bildirgec.org

yeşil

11 yıl önce üye olmuş, 6 yazı yazmış. 32 yorum yazmış.

dünyanın değişmeyen kuralı

yeşil | 19 October 2002 23:05

Eskiden bir yerlerden duyduğum veya okuduğum -hatırlayamadım hangisi olduğunu- birşey yazacağım.

Zamanlardan bir zaman çok zengin ve güçlü bir şeyh varmış.Vücuduna kurşun, bıçak, kılıç… hiçbir şey işlemezmiş. Bu yüzden yapayalnız yaşarmış çünkü korkusu yokmuş kimseden. Bir çete (3 erkek ve bir kadın) bunu soymaya karar vermişler. Plana göre kadın şeyhi kendisine aşık edip sarayına yerleşecek, sonra arkadaşlarını saraya sokarak şeyhi soyacakmış.

Kadın o kadar güzelmiş ki şeyh de ona karşı koyamamış.Sarayına almış. Zaman geçmeye başlamış. Kadın arkadaşlarını saraya almış ve soygun başlamış. Ama terslik bu ya şeyh uyanmış.

Hırsızları fark ettiğinde paralarını hiç düşünmeyip doğruca kadının odasına koşmuş. Çünkü ona bir zarar gelmesine dayanamazmış. Kadını odasında yatakta otururken bulmuş. Tam derin bir oh çekecekken çete başı gelip kadını zorla götürmüş.

Şeyh arkalarından gitmiş korkusuzca.Ne olursa olsun kadınını kurtaracakmış. Hırsızlar bakmışlar ki şeyh tek başına peşlerinde dönmüşler ve şeyhe saldırmışlar. Ama şeyh bıçak darbelerine aldırış etmeden hepsinin hakkından gelmiş. Söylendiği gibi hiçbir yara açılmamış vücudunda.

Kadında inanamış ama fark etmiş ki o da seviyor şeyhi.

Kadın şeyhi kendi yaşadığı viraneye getirmiş. Ve tanıştıkları andan beri ilk defa gerçek bir sevgiyle öpmüş şeyhin gözlerini.Şeyhin gözlerinden yaşlar akmaya başlamış. Sonra kadın ilk defa sevgiyle dokunmuş şeyhe ve dokunduğu anda şeyhin o zamana kadar aldığı tüm darbeler yaralar açılıvermiş vücudunda. Ve şeyh kadının kollarında ölmüş.

Kadın deliye dönmüş koşarak bir kocakarıya gitmiş olanları anlatmış. Yaşlı kadın gülümsemiş önce, sonra dünyanın değişmeyen kuralı demiş; acının ne demek olduğunu ancak gerçek sevgiyi hissettikten sonra anlayabilirsin…

hak yerini buluyor

yeşil | 15 October 2002 11:34

geçen hafta anlattığım iğrenç olaydan onra genelde beni suçlayan ahkamlar kestiniz sevgili arkadaşlar.siz beni ve benim gibi bu adamın veya başkalarının tacizine uğrayan insanları suçlamaya devam edin bakalım. ama merak ediyorum aynı olay eşinizin annenizin kız kardeşinizin yada sevgilinizin başına gelse bu kadar rahat olabilecek misiniz. olaydan sonra görüştüğüm genel müd. yardımcımız bu şikayetin konusu geçen şahsın ilk vukuatı olmadığını artık gerekenin yapılacağını sööledi. ilk başta bana sadece olayı yatıştırmak için yapılan bir konuşmaymış gibi gelse de bu gün öğrendim ki bu şahıs izmir ofise atanmış- yoksa sürülmüş mü demeliyim-. neyseki herkez sizin gibi değil. hak yerini bulabiliyor bazen.

iğrenç!!

yeşil | 11 October 2002 13:26

Sabah sinirli kalktım. Ofise gidince açılırım derken daha da sizirlerim bozuldu çıldırmak üzereyim.

Sinirimi fark eden bir arkadaş beni rahatlatmak için!!! masaj yapmaya yeltendi. Omuzumdan kollarıma doğru kayan elleri hissedince dumur oldum yaaa. Tersleyince ‘aaa senin sinirin yatışıcak gibi değil akşam bi yerde bişiler içelim sonrasında eğleniriz’ dedi. Bön bön bakarken ‘tamam mı tatlım’ diyip yanağımdan makas aldı!!!.Bu taciz diil de nedir.

İşin en beter yanı bu arkadaş!! üst düzey bir yöneticimiz ve yeni evli.

Ne diim ben sana şimdi hayvan herif.

minicik bir kız

yeşil | 10 October 2002 10:42

Arabadan indim. çiçek atan kadına doğru gidiyordum ki dondum kaldım. ürperdim. Dengemi kaybetmemek için duvara tutundum. o ise tüm bunlardan habersiz minik ellerindeki kağıt mendili uzattı bana. ‘ister misi abla’. Ağzımı açtım ama sesim çıkmadı. kıvır kıvır siyah saçlarını itti geriye doğru. yemyeşil gözleri iyice ortaya çıktı. işte burda tam karşımda duruyordu hep hayalini kurduğumuz kızımız. hani gözleri bana saçları sana benzeyecekti ya.. hani minicik elleri düğme gibi bir burnu olacaktı… hep bu hayali kurardık seninle. senin artık varolmadığına alışmaya başlarken kızımız karşımda duruyordu işte. elindeki paketi aldım gülümsemeye çalıştım. parasını uzattım. ‘bu çok’dedi ‘bozuk yok mu’. saçlarını okşadım yumuşacık simsiyah. senin saçların kızımızın saçları… parayı tutan minicik elini kavradım. kirli ama biliyorum temizlenince yumuşacık olur pamuk şekerine benzettiğin ellerim gibi pespembe… ‘üstü kalsın’ dedim. o an sıcacık bir gülümseme yayıldı yüzüne. yemyeşil gözleri ışıldadı. ‘sana sarılabilir miyim’ dedim. garip garip baktı. ‘niye ki’ dedi. ‘üşüdüm’ dedim. sarıldı ama ürkek ürkek. hemen bıraktı. ‘saol abla’dedi. koşa koşa gitti. asıl sen saol küçük kız. uzun zamandır buz gibi olan kalbimi ısıttın.

off

yeşil | 09 October 2002 14:55

Sevgili günlük, Zaten aklım çok karışık. Bi de ismi lazım diil bi arkadaş sürekli sorular sorarak aklımı daha da karıştırıyor. Şimdi diceksin ee sorsun sana ne. Tamam bana ne de aklım takılıo elimde diil alla allaa. Bak ismi lazım olmayan arkadaş sen yine sor tamam ama bana cevabı sööle de rahatlıyım. Söz kimseye söölemicem:)).

görülmedi böyle keder

yeşil | 08 October 2002 10:44

İstanbul’un sonbaharı hiç çekilmiyor sensiz.Yağmurda ıslanmanın tadı yok ayrı ayrı ıslanınca. Ellerim çok üşüyor senin ellerin olmayınca. Zaten oldum olası sevmezdim sonbaharı. Ama sen bir sonbaharda girdin hayatıma. Seninle yaşadığım seneler boyunca yağmuru bile sevdim güneşe tapan ben… Yoksun şimdi. Üşüyorum ama gelemiyorum biliyorsun. Elimde olsa…