bildirgec.org

mr. cloud

futur | 31 March 2002 13:13

yeni bir dizi başlıyor bulut bey diye yeni bir dizi başlıyor bulut bey diye tanıtım reklamlarına denk geldiniz mi bilmiyorum ama yakında televizyon karşısında beynimizin kalan kısımları da… iyonize edilecek bi dizi ile… bir düşünün matrix ile deliyüreği mixere koyup, siyah takım elbiseleri ve karizmayı da katın içine çıkan şeyi yağda biraz çevirin… ortaya bulut bey çıkçakmış gibi görünüyor… matematikten ANNAYAN VARSA BUNU BİR DENKLEMLE AÇIKLASIN BANA…

Time kapağı

necrodome | 31 March 2002 07:07

Farkda yapıyorlardı hep, özeniyordum. Şunu photoshopla, bunu photoshopla. En son Time kapağı coverları ilgimi çekti.Biz de yapar mıyız acaba dedim?(yani Time dergisi kapağını kafamıza göre dizaynlar mıyız). Benim adayım bu:

Ne oldu da oldu?

necrodome | 31 March 2002 04:49

Hafif’in linkini de görünce bildiğim ve hatırladığım kadarıyla yazmaya çalışiim dedim: 1897 İsrail’in temellerini attı Theoder Herzl.

1923 Filistin İngiliz mandasına girdi.

1936 Filistinliler İngiliz mandacılığına isyan etti.

1947 Birleşmiş Mİlletler(BM),Filistin’de Yahudi devleti kurulmasını kabul etti.(50 senelik dönemde sürekli kolonizasyonu sağlıyorlar)

1948 İsrail Devleti’nin kurulduğu ilan edildi.

1949 Batıya yaranıcam diye Türkiye İsrail Devletini tanıdı(Zamanın CHP Hükümeti)

berelerden westernli java’ya

asymptot | 31 March 2002 04:39

java tutorialı ararken rastladım. eğlenceli bir tutorial hatta rahatlıkla rastladığım en eğlenceli tutorial olduğunu söyleyebilirdim az önce bu tutorialı yazan Jos Claerbout‘un kişisel sayfasına girene ve yirmibeş yaşında öldüğünü öğrenene dek. burda da berelerle ilgili sayfası var.

anakraliçe

aziL | 31 March 2002 02:04

ingiltere anakraliçe’si 1001 yaşında ölmüş… enteresan. tam bir habertürk klasiği.

Belirsizlik Karmaşası

terra | 31 March 2002 00:17

Öyle bir şey ki bu, yaşamla ilgili tüm kaygıları bir kenara bırakıp tam anlamıyla birini düşünebilmek, onu düşlerde sevebilmek. Düşlerle yaratılan bir insan ve yanında onun bir de aslı. Peki ne ki bunun sebebi? Bir beklenti mi? Bir arayış mı? Belki de bir gereksinim. Bilimin feromonlarla açıkladığı olay olsa gerek bu. Aşk mı? Yalnızca tek taraflı mı peki? Her görüşte masum bir kalbin yerinde fırlayacak gibi olması hatta bir bakıma kırılması mı? Tüm umutların bir anda tükenmesi mi? Yoksa yaşama dair her şeyin toz pembe olması mı? Bitmek bilmeyen derin ve anlam yüklenmesi zor olmayan bakışlar ve büyük bir düşkırıklığı. Her gün tekrarlanıyor olmasına ne demeli? Yok mu bir sonu? Bir çözümü? Kendime olan güvenimi çoktan yitirmiş olmam kimin umurunda ki? Ortada sensizliğin duygusu, dinmesi uzun zaman alacak bir acı. Görebilmenin yanında sesimi de duyabilmenin zamanı değil mi artık?..