bildirgec.org

Türk sinemasından 2000 yılından itibaren artan korku sineması denemelerine yenileri gelmeye devam ediyor. İki gerilim filminin daha adının duyurulduğu ( Konak ve Karanlıktakiler) bu günlerde gelin son zamanlarda çekilen korku filmlerini hatırlayalım. Büyü (2004)

Orhan Oğuz’un yönettiği film lanetli olduğuna inanılan bir köye araştırma yapmak için giden arkeologları anlatıyordu. Asırlar önce kız çocuklarının öldürüldüğü köyde bir kız öldürülmemiş ve ona büyü yapılmıştır. Aslında güzel bir gerilim filmi olabilecek hikaye tür için son derece başarısız bir yapıma dönüşüyor. Film, yapılan galasında çıkan yangınlada adından söz ettirmişti. Okul (2004)

Taylan Biraderler’in (Yağmur ve Durul Taylan) ilk korku komedi iddiasıyla çektikleri film intihar eden bir gencin intikam almak için geri dönen hayaletinin hikayesini anlatıyordu. Uzakdoğu sinemasından aşina olduğumuz bu konu filmde bana göre komedi unsurunuda fazla kaçırarak etkisiz bir şekilde işleniyordu. Filmin finaliyse seyirciyi ters köşeye yatırıyordu. Kadroda genç oyuncular bulunuyor. Küçük Kıyamet (2006)

Deprem korkusuyla İstanbul’daki yaşamlarını terkedip güneyde sakin bir hayat yaşamak için kasabanın ıssız bir yerinde ev tutan genç çift ve ailesi kısa bir zaman sonra yeni evlerininde normal olmadığını farkederler. Etrafta olan esrarengiz olaylar ailenin dahada gerilmesine yol açacaktır. Süpriz finaliylede ilginç örneklerden biri olan yapım Taylan Biraderler’in en son çektikleri film. Araf (2006)

İki genç çiftin bekledikleri bebek onlara hiç beklemedikleri kötülükler getirecektir. Biray Dalkıran’ın yönettiği film kürtaj olayını eleştiriyor ve bunu dini unsurlarla yapıyordu. D@bbe (2006)

Hasan Karacadağ’ın ilk korku filmi olan Dabbe esrarengiz intihar olayların artmasıyla dünyanın sonuna yaklaştığını anlatıyordu. Kıyamet, modern dünyayı kendi silahıyla vurarak internetten geliyordu. Kuran-ı Kerim’de adı geçen D@bbe adım adım yaklaşıyordu. Ama film beklenilen etkiyi yaratmadı ve çok kötü eleştiriler aldı. Bana görede oyunculuklardan, repliklere, efektlerinden, konusuna kadar birbiriyle çelişen durumlarla dolu başarısız bir filmdi. Beyzanın Kadınları (2006)

Mustafa Altıoklar’ın gerilim denemesi filmde İstanbul’da dehşet saçan bir seri katili, peşindeki dedektif ve karısının aralarındaki ilişkiyi anlatıyordu. Çekimler ve atmosfer olarak başarılı olsada Amerikan filmlerinden fazla etkilenmişe benzeyen sahne ve replikleriyle özgün bir film olamıyordu. Gen (2006)

Şahan Gökbakar’ın kardeşi, Togan Gökbakar’ın gerilim denemesi ıssız bir yerde bulunan akıl hastanesinde yaşanan şüpheli ölümlerin anlatıldığı bir filmdi. İlginç örneklerden biri sayılabilir. Musallat (2007)

Yeni evli çiftin başına musallat olan bir cinin hikayesini anlatan film öncekilere oranla daha başarılı bir gerilim filmi olarak görülebilir. İlerde daha ciddi işlerin çıkabileceği umut vaadeden filmi Alper Mestçi yönetmiştir. Gomeda (2007)

Eğlenceli bir haftasonu geçirmek için toplanan 5 genç Kapadokya’daki Gomeda Vadisine giderken yolda kaza geçirirler. Vadiye vardıklarında sığındıkları mağarada başlarına korkunç olaylar gelecektir. Şahsen izlemediğim bu filmin heryerde çok kötü eleştirilerini okumuştum. Fragmanını izleyip bir fikir edinebilirsiniz. Filmin yönetmeni ise Tan Tolga Demirci. Semum (2008)

Hasan Karacadağ’ın ikinci korku film olan Semum, bu sefer modern bir çiftin hayatını alt üst eden Semum’u anlatıyor. D@bbe’den sonra daha ciddi bir filmle karşımıza gelen yönetmenin ikinci filminde bir çok korku filmiyle etkileşimleri görülüyor. Münferit (2007)

Film korkutucu cinayet ve tecavüz kurbanlarının ortaya çıktığı Ege’deki bir kasabada olanları anlatır. İzlemediğimden yorum yapamayacağım bir film. Eleştirisi için.

Bunların dışında birde şahsen çok sevdiğim Kabuslar Evi serisini sayabileceğim filmlerden şimdilik aklıma gelenler bu kadar eğer gözden kaçırdığım varsa ekleyebilirsiniz. Eski klasik Türk korku denemelerini saymassak 2000’lerde yeniden uyanan türün daha başarılı örneklerini görmek dileğiyle. İyi seyirler.