bildirgec.org

kimse yaşamı hor görmeden iyi bir hayat süremez. (Seneca)

12345 | 03 April 2003 01:09

herhalde düşünen, olayları sürekli irdeleyen, sıradan günlük yaşam sınırları dışında farklı bir anlayışa sahip insanların hepsi için geçerli bu. bilginin karşı konulmaz çekiciliği, yaşamın gizemi, sorular ve verilmesi gereken cevaplar. işte tüm bunlar insanın, kavrayabilen insanın, zihninin kapıları aralamakta(açmakta). bu açılışın kesinlikle bir sonu yok, tabii ölümü saymazsak. o zaman tüm kapılar bir daha açlımamacasına kapanıyor. belki de tek son bu. bunun dışında açmaya başlamışken kapıları, geri dönüş zor. ne kendini yeni kapıları açmaktan alıkoyabilirsin, ne de açtıklarını kapatabilirsin? işte bu noktada bu sözdeki gerçeğin karşıtı var olabilir mi diye bir soru takılıyor akla. “kapıları kapatırsam? kapatabilirsem!” mümkün mü? mümkünse sonuçları neler? yine bir seçim verilse hangisi kabulünüz olur “evet ben kapıları açmak istiyorum” mu yada “hayır bırakın kapıları kapalı kalsınlar” mı? aslında bilinmezliğin gizemi, çekiciliği ile karşılaşıldığında kimsenin kapıları kapalı tutmak isteyeceğini sanmıyorum. ancak bu noktadan sonra, karşılaşılacaklar sorun olabilir. gerçeği söylemek gerekirse sorunlardan ziyade eylemi gerçekleştiren kişide çözülüyor problem. güçlüysen, cesaretin varsa (kimine göre içinde biraz delilik varsa) kapıları açmanın pek güçlüğü yok. belki bazı zamanlarda, bunalırsan kapıların kapalı olduğu bir hayat istersin. ama seçimini yapmışsındır ve geriye dönüş yoktur ve bazı sıkıcı dönemleri atlatıp yoluna devam edersin.

aylar öncesinden içimde kalan..

peripeteia | 02 April 2003 19:37

Çekmecelerimi karıştırırken bulduğum,aylar öncesinde yazmayı braktığım günlüğümden koparılmış bir sayfa..Alakasız olarak fonda Beatles’dan “I wanna hold your hand” çalıyor.Sanırım melankolik olmadığımı kabullendim 🙂 Sana aşığım we sanırım bundan fazla mutlu olamam şu an.Sesinle düşlerim karışıyor bazen geceleri,öyle dönüyorum yatağın içinde anlamsızca.Ne beni sana bağlayan?Yanıtsız soruları sorduran we seni hiç nefes aldırmadan her gün biraz daha bana yakınlaştıran,biraz daha aşık eden biraz daha bağlayan şey ne??korku mu bu?Değil bence..Benim için her şey sende başlar ve sende biter.Ne sence beni çözümsüz bırakan?Aşkın mı,aşkım mı yoksa aşkımız mı?Yoksa bilmediğim,kendimde gizleyip,kendimin bile keşfedemediği başka şeyler mi var? Bilmiyorum kalbimin içi,hiçbir şey bilmiyorum ben.. hayat bize “biz” i sundu.Sensiz olmaz ki artık..Seni istiyorum hiç durmadan istiyorum seni.Yalnızlık sadece sen olmayınca yalnızlık oluyor benim için ve sen hep yoksun aslında benimlesin ama boşluk var içerilerde bir yerlerde..Küçücüğüm,ufacığım,mutluluğum..Mutlu mutlu zamanlarımız olsun hep seninle,üzülmeyelim hiç olur mu? Her şeyin içinde ol,bana ait her şeyin ama her şeyin içinde sen ol.O kadar her şeyimin içinde ol ki bana ait özel hiç bir şey kalmasın ve “sen” “ben” ol ve benim “sen” olmama izin ver,Öylesine “ben” ol ki,bensizlik hiç ama hiç üzmesin “sen” i.”ben”sizlikten önce kendini farket ve hiç üzülme yokluğumda.. beraber büyüyelim,çok sevgimiz olsun,çok sevelim..kendi cam küremizin içinde yaşayalım,kimse giremesin dünyamıza,dışarıdan bakıp,kürenin içindeki yaşamımızı görüp mutlu olsunlar,kar yağsın üzerimize bazen.. Ben seni düşünerek yaşıyorum,sadece seni düşünerek mutlu oluyorum.Sana sakladığım küçük mutluluklarım var,sana sakladığım,senin için sakladığım çok şey var küçük prens,hepsini göreceksin bir gün… bi tanem.. okur musun ki bu yazıyı? Sonsuz sarılmak istiyorum sana.Yazamıyorum,daha fazla yapamıyorum çünkü seni düşünüyorum ve gözlerim doluyor engel olamıyorum buna.Ne olur hiç ama hiç ayrılmayalım.Lütfen..Sensiz yapamam ben,olmaz.. Bir masal gibisin benim için,hiç bitmesini istemediğim hatta ilk defa gerçek olmasını istediğim bir masal,masalım.İçimdeki tüm kapıların anahtarlarını bir bir verdim sana belki farketmedin ama sölüyorum işte şimdi.. Rüyalarımın çocuk kokusu,sana açılıyorum yavaş yavaş.İlk defa seviyorum belki de..Hep sevdiğimi zanettiğim zamanlarım oldu sana da olduğu gibi.Belki de geçmişten bugüne aynı şeyleri yaşadık hep.Doğduğumuz zamanlardan beri “biz” dik belki de.. Güneşi değil senin bana vereceğin güneşi istiyorum ya da senin gökyüzünü ya da ne varsa…Senin bana vereceğin dünyayı istiyorum,bunu değil.. sen benim canımsın,başlangıcımsın ve sonumsun..

way fay waf!

tamilgerillası | 02 April 2003 14:27

teknolojik ilerleme:

bugün wi-fi teknolojisini gözle gördüm, elle tuttum günlük. çok mesudum. 100 metre alanda test ettik çatır çatır çalıştı wallahi.

bokunu çıkarma:

artık tuvalette otururken de iş yapmak mümkün. hehe. daha denemedim ama herkesin çıktığı bir akşam deneyeceğim.

ek bilgi:

wi-fi teknolojisinin artık telefon şebekesi gibi çalışmaya çok yaklaştığını söyleyelim. yakında bu konuyu da irdeleyeceğiz.

not:

ayrıca toshibe wireless olayını lap-top’larda standart yapmış o da pek bir güzel olmuş.

nezleeeeeeeeee

sulin-hafif | 02 April 2003 12:54

tam hava duzeldı heyooo heyooo yaparken garıp bı bogaz, kulak agrısı burun akıntısı bas agrısı offfffff böle havaların tadını cıkaramama durumlarının sancısı!!!!