Oya ve Cumhur’un anısına….İnanılmaz bir Ağustos sıcağı…Mudanya’nın Güzelyalı ilçesindeyim.Her gün rüzgarından duramadığımız sahil kenarında bile yaprak kıpırdamıyor.Yoğun sıcağın altında muhabbet etmeye çalışıyoruz arkadaşlarla.Nemin yoğunluğu o kadar hissedilir ki boğulmak üzeredeyim.Gece 00:30 a kadar sahilde sıcakla boğuşarak takıldıktan sonra eve geldim.Duş alıp rahatlarım diye düşünmüştüm ama ne gezer.Duştan çıkar çıkmaz gene aynısın. Evdekiler çoktan uyumuş ,ama içimde bir huzursuzluk kesinlikle uyuyamıyorum. Odamın tavanları sanki beni boğuyor. Balkonda oturayım biraz dedim ve yarım kalan kitabımı okumaya başladım. Saat 02:00 ye doğru biraz uykum geldi ve odama gidip yattım.Yattım yatmasına ama genede tam uyuyamıyorum, içimdeki sıkıntı beni boğuyor adeta.Tam uykuya daldığım sırada tak diye bi ses duydum.Umursamadım.Daha sonra yavaş yavaş yatağım sallanmaya başladı.Gene yarı uykuluyum anlayamadım.Ama daha sonra öyle bir ses ,öyle korkunç bir uğultu başladı ki inanılmazdı. Yattığım yatak beşik gibi sallanıyor,aynı zamanda duvarlar çatır çatırdıyordu.Gardolabım bana doğru gidip geliyordu.Hele o uğultu o kadar korkunçtu ki açıkçası ben kıyamet kopuyor sandım.İçimden de daha çok gencim ölmek istemiyorum diyordum. O anki korkumu hangi kelimeye döksem anlatamam. Annemin sesini duydum resmen salavat getiriyordu ,ben adeta donup kalmıştım.Annem hemen giyinmemizi ve evden çıkmamızı söyledi.Üstümüze ne bulduysak giyindik ve çıktık.Dışarı çıktığımızda herkes zaten sokaktaydı.Çoğu kişi yataktan kalktığı gibi çıkmış,herkes şaşkın ,korkmuş birbirine bakıyordu.Kalbim nerdeyse göğüs kafesimden dışarı fırlamış ta dışarda atıyormuş gibiydi.Deprem durmuştu ve içimizdeki o korku hala bizimleydi.Kimse evine girmeye cesaret edemedi.Biraz daha sakinleşmiştim.Birden kafamı gökyüzüne kaldırdım .İnanılmazdı ,hayatımda gördüğüm en güzel gökyüzüydü.Yıldızlar o kadar büyük , okadar yakındı ki uzansam tutacaktım sanki. Samanyolu tüm güzelliğiyle ve en yakın haliyle bize bakıyordu. Hepimiz gökyüzüne hayretler içinde ve hayranlıkla bakıyorduk. Sanki o korkunç geceye inat yıldızlar şölen yapıyorlardı aralarında. Deniz kenarında olduğumuz için şehirden çok daha fazla hissettik artçıları. Beşik gibi sallandık sürekli.Korku içinde sabahı bekledik..Sabah oldu o zor gecenin ardından.Annem hadi eve girelim bir bakalım dedi. Yavaşça eve girdik. Hemen televizyonu açtım.Bütün haber kanalları depremden bahsediyordu.Depremle ilgili çekili görüntüler ekrana geldiğinde hepimiz şok olduk ve orda olmadığımıza oldukça şükrettik.Merkez üssü olan Gölcük tanınmaz hale gelmişti.Adapazarına ise ulaşılamıyordu bile. İnsanlar göçükler altında can çekişiyor,yardım ekipleri ordan oraya koşuyor ve yetersiz kalıyordu. Çünkü böyle bir deprem hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçmiyordu ki..Pek çok kişi uykuda farkında bile olamadan hayatını kaybetti.Benim üniversiteden tanıdığım iki yakın arkadaşım gibi.Daha 23 yaşında iken öldüler.Hayatının baharında ve evlenmek üzeredeyken. Bu yazıyı Onların anısına yazdım.Onların deprem anında ne yaşadıklarını bilemediğim için kendi duygularımı yazdım. Unutmadığımı ve bu gerçeğin unutturulmaması gerektiğini anlatmak için.Deprem bölgesinde yaşıyoruz gerçeğini hepimiz biliyoruz.Umuyorum ki bir daha asla 1999 depremi kadar şiddetli yaşamayız.