bildirgec.org

Utanıyorum her geçen gün

WeaponX-hafif | 29 April 2003 16:48

Sabah Radyo Klas’da bir durum vardı. AKP’li milletvekili bir konu açılınca “…Biz de yoğurdu bulduk.” demiş, sanırım DNA konusunda. DJ de “Ulan salak, yoğurdu bulduk da ne oldu? Albenili pakedini yapan, içine meyve koyup satan avrupalı…” Hakikaten öyle, bulduk da ne oldu? Kırkyıllık yoğurt markalarını Danone’ye pazarladık. Mis Süt Nestlé’nin oldu. Hiçbir şeye sahip çıkamıyoruz. Sadece yemeklerimize mi? 500 yıllık çiniyi matkapla delip oraya dijital saat takmışlar. Namaz vakitlerini gösteren… Bir de bu adi köpekler, “Osmanlı, Osmanlı…” der durur. İşte bu kadar seviyorlar tarihlerini. Şerefsizlerin din ve tarih sevgisi de bu kadar. Ne diyeyim ki? Ondan sonra yok “AB şöyle”, yok “Kıbrıs böyle”, yok “Gomidas’ın heykeli”… Ben bu ülkenin vatandaşı olmaktan utanıyorum yani. Rezillik diz boyu. Cumhuriyet Arşivleri’nin başına bile Şeriat eğitimi almış soysuzlar geliyor.

AN

sariçizgi | 29 April 2003 15:57

Sonra döndüm kadına dedimki; -Saat kaç? Ve kadın saati söyledi. Teşekkür manasında hafifçe kafamı salladım… Göz göze geldik ve zaman durdu….. Sonra O, şehrin kuzeyine dağıldı, ben güneyine.. Sarışın ve güzeldi…

başka bir gg/aa/yyyy

Kafamı bu ter kokulu, loş otobüsün camından dışarı çevirdim ve yandaki otobüsün içinde onu gördüm. Gözgöze geldik ve zaman durdu… Sonra O, şehrin batısına dağıldı, ben doğusuna… Kızıl ve güzeldi…

bambaşka bir gg/aa/yyyy

Bira bardağını masaya bıraktım ve onu gördüm. Gözgöze geldik. Bu güzel ama aptal kızın burda ne işi var dedim. Ve onun gözlerinde ne kadar aptal bir çocuk bakışlarını gördüm… Sonra şehrin ortasında birleşti parçalarımız…

Ötanazi

hilaydan | 29 April 2003 14:01

Birinci dereceden aile yakınınız, pek çok yaşlı bir kadın, gözünüzün önünde hızla erimeye devam ediyor, tek gözü hiç görmüyor, ötekisi çok az görüyor, tek ayağının üstüne tam basamıyor, hızlı bir kemik erimesi var, tuvalet problemi var ki bu problem yaşlı insanlara çok sıkıntı verir, bebekler gibi bezlenmek istemezler ancak sürekli de kaçırırlar altlarına, bu yaşlı kadıncağız da böyle, yürürken bazen düşer, kulakları pek duymaz, aklı bazen yerindedir bazen de değildir, kişiliği konusunda fazla yorum yapmaya gerek yoktur, huzursuz, katı disiplinci, buyurgan, seven ama bunu asla göstermeyen, kincilik gibi kişilik özelliklerine sahip olsa da artık bunların bir önemi yoktur, huzurevine pek de istemeyerek, mecburen gitmiş ancak yapamayıp geri gelmiştir ve en önemlisi, ona bakan ailesi onu hastaneye götürdüklerinde doktorların her seferinde söyledikleri tek şey; “o kadar yaşlı ki biz burada hiçbir şey yapamayız, ne yapsak zaten boş çünkü yapacaklarımıza vücudu, bünyesi cevap vermez, eve götürün, ölümü orada beklesin”