bildirgec.org

Saçmalıklar – 1

oky | 30 June 2002 01:52

sıçması gerektiğini farketti.

tuvalete gitmeliydi. her zamanki gibi önce çantasından walkman’ini çıkardı. sonra içine bu aralar dinlediği kasedi koydu. işte o an aklına geldi aleti gündüzki metro yolculuğu esnasında bozmuş olduğu. durduğu yerde düzelmiştir ümidiyle play’a bastı. ses çıkmayınca çaresizliğine sinirlendi. walkman’a okkalı bir tokat attı. sarsıntının şokuyla kulaklıklardan ses gelince, bu gibi saçmalıkların sadece filmlerde olmadığını seve seve kabullendi. türk olması bazen işine yarıyordu doğrusu.

koridorda yol almaya başladı. boklar, göt deliğine uyguladığı baskıyı şiddetlendirmişti. tuvalete girip çok seri bir şekilde soyundu. hayır, soyunmadan sıçamazdı. evet, öyle alışmıştı. klozetin kapağını kaldırdı. oturdu. bacakları acımıştı soğuktan. üç dört saniye kadar süreceğini bildiği bu azap süresini gözleri yumulu geçirdi. ardından sıçmaya başladı.

norveçliyiz

tga | 30 June 2002 01:02

inciraltı taraflarına gittik, elim belim bağlı (40 days 40 nights -niyeyse “kırk deys kırk nayts” şeklinde telaffuz ediyor biletçi kız) isimli yapıtı izledikten sonra eve döndüm. girdim içeri, yemek yenen balkon’a uzadım ve babamın sokaktaki birisiyle konuştuğunu gördüm -zemin katta oturuyoruz. genç 25 yaşlarında, sarışın ve bana “hello” diyen bir kişi bu. ılıca termal’e ortopedik sorunların tedavisi için yanaşan bir çok avrupalıdan biri. içeri gidip tabak, çatal falan aldım kendime, sofraya oturdum, babam; (ingilizce konuşuluyor) – norveç’te işin yok ve buraya tatile geldin ha? ben bu problem’i çözemedim, ekonomik bir üç kağıt var sanki. adam: aslında anlaşılmayacak bir şey değil, bizim ülkemiz sizinki kadar kalabalık değil, biz orada tahmine bir kaç milyon kişiyiz, ama sadece istanbul’da 15 milyon insan yaşıyormuş… böylece sürdü konuşma, ülkenin zenginliğinin nedenlerini anlattı biraz. sonra bana ne iş yaptığımı falan sordu, okuyorum dedim. canımı sıktı erif. işsizim, norveç’te sıkıldım, türkiye’ye tatile geldim diyor yahu!

Şiir köşesi açalım mı? Part-2

LuCiuS312 | 29 June 2002 14:03

Yenilgi “Gidenin arkasından mı ağlanır, Arkasından ağlamak için birinin gitmesimi beklenir.” Dün geceye dönerken gün Bu soru vardı kafamda Arkanda bıraktığın soru işaretlerini Boynuma geçirirken ip misali Ben bir komutandım savaş alanına hakim Bir tepeden aşağı bakar ağlardı gözlerim Yenilmiş olan ordum muydu? Yoksa kırılan gururum muydu? “Her yenilgi bir cevaptır” derdi babam Ama sorularımı cevaplayan acılardı Hiç yenilmemiş bir ordunun tatmadığı acıları Sorularıma cevap diye alıp yuttum teker teker Umutlarımı bir uçurtmaya bırakıp saldım Rüzgarlı bir yamaçtan aşağı Bakmadım kaderime yazılanlara Belki de yer yoktu kader defterimde Daha bir şeyler yazmaya Kazanan yine acılardı Kayıplarımsa umutlarım O gece sabaha karşı Hain bir hançer vardı kalbimde Doğanın izleri silmek için Aşağı attığı su damlacıkları düşerken Sensiz, cansız bedenimin üstüne…