bildirgec.org

zeyynep

11 yıl önce üye olmuş, 29 yazı yazmış. 791 yorum yazmış.

UMUDUMUZ KAYBOLMASIN

zeyynep | 31 August 2007 10:41

Hepimiz inişli çıkışlı hayatlar yaşıyoruz. Bu yolda dengeyi sağlayabilmektir yapmamız gereken. Hiç ayağınız takılıp düşmediniz mi ? Düşünce ne yaptınız? Kalkıp yola devam ettiniz. Önemli olan da kalkıp tekrar yürüyebilmek değil midir?
Umudumuzu kaybettiğimiz zamanlar da olmuştur mutlaka. Hayatı zor bulup birilerine güvenmek istersin. Güvendiklerinin de Brütüs’ün varisleri olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalırsın. Ama karanlıkta kaldığımızda yapmamız gereken vazgeçmek yerine ışığa ulaşmanın yollarını aramaktır. Kolay olmayacaktır. Işığa ulaşmak sabır ister.

HAYATA ÇELME ATMAK….

zeyynep | 27 August 2007 12:48

Okuduğum yazılarda mutsuzluk ve hüzün ön planda aşklar ve terkedilişler. Bazı yazılarda intahardan bile söz edilebiliyor.Oysa hayata tertemiz bomboş bir beyaz defterle başlarken istemeden de olsa o defterde karalamalar da yapıyoruz. İşte hayata çelme atmak ve ömür boyu yaralanmak burda başlıyor.Neden olduğunu ben bile bilmiyorum. Sadece istediğim bize sunulan yaşantımız içinde mutlu olmak,kendı kendımıze çelme takmamak… Düştük mü kalkması zor oluyor. Kadın veya erkek için demiyorum .Birey olarak, insan olarak hayata pozitif bakarsak hayat defterımızde daha çok temiz ve az karalanmış sayfalar olacaktır.En azından ben öyle düşünüyorum.

KÜRTAJ GERÇEĞİ

zeyynep | 23 August 2007 09:08

Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde kadınlara verilen kürtaj hakkı da kişisel haklar arasında en çok tartışılanlardan biri. Bir yanda kadının kendi beden bütünlüğü üzerindeki söz hakkı, diğer yanda dünyaya gelmesi muhtemel çocuğun yaşam hakkı. Annenin ve çocuğun haklarının çatıştığı bu noktada kürtaj; savunmasız bir canlının en yakınları tarafından hayattan koparılması mı, yoksa yasal olarak kürtaj yaptıramayan kadınların sağlıksız koşullarda çocuğunu düşürmeye çalışarak hayatlarını tehlikeye atmalarına engel olacak bir hak mı? Günümüzde kürtaj kararının verilmesinde tıbbi gerekçelerin ön plana çıkarılması savunulsa da tarih boyunca süre gelmiş inançlar ve toplumsal değerler bunu engelliyor. Kürtajın gerekçeleri ve uygulanması birçok durumda etik sorunlara neden olduğundan, kişisel bir hak olarak kürtaj, Hipokrat Yemini’nden bu güne sosyal ortamda olduğu gibi tıp dünyasında da her zaman tartışıldı ve tartışılıyor.
Kendi geleceği ve doğacak çocuğunun yaşama hakkı arasında sıkışan insanlar, çatışan haklar, etik değerler ve duygular. Şüphesiz bir hak olarak kalması fakat sadece son çare olarak başvurulması gereken kürtaj; gerek hekimler, gerek hukukçular gerekse aileler için kelimenin tam anlamıyla bir “zor karar”.

AMAN DİKKAT!!!

zeyynep | 13 August 2007 11:43

Aslında Karadeniz’de veya başka herhangi bir denizde kıyılarda sıkça rastlar hatta elimize alır incelerdik.Oysa Ege ve Akdeniz kıyılarında zehirli deniz analarına rastlandığını geçenlerde bir arkadaşımdan duydum.Hatta ayağına sürülmüş ayağı mosmor olmuştu.Eşi de eliyle ovalamış acı daha çok yayılmış,eşinin eline bile aynı acı geçmiş.Ben de araştırdım gerçekten Akdeniz ve Ege denizinde bu zehirli deniz analarına rastlamak mümkünmüş.

Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayan, 50 metre derinliğe kadar görülebilen ve rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebiliyormuş. Ege ve Akdeniz bölgesindeki deniz anaları hiç şakaya gelmezmiş. Ölü olsalar bile dokundukları her cisme zehirini akıtırlarmış.Özellikle ısırdıkları veya dokundukları bölgelerde kaşıntı,şişme,yanma, kızarıklıklar,ateş ve daha sonra yerini acıya bırakmış.Bu nedenle söz konusu deniz anasından uzak durulması gerekiyormuş.Eğer ki böyle bir durumla karşı karşıya kalırsanız yine de aklınızda bulunsun.Temas durumunda acıyan, şişen yere sirke veya limonla yıkanması, yaranın kaşınmaması, silmek için bastırılmaması öneriliyor.

HAYATI NASIL YAŞAMALIYIZ ?

zeyynep | 13 August 2007 09:55

Hayatın içinde Huzuru mu aramalıyız heyecanı mı?

Yaptıklarımızdan pişman mı oluyoruz yoksa yapmadıklarımızdan mı, gelecekte hangisi takılır aklımıza? Bizim mutluluğumuzun yolu bir başkasının mutsuzluğundan geçiyorsa, değiştirmeli miyiz yolumuzu?

Aslında bizler en büyük savaşı kendi içimizde veriyoruz. Birbiriyle çelişen duygularımızla hırpalanıyoruz, kimsenin görmediği bir savaş alanı gibi içimiz, duygularımızdan hangisi galip gelirse gelsin, patlayan duygularımızla birilerinin vurulacağını biliyoruz artık.

Bilinmeyenin bizde yarattığı o çıldırtıcı merakın peşinden mi koşmalıyız yoksa bilinmeyenden saklı olana duyduğumuz korkuyla geri mi durmalıyız.
Hangi tarafı tutarsak tutalım neticede yine de bir tarafımıza ihanet etmiş olmayacak mıyız, ihanetsiz yaratılamayacak bir geleceğin yükünü taşıyabilecek kadar güçlü müyüz? Kaçsak, gidecek yerimiz yok, kendi kendimize tutsağız, savaşsak vuracağımız başkalarıyla birlikte yine kendimiz olacağız.

KENELERDEN KURTULUŞ.

zeyynep | 08 August 2007 10:47

Hani deseler inanmazdım kene öldürücüdür.Oysa kene denen böcek karadenizde bol miktarda bulunurdu.insanlara konar ama ölüm vakalarına neden olmazdı.Şimdi değişen ne olmuştu ki keneler insanların ölümüne neden oluyordu.Yinede işi şansa bırakmayalım.

Her ne kadar keneye sabun köpüğü sürüldüğünde kendiliğinden düşer deselerde yine de doktora gidilmelidir.