bildirgec.org

Aşk Acısına Antibiyotikler

BirDOST | 31 January 2003 06:12

İzlediğim kadarıyla içi yanık dolu buralar.

Aşk acısı bu. Ç.k acısı olsa geçer de. Hoşlanma boyutu tenden yüreğe indin

mi, içtene içe kabullenememe ve içte kalan uktelerle mantık arasında savaş başlar.

Uykular kaçar, uktelerle binlerce senaryo yazılır. ‘Belki’, ‘Ya’ kelimeleri ile başlayan cümleler kurulur. Uzayan geceler başlar, hatun kişi mışıl mışıl uyurken, ardından şiirler yazılır, gözyaşları dökülür. Hatun kişi başka er

kişilerle aşna fine muhabbetindeyken, ilgileniyormuş gibi gözüküp aslında iplemez iken, aşık kişi hala masum ceylan, beni bir anlasa modlarında ferhat triplerindedir.

çıldırıcam…

jeyjey-hafif | 31 January 2003 00:03

küçücük bir şehre tıkıldım(k) kaldım(k).gezecek yer yok. yapacak bişey yok. ne yapsak. okul olsa bundan iyiydi.Hiç olmazsa kampüste hatun keserdim. ya ne yapacam ben bu şehirde.önerisi olanlar var mı(şehir:nazilli bilen bilir.hani basma fabrikası falan var ya işte o yer ya!)

Risk

Pinhan Kara | 30 January 2003 20:32

Fast-food’lardan nefret etmek için bir çok geçerli sebebimiz vardır. Sağlıksız, emperyalist ve pahalı olmaları, doyurucu olmamaları, “Ayın Elemanı” gibi son derece firavunvâri bir seçim yapmaları, ki bence yakında işi iyice azıtıp “Ayın Elemanı”nın kapak modeli olacağı aylık magazinler basacaklar: FEST BURGER100 SORUDA: PATATESİNİZ YETERİNCE KIZARMIŞ MI?KETÇAP GÜZELİAYIN ELEMANI: ÇİĞDEM BAŞAMEL: “HAMBURGERLE BİR BÜTÜNÜM”
Bütün bunlar bir yana beni en çok rahatsız eden yanları risksiz olmaları. Self servis sisteminde parayı baştan ödediğiniz için hiç risk almazsınız. Paranız varsa yersiniz, yoksa yemezsiniz. İşte bu kadar basit. Bizim geleneksel mutfağımızda ise her zaman hesabın cepteki paradan fazla gelme ihtimali vardır. Bu yüzden daima Türk mutfağını tercih ederim.

Akıl Fikir

şopar A.Ş | 30 January 2003 15:44

Gece Karaköy iskelesine öylesine girmişim. Bir de baktım vapurun kalkmasına 15 dakika var. Yanımda ne bir kitap ne de zamanı geçirmeme yardım edecek bir şey. İskelenin bekleme salonunda ileri geri dolanmaya başladım. birkaç dakika sonra saate bakmaya yeltendim. Sonra düşündüm, “niye ki?”. Meraktan… 5 dakika ya da 15, nasıl olsa yapacak başka birşeyim yok. Saate bakmadım, hiçbir şeyi etkilemeyecek şeyleri merak etmemeye alıştırdım kendimi. Bizi ilgilendirmeyen şeyler bizi ne kadar ilgilendirmezse, bizi ilgilendirmeyen şeylerin bizi ilgilendirmemesi de o kadar ilgilendirir. (psikocan)