bildirgec.org

photoshop magazin.com ‘un online olarak gerçekleştirmiş olduğu rekabet kurumu logo yarışması sonuçları canım yurdumdaki pek çok yarışma sonucu gibi aklı selim, gözü gören ve az biraz tasarımdan anlayan pek çok kişiyi memnun etmedi. Şimdilik sonuçlar konusunda söyleyecek pek sözümüz yok, kurumu bir müşteri olarak ele alırsak, kurum yetkililerinin isteği doğrultusunda bir seçim yapılmış olabileceği ve doğal olarak da bu seçimin kalitesinin beklentileri karşılamayabileceği aşikar. Ancak asıl vahim durum yarışma ardından photoshop magazin.com yöneticilerinin takındağı tutum. yarışma sonuçlarıyla ilgili site forumunda açılan her bir başlık çok kısa bir süre içinde kapatılmış ve konu hakkında hiç bir tartışmaya izin verilmemiştir. Öne sürülen başlıca sebep ise “ortamın düzeyini aşağılara çeken, seslendiği kişilerin kim olduklarına aldırmadan ilk akıllarına geleni düşünmeden sarf eden kişiliklerin varlığı” idi site adminlerinden birinin ağzından. Kendinlerine site forumunda hergün dönen onlarca çirkin ve ortamın düzeyini aşağılara çeken yorum ve kullanıcı için aynı tavrı niye takınamadıklarını sormak isterim, acaba birinci seçtikleri logonun buram buram çalıntı kokması ya da seçtikleri birincinin photoshop magazin.com yarışmalarında elde ettiği bilmem kaçıncı derecesi olması sebebiyle olabilir mi, hiç sanmıyorum 🙂

Reuters‘in haberine göre NASA 27 yıl önce gerçekleşen insanoğlunun ay’a ilk ayak basışına ait orjinal kayıtları kaybetmiş. NASA sözcüsü Grey Hautaloma “abi valla uzunca bi süredir görmedik kayıtları, bi yıldan beri arıyoruz ama nafile…” ve “ya aslında çok önemli de değil, nasıl olsa o ya da bu formatta kasetlerdeki bütün kayıtlar elimizde zaten mevcut” a tekabül eden birşeyler gevelemiş ve hemen ardından eklemiş: ” abi zaten bulsak da belki çalışmayacaklar, biliyosunuz işte manyetik şeritli kasetlerin ortak sorunu yıllara dayanamıyorlar ya, resmi evrağa bakıyoruz biz yine de, en son kime verdik ki, allah allah!!?…”

ya bu elektronik markası LG, LG olmadan evvel ne idi adı? Kafama takıldı uykularım kaçıyor, gece yarıları LG diyerekten fırlıyorum yatağımdan 🙂

enemy’nin şuradaki bildirisini okurken son verdiği linki tıklayınca öğrendim ki, “gmail” isim hakkının başka bir şirkettarafından 2002’de alınmış olmasından dolayı google birleşik krallık’da artık gmail ismini kullanamayacakmış. yeni kullanıcılar …@googlemail.com uzantılı adresler alabileceklermiş. Aynı şekilde almanya’da da gmail isim hakkı konusunda sorunlar olduğu şurada belirtilmiş, google’ın en önemli markalarından birini avrupa’nın en büyük iki ekonomisinde kullanamayacak olması büyük bir sorun olarak gösterilirken, avukat Mike Lynd’in “belki de google zararlarına son verip tüm avrupa’da google mail ismiyle yeni bir yapılanmaya gitmelidir” yorumu da ilginçmiş doğrusu…

hürriyet yıllar önce şurada

“Hürriyet Gazetesi, internette yeni bir konsept yarattı: Hürriyetim. Hürriyet Gazetesi’nin 52 yıllık bilgi birikimi ve etik yayın anlayışını benimseyen Hürriyetim, Hürriyet Gazetesi’nin internet versiyonu değil. Hürriyetim, Türk internet kullanıcılarının, “güvenilir” haberin yanısıra, aradıkları her türlü bilgiye ulaşabilecekleri bir site…”

şeklinde duyurduğu internet sayfasını, yeniledi(?), şimdi hürriyet’in internet versiyonu olmaya mı karar verdiler, neden, niçün!?

İstanbul’un göbeğinde Fatih’te “Hizb-ut Tahrir” denen bir örgüt 1 saatten uzun süren bir eylem düzenliyor, rejim değişikliği çağrısında bulunuyor, hilafetin kaldırılmasını protesto ediyor, sevelim ya da sevmeyelim atatürk’e küfürler yağdırıyor ve tezgahlarının kaldırılmasını protesto eden eminönü esnafına ya da el yakan haraç zamlarını protesto eden öğrencilere direkt girişen polis bütün bunları izliyor, izlemekle de kalmıyor bu kişilerin elini kolunu sallayarak gitmesine izin veriyor. Bütün bunlar türk basının sözde 3 büyüğü hürriyet, milliyet ve sabah ana sayfaları’na birer cümlelik başlıklar olarak, en gözden ırak köşelere yerleştiriliyor. burnuma pis kokular geliyor günlük…

gmail dil seçenekleri arasına türkçe de eklenmiş. benim yeni farketmiş olma ihtimalim de var tabi! hesabınızdan settings’e girip, gmail display language menüsünden türkçe’yi seçebilirsiniz artık, hayırlı olsun efenim…

pazar günü reklam arası F1 yayınlayan ve habire RTL’e zaplamama vesile olan kanalD’ye teşekkürler…

bi de şu var:

DHA muhabiri Kurtköy pisti yakınlarında bi kahvehanede televizyon izleyen vatandaşa yaklaşır,

muhabir: -Formula 1’i izliyorsunuz, nasıl heyecanlı mı? vatandaş: -evet, çok heyecanlı… m: -hangi takımı tutuyorsunuz? v: -BEŞİKTAŞ! m: -Yok, formula 1’de hangi takımı… v: -Alanzou’yu (huh)

LayersMagazine.com sitesi oldukça ilginç bir iPod reklamına imza attmış. Apple’ın iPod ürün hattını iPod- iPod mini ve iPod shuffle olarak gittikçe küçültmesini hicveden bu reklam filminde yeni bir hayali iPod duyuruluyormuş. iPod Flea (iPod Pire!). Bu ilginç filmi izlemek için tıklıyormuşuz. Filmde özellikle pire tasması şeklindeki taşıma çözümü dikkate değermiş!

kız kardeşimin düğünü için antalya’dan yola cıkıp uzuuuun bir yolculugun ardından diyarbakır’a vardığımda beni karşılayan kardeşime “daha yakın bi yerden bulamaz mıydın kız evlencek adam?” dediğimde damat beyin yüzü biraz asılır gibi olduysa da yol yorgunluğuma ve patavatsızlığıma verip hemen eski gülümseyen ifadesini takındı. kent merkezinde kamufle edilmeye çalışılan yoksulluk ve eziklik gözüme çarptı ilk önce, ama çok da yabancılık çekmedim, ne de olsa göç alma rekortmeni bir kentten geliyordum. benim dışımda bütün ailenin ishal olmasının dışında pek enterasan bi durumla karşılaşmadım derken kaldığım yerin biraz ilerisinde patlayan bir bomba ve hemen akabinde etrafı dolduran polisler bu düşüncemi dağıttı. diyarbakır’ın her yerini saran askeri binaları, adam boyunda çelik zırhlar ardında nöbet tutan polisleri ve küçük çaplı bir konser için bile bir polis ordusu görevlendirildiğini görmek aslında durumu yeterince ortaya koyuyordu. “zor bu şehirde yaşamak” diye geçirdim içimden.