaşım sergilemesini ana tema olarak işlemesinden dolayı LOTR hayranları tarafından tartaklandıgı yönünde duyumlar almıştım. sen adamların mekanını basmak üzere topladığın küçük bi orduyu bu işe ikna etmek için güzel bi nutuk çekip ilk saldıran ol, sonra da kral oldum die çıkıp şarkı söyle!

yatağım benim canım benim

moana | 22 December 2003 02:02

uykulara doyamadim bu sabah… kalkasim gelmedi bile mis kokulu, hello kitty simarıklıgına bürünmüs yatagimdan..icinde kaybolmak istedim, sıcaklıgı ile oynastim, yorganima dolandim..gözümün içine girip beni rahatsiz etmeye calişan güneşe bile darilmadim.. sadece öylesine, mutlu bir kız çocugu gibi nazlandim.. zamanı unuttum..bu nasi bir mutluluktur unutmusum kızdım kendime sonra.. her pazar yapıcam bundan sonra..her pazaaaaaarrr!

arabada müzik :)

sui | 22 December 2003 00:13

Baby, baby why can’t you sit still? Who killed that bird out on your window sill? Are you the reason that he broke his back? Did I see you laugh about that? If I come on like a dream? Would you let me show you what I mean? If you let me come inside? Will you let it glide?

Can I have some remedy? Remedy for me please. Cause if I had some remedy I’d take enough to please me.

Baby, baby why did you dye your hair? Why you always keeping with your mother’s dare? Baby why’s who’s who, who knows you too? Did the other children scold on you

sesi de camlari da actim. iceri ruzgar bi baska girdi… 🙂

Kralın Dönüşü

| 20 December 2003 23:08

Sonunda Kralın Dönüşü ile ilgili yazımı yazmaya başlayabilirim.
Efendim, daha önce de belirtmiş olduğum üzere, cuma günü 4:30’da Kadıköy-Süreyya’da filmi izlemek üzere sınıftan bi arkadaşla birlikte koltuklarımıza kurulduk. Saatin 4:30 olması itibariyle filmin başlamasını bekliyoruz ve önce reklamlar başlıyo… Tamam diyoruz bir iki reklam ve fragmandan sonra başlar film. Ama nerdeee… Adamlar yarım saat boyunca reklam ve fragman göstererek fenalıklar geçirmemize yardımcı oluyolar sağolsunlar. Bu arada özellikle bahsetmek istediğim bir şey varki, o da seyirciler…
Genelini bizim gibi lise öğrencilerinin oluşturduğu bir topluluk. toplanmışlar gelmişler hadi yüzüklerin efendisi var izleyelim babında. Fakat bu kitle, yaşlarının da verdiği bir coşkunluktan olsa gerek, çıkan bütün reklamları ve fragmanları alkış-kıyamet şeklinde izlediler(kek reklamında, doğum gününü yalnız kutlayan kızın sevgilisini bir anda karşısında görmesine, araba reklamında yoldaki fıstık gibi hatunun şaftı kaymış bi adam olmasına, formula1 sürücüsünün normal yolda takılıp kalmasına, vb örnekler çoğaltılabilir) Ben film süresince de böyle mi olacak diye düşünürken, gayet ciddi bir abimiz kalkıp “kesin sesinizi, edebinizle oturup izleyin lan!” şeklinde bağırınca şakşakçıların büyük bir kısmı tırsarak bu eyleme son verdiler.
Neise, en nihayetinde film başladı. (filmi henüz izlememiş olanlar bu paragrafı atlayabilirler) Gollum’un, daha doğrusu Smeagol’ın yüzüğü buluşunu/ele geçirişini anlatan sekansla başlayan filmi nefeslerimizi tutarak izlemeye başladık. Filmle ilgili yorumlarım burda başlıyor;
Film genel itibariyle bakıldığında oldukça hoş, kitabı okumamış bir izleyici için gayet hoş, kafada soru işareti bırakacak, mantık hataları ya da senaryo boşlukları yok gibi gözüküyor. Ama kitabı okuyanlar için tabiiki, eleştirilecek bazı şeyler var.
Bu filmde görüyorum ki, Peter Jackson kitapla senaryonun arasını bir hayli açmış. kitap uzun, olay çok, karakter çok, zaman kısa vs. Tamam onlar da haklı, bu kadar katmanlı ve büyük bir hikayeyi üç buçuk dört saate sığdırmak kolay değil, ama “ne gereği vardı?” dedirten anlar da yok değil. Örneğin, kılıcın 3.filmde dövülmesi ve Elrond tarafından bizzat Aragorn’a verilmesi. Veya neden Faramir ile Eowyn arasındaki yakınlaşma hiç sahnelenmemiş. Filmin sonunda Aragorn tahta çıktığında yanyana duruyorlar o kadar. Kitabı okumayanların bunu anladıklarından emin değilim. Sarumanın shire’daki faaliyetlerinin de filmde yer almayıp, dvdlerde yer alacak olması tamamen ticari bir kaygı gibi görünüyor.
Bunların dışında shelob’la ilgili sahneler oldukça başarılıydı. Fakat ben Frodo’nun kitapta Sam’e git, eve dön falan dediğini hatırlamıyorum. bu kitapta varsa biri beni uyarsın 🙂 Sam ile Gül’ün hikayesinin atlanmamış olması güzel ama bence Aragorn ve Arwenin de sonu gösterilmeliydi.
Aragorn ve Arwenden bahsetmişken, Elfler gri limanlara giderken Arwen’in Aragornu ve Oğlunu görmesi de ayrıca bir ilginç. Peter Jackson’ın Arwen’i hikayeye yedirmek istediği belli. Bu çok fazla eleştirilmiş olmasına rağmen bence yanlış değildi, ama bu sahne bana fazla gibi geldi.
Filmi çok beğendim aslında. Ama kitapta okuduklarımızı görememek ister istemez konuşturuyor bizi.
Frodo ile Gollum arasında geçen sekanslar çok etkileyiciydi ve hüküm dağında Frodo’nun yüzüğü atmaya gittiği an gerçekten müthiş. Sonra pelenor çayırı savaşı da beklentileri yeterince karşılıyor. Sam karakteri çok iyi yansıtılmış diye düşünüyorum. Sam’in hikayedeki yeri ve önemi çok net belirtilmiş ve Sean Astin’in oyunculuğu da diğerleri gibi takdire şayan.
Özetle film bir baş yapıt olmaktan geri kalmıyor ama kitabın bazı inceliklerini kaçırdığı da gözümüzden kaçmıyor. Bence izleyen kimse pişman olmayacak.
Ve tekrar seyircilere dönmek istiyorum. O nadide, film sever, sinema kültürünü yoğun biçimde içlerinde barındıran seyircilere… saolsunlar filmin ortalarına doğru çekingenliklerini yenip, yeniden başladılar kendilerini gaza getirmeye. Pelannor çayırı savaşında, Aragorn kral olurken, Sam Shelob’u haklarken, Arwen beyazlar içinde Aragorn’un karşısına dikilirken, Frodo huzur içinde yatağından uyanıp karşısında Gandalf’ı gördüğünde ve ardından sırayla; Merry Pippin, Gimli, Legolas, Aragorn ve en sonda da Sam geldiğinde -ve her seferinde alkışın şiddetini biraz daha arttırarak filmin büyüsünü bozmayı bir nebze de olsa başardılar.
Günlüğü çok uzattığımın farkındayım, affola… Ama yazak o kadar çok şey var ki. Aklıma ilk gelenleri bir çırpıda yazdım, Ekleme yapmak gerekebilir 🙂 Herşeye rağmen, yüzüklerin efendisi üçlemesi harikaydı ve bitmesi beni gerçekten üzdü. Hep o koltukta öylece kalıp filmin sonsuza dek sürmesini mi bekliyoruz nedir? İnsanlar salonu boşaltıp filmin geyiğini yapmaya başladığında ben kalıp jeneriğin akışını seyrettim. Hem emek veren o insanların isimlerini bir kez de olsa görmek, hem de büyünün bozulmasını bir iki dakka da olsa geciktirmek için. Bir daha böyle birşeyle ne zaman karşılaşırız bilinmez ama gelenlerin kıymeti bilinse bari…

günlükçüm

moana | 20 December 2003 17:48

nerden de başlasam bilemedim.sanırım herşey dün annemle öglen yemeğinde yaptığımız sacma muhabbetle başladı.. erkeklerin sadece seks düsündügünü kızların da kendisini kullandırtmamaları gerektigine dair birseyler sacmaladı. bir erkek evlenirken mutlaka evlenicegi kızın ‘bakire’ olmasini istermis efendim..Ve bunu 20 yasindaki 4 yıllık erkek arkadasiyla 3.5 yıldır cinsel bakımdan aktif olan kızına söylüyordu.. bizi bu kadar modern yetistiren annemin nası olurda böyle düsündügüne akıl sır erdirememis ve durumu tekrar tekrar kafamda bicer bicer dururken erkek arkadasim aradi ve bana aynen annem gibi dusundugunu soyledi..peki ben naaptim? inanamadim..cıldırdım… bu haksızlık… haksızlık..erkekler kızlarla istedikleri kadar beraber olucaklar ama evlenicekleri kızlar bakire olcak! hah.. tamam biliyorum ben bu gercegi,cok cok cok zamandir tanıyorum..ama boyle sacma dusunceli bi toplum bilinci olmadigina dair kendimi fazlasiyla inandirmis gidiyordum ne guzel.. gene kafama balyoz gibi indi.anneme de erkeklere de ,hatta ve hatta babam ve cok sevidigim(!) erkek arkadasim da dahil olarak herkesten nefret ettim.. yazıklar olsun.. offf.tamam. buraya yazdigimilk gunluk oldugunu düsünürsek sakinleşsem iyi olucak. ama beni bugun uzen bişi daha oldu günlük yahu. 3 gun sonraki dogum gunume hediye almak icin su guzel havada yılın 2 ayi bile gormedigim erkek arkadasim beni satti ve ona hediyenin onemsiz oldugunu beraber geciridimiz zamaninsa herseyden daha kiymetli oldugunu kısa bir msgla anlatmaya calisirken bana hediyem olmazsa bana trip atip küsmez misin gibi salak bi soruyla, sanki beni hiiiç ama hiiiç tanimiyomus gibi! , birbirimize darilmamiza neden oldu.. daha sonra acılan telefonu suratina kapamamla da beni bazı seylerin cok kotu kırıldıgını soyleyerek tehdit de etti.. ya anlamiyorum. 2 gundur hiç bişi anlamiyorum.işin kotusu kendimi de anlamiyorum ben. aglamak istiyorum sadece… dusunceler beynimi uyusturdu zaten artik… umarim 2 gun sonra ne yazmısım diye okuyunca bunlari gülerim halime yoksa bazi seyler gercekten cok kotu kırılıcak ….