bildirgec.org

Sürü Psikolojisi

oky | 28 June 2002 01:22

Ortaokul yıllarımda unutamadığım korkularımdan bir tanesiydi Türkçe ödevini yapmamış bir vaziyette Hayri Hoca’nın derslerine girmek.

Verilen görevi yerine getirmemek, her ne kadar o yıllarda tatlı bir endişeye, tasaya sebebiyet veriyorduysa da öğrencilere, sözkonusu olan Hayri Hoca oldumuydu durum çok farklı oluyordu. Tıpkı ilkokuldaki sınıf öğretmenlerinin, minik öğrenciler acep alfabeyi baştan sona yazmış mı diye ön sıradan başlayarak arkaya doğru ilerleyip bir diğer sutünda ise arkadan başlayıp öne doğru devam eden kontrol seanslarına benzer bir politikayla defterlerimize keskin bakışlar atar, konuyu işleyip işlemediğimize dair notlar tutar ve bu notlar önderliğinde çocukluktan gençliğe adım atma dönemimiz olan ortaokul hayatımızı burnumuzdan getirirdi bu ulu öğretmen Hayri Hoca. Hayri Hoca’nın meziyet ve maharetlerini anlatarak yazıyı uzun kılmaya hiç niyetim yok. Olaya bodoslama dalıyorum. İşte bu kontroller sırasında genellikle ödevini yapmamış olan ben, tırsmamın haricinde, acaba benim gibi ödevini yapmamış, o anki konumları itibariyle candaş kişilikler bulunup bulunmadığı hakkında istihbarat toplamaya çalışırdım. Bunu neden yapardım, bilmiyorum. Fakat, benim gibi ödevini yapamamış olanların olduğunu öğrendikten sonra bende ne korku kalırdı ne keder. Bu vakitten sonra ne olursa olsun beni pek ilgilendirmezdi. Benimle yakınen alakalı olduğu halde. Buna benze çok örnek vardır okul yaşantısında. Ayrıca bu popüler bir görüştür yaşıtlar arasında. Herkes böyle düşünür. Mesela, çok ürkünç ve disiplin cezalık bir eylemi, eğer benimle birlikte gelecek yoldaşlar olduğu taktirde yapmamak olanaksızdır. Bu bizi eğlendiriyorsa, mühim olan budur. Sonuçta ceza alınacaksa, azar işitilecekse ve hatta okuldan kovunulucaksa; bunları çekecek olan sırf ben olmadığımdan dolayı sanki bu cezalar, suçdaşlar arasında eşit olarak paylaşılıyormuş gibi gelir bana. Ve payıma düşen sıfıra yakın bir değerdir. Üstelik, suç ortaklarının nüfusuyla ters olantılıdır bu davranışın başıma açacağı belaların ağırlığı. Yalnız olmadığım zaman yapamayacağım muzurluk yoktur. Her insanda böyle bir psikolojik altyapı olduğunu iddia ediyorum. Yeterki bunu fiilleştirecek, futürsuzluğa sahip olalım. Bu nedenledir, insanın yalnız olduğunda daha çekingen ve utangaç olması. İçine kapanık gibi hareket edip, kendini dışa vuramaması. Sokakta bir kıza laf atamam tek olduğumda. Kafa bir arkadaşım olduğunda ise bunu gerçekleştirmek pek uzak değildir bana. Örnekler üreyebilir. Benim bu yazıyı yazmamdaki asıl amaç deprem hususudur. Acaba; herkes depremden korkup, yaşamlarını açık alanlarda kurdukları çadırlarda sürdürselerdi ve binada yaşayan bir tek biz olsaydık, şimdiki kadar huzurlu olabilir miydik? Fakat herkes evde bizde öyle. Deprem olsa apartmanlar yıkılsa bizim gibi diğer insanlarda göçük altında kalacak ya da ölecek. Bu da bize anlamsız bir cesaret veriyor. Öyle ki, ölümden bile korkmayabiliyor insan. Bu kısmen iyi sayılır. Aslolan dozu hesaplayabilmektir. –

Dahi Aranıyor

mykil | 28 June 2002 01:06

Şimdi aklıma birşey geldi hani şu tür siteler vardır ya bilmemne resminden siteye 14 tane sakladık hepsini bulun tıklayın bilmemne yapın şunu kazanacaksınız. Çok şifreli oldu ama .. merak ettiğim şu, bu tür olaylarda herhangi bi şekilde hile yapamazmıyız? Yani mesela Hurriyet’teİngiltere’de dil kursu bursu (süper kafiye) veriyolar en çok bayrağı bulana bir hafta boyunca. Şahsen ben bir hafta boyunca 24 saat online olabilirim ama bu bayrakları bulmanın bi yöntemi yok mu ki ? Mesela gittim google’da sadece bu siteye arattırarak ukflag.gif felan yazdım (çünkü ilk bayrağı onlar veriyor ve serverda dosyanın ismi bu) ama hiçbişey bulamadı daha doğrusu “hurriyet” yazdım yine bişey bulamadı . Yani sonuç olarak bu konuda herhangi bir fikri olan varmı ? Bayrakları nasıl bulabiriz ?

Sabah gazetesinin enfes haberi

xarux-hafif | 28 June 2002 00:23

26.06.2002 tarihli SABAH gazetesinde ikinci sayfasında Nicole Kidman ile ilgili bir haber var. Haber Nicole Kidman ‘ın son filminde nassı nefis soyunduğunu cillop gibi olduğunu bi de üstüne üstlük rol arkadaşı Ben Chaplin ile acayip öpüştüğünü anlatıyor. Sinemayla yakın olanlar hemen “ulan bu sanki Birthday Girl‘den bahsediyor, ama o film vizyona girdi seyrettik hatta vizyondan gideli çok oldu” falan diyecektir. Kesinlikle evet ama sevgili SABAH ne diyor bu film için? Yakında gösterime girecek olan yeni filmi diyor. Yani OHHHHAAA be belki salak biri haberi yanlış yazdı veya 1-2 ay önce yayınlanacaktı da olmadı neyse şimdi yayınlayalım mantığı ile mi yazılıyor bu haber? Hiç mi araştırılmaz kimsenin elinden geçmez? Nasıl bir salaklıktır bu? Sinir oldum adamların ilgisizliğine. Zaten doğru düzgün bir gazete değilsin bari bu kadar belirgin hata yapma be insan çevrede neler oluyor bitiyor hangi filmler vizyonda bilir be. YUH!