sıçması gerektiğini farketti.
tuvalete gitmeliydi. her zamanki gibi önce çantasından walkman’ini çıkardı. sonra içine bu aralar dinlediği kasedi koydu. işte o an aklına geldi aleti gündüzki metro yolculuğu esnasında bozmuş olduğu. durduğu yerde düzelmiştir ümidiyle play’a bastı. ses çıkmayınca çaresizliğine sinirlendi. walkman’a okkalı bir tokat attı. sarsıntının şokuyla kulaklıklardan ses gelince, bu gibi saçmalıkların sadece filmlerde olmadığını seve seve kabullendi. türk olması bazen işine yarıyordu doğrusu.
koridorda yol almaya başladı. boklar, göt deliğine uyguladığı baskıyı şiddetlendirmişti. tuvalete girip çok seri bir şekilde soyundu. hayır, soyunmadan sıçamazdı. evet, öyle alışmıştı. klozetin kapağını kaldırdı. oturdu. bacakları acımıştı soğuktan. üç dört saniye kadar süreceğini bildiği bu azap süresini gözleri yumulu geçirdi. ardından sıçmaya başladı.