bildirgec.org

Cd kapakları

hazel eyes | 07 December 2002 02:31

bildirgeçte okuduğum p2p yazısındanda aldığım gaz ile filim arşivimi geliştirirken, filimlerimin kapaklarınıda yapıyim dedim ve internet beni, herçeşit yüzlerce cd kapağına ulaşabileceğim bir adrese götürdü…
sık kullanılanlara eklenebilecek bir site
[cdcovers]

evlat, sana bir mesajım var..

| 07 December 2002 01:34

bu günlerde bilimkurgu düşünceler daldım gene..

en çokta şu internet üzerine filan düşünüyorum. hayatımıza gireli daha 3-4 sene olmuşkene çok alıştık bu internete. günlük hayatımızın bir parçası gibi oldu. mesela bazen kablo.net filan gidiyor kendimi eksik hissediyorum, bağlı olmak rahatlatıyor beni. neyse asıl bu yazıyı yazma amacım bu değildi.

şöyle geriye doğru baktığınızda soyunuza ait kaç kişiyi tanıyorsunuz? ben dedemlerden gerisini pek tanımıyorum. hatta geçende babam için bir form doldururken babanemin kızlık soyadını sordum acayip bi soyad çıktı şaşırdım. kimisi bu konuda daha bilgili tabi, soyağaçlarını belli bir yere kadar biliyorlar, isimleri felan sayabiliyorlar. ama sadece isimleri bilebiliyorlar. mesela hayatımız boyunca bize büyük görünen dedelerimizinde bizim gibi genç olduğu dönemlere, o sırada kafasından nelerin geçtiğine dair hiç bir bilgimiz yok. çok geniş resim kaynaklarımız bile yok, genelde hepsi birbirine benzeyen siyah beyaz resimler.

Ancak artık öyle olmayacak, düşünsenize bu gün yazdığınız bir yazıyı torununuzun torunununun… torunu 2600 yılında okuyacak. sadece atası olduğunuz için sizden sonrakilere güçlü, bilge görünemeyebileceksiniz. sizin düşüncelerinizi, yaşayış biçminizi, neler yaptığınızı öğrenebilecek. belki tahmin bile etmediğiniz bilgilere, görüntülere ulaşacak. torununuz gelecekte sizi bulunca sizden utanması mümkün olabilecek mesela. yada daha yakın gelecekte çocuğunuz internette sizi araştırıp yaptığınız tartışmaları ve yazıları görüp “babam tam bir salakmış meğersem” diyebilecek ve sizin oluşturmaya çalıştığınız karizmayı resetleyebilcek. Yada yapmasına karşı olduğunuz bir konuyu sizin internet geçmişinizde araştırıp “bak sende neler yapmışsın, ne fikirleri savunmuşsun zamanında” diyebilecek.

Efsane köstebek Guillaume

Vivaldi | 06 December 2002 22:52

Günter Guillaume, Doğu Almanya’nın istihbarat örgütü STASI’nin üçüncü adamı olan, “Yüzü Olmayan Adam” lakaplı Markus Wolf’un yetiştirdiği en büyük köstebektir.

Wolf’un emrinde çalışan yurtdışındaki 4 bin muhbir ve Doğu Berlin’deki merkezde 1.200 memur arasında Guillaume’yi bu kadar ayrıcalıklı yapan hikaye nedir peki?

Hiç olmayan sevgiliye mektup..

mykil | 06 December 2002 22:29

Yağmur hafif hafif çiseliyordu sensiz kalan boş sokaklarda,ellerim titrekti,çöplükler herzamankinden daha üzgündü o gün. Kirli saçlarımdan yağmur damlaları adeta kaçıyor,sanki ıslanmıyor gibiydim. Gözlerim ise yağmura inat,kurumuştu….

Yüreğimde bir bahar pırıltısıyla ayağa kalktım,ürkek bir kedi çöplüklerin arasından kaçarak gitti. O da beni yalnız bırakmıştı,aynı yıllar önce senin yaptığın gibi,aynı yıllar önce gözümde öldüğün gibi. Hani birgün aklına gelirde düşünürsen beni,bilki aynı yerde bulamasazzın bedenimi. Şimdi çöplüklerin arasındayım, uzamış sakallarımın gölgesinde , dizlerime tutunuyorum. Gecenin zifir karası olsada ben herşeyi görüyorum…

Bronx Usülü Arabesk

Ethan | 06 December 2002 22:21

Malumunuz son bir kaç yıldır ortalığı kasıp kavuran bir Jennifer Lopez olayı var. Kendisi J.LO kod ismiyle de herkes tarafından bilinmekte ve gençlerimiz tarafından hızla tüketilmektedir. Müzik dünyasına ya da popüler olan herşeye ne kadar uzak olursanız olun onu bilmemek neredeyse Mehmet Ali Erbil’i bilmemeye eşdeğer bir durum.

Bu hatun şahıs geçenlerde yeni albümünü piyasaya sürdü. Kimi müzisyenler albümlerinin arasına en az bir on yıl ve bir sürü cilt sıkılaştırıcı kozmetik ürün sığdırırken Britney Spears ve türevleride her altı ayda bir yeni albümleriyle gözlerimizi dolduruyor. Jennifer Lopez de bunlardan biri çünkü daha bu yıl içerisinde bir remix albümü piyasaya sürdü. E zaten bunun ardından da Enough filmi için yaptığı “Alive” 45’liği geldi. Bütün bu müzikal şöleni tam olarak sindirememişken yeni albümü “This is me and… then” ile karşımıza çıktı. Yeni yeni müzik kanallarında dönmeye başlayan klibi ‘’ Jenny from the Block’’ belki görmüşsünüzdür. Aman izlerken kalbinize dikkat edin!

Bu yazının amacı Jennifer Lopez’in müzikal kariyerini eleştirmek değil. Sigortacıların cebini dolduran dillere destan güzelliğini övmek de değil. Son yıllarda Amerika’nın belli bölgelerinde yoğunlaşan bir akım var. Kaynağını hip-hop ve hip-hopçulardan alan bu akıma kimisi “Gangsta Rap” diyor, biz ise arabeskin Brooklyn şubesi diyebiliriz. Nedir bu gangsta rap peki?

“Cebime koymuşum silahı, doldurmuşum Mustang’e güzel kızları, bizim Puffy Daddy’de albümü çıkaracak söz verdi, söyleyin kim getirebilir ensemi yere” gibisinden bir maniyle durumu özetleyebiliriz. Bu insanlar son moda arabalarla geziyor, çatışmalarda istediğini vuruyor, vurdurtuyor, fakat şarkıların sözlerine baktığımızda hala fakirlikten ve eziklikten dem vuruyorlar. Kliplerde geçen görüntülerin ve şarkı sözlerinin en uyumsuz olduğu müzik türününün hiç çekinmeden Hip-Hop olduğunu söyleyebiliriz.

Jennifer Lopez’de haliylen Bronx da büyümüş bir latin güzeli. Pek çok zenciyle birlikte çocukluk ve genç kızlık dönemlerini yokluk içinde geçirmiş. (Buna tam olarak da yokluk diyemeyiz aslında ‘’Kibritçi Kız’’ ve ‘’Külkedisi’’ alınganlık gösterebilir.) Zamanında yaşamış olduğu bu ‘’salaş’’ yaşamı ise avantaja dönüştürme konusunda son derece usta. Hiç şüphemiz olmasın ki asıl usta ona bu aklı verenler.

Herhalde Jennifer ve çevresinde ona yön veren yaratıcı ekip arasında şöyle bir diyalog geçmiştir.

-Jennifer, eskiden ne kadar hırpaniymişsin yahu, şu haline bak.

-Doğru diyorsun da parasızlık işte.

-Aslında bu elbiselerin benzerlerini felan giyerek eski fakir kız imajını koruduğunu gösterebilirsin. Halk böyle şeylere bayılır biliyorsun

-Haklısın valla. Eğer tutarsa bir de bu kıyafetlerin üretimine geçeriz.

-Geçeriz geçeriz de şu şarkılarının arasına da şöyle ağdalı, dokunaklı birşeyler koyalım. İnsanlar seni kendilerine yakın hissetsinler.

-Çok hoş olur valla. Bu devirde fenomen olabilmek için sadece açılmak saçılmak yetmiyor. Güzel bir de konsept bulmak lazım…

kadıköy’de Heavy Metal Geceler

DarkStar | 06 December 2002 20:16

Kadıköy Shaft‘ta perşembeleri heavy metal geceleri oluyor.

12 Aralık’tan itibaren Kadıköy Shaft’ta Negatif isimli bir grup 80’lerin heavy metalinden hazırladıkları repertuarlarıyla sahne alacaklar. Grup, geçmişten tanıdığımız kronik ve whisky elemanlarından kurulu.

12 aralık gala gecesi, biz orada olacağız. sizi de bekleriz…