bildirgec.org

winmaker

11 yıl önce üye olmuş, 480 yazı yazmış. 1115 yorum yazmış.

RFID

winmaker | 02 July 2003 16:51

Benetton, dükkandaki mallarının sayısının ve türünün kaydının tutulabilmesi için kıyafetlerin içine radyo frekanslı tanıtım çipleri (R.F.I.D.) yerleştirmeye başlamış. Bu masum çipler, ürün satın alınıp gittiğinde bir canavara dönüşüyordu. Nasıl mı?
Dükkan dışında bi işe yaramıyor gibi gözüksede, o ürünü alan kişinin ne zaman nerede olduğunun çetelesini tutabilme özelliğine sahip. Yani bir nevi Azınlık Raporu teknolojisi. Üstelik 2004’lü yıllarda bu chiplerin maliyeti 1 cent’e kadar düşeceğinden marketlerdeki bütün ürünlerde kullanılabilecek. Hatta banknotlarda bile.
Böyle bir Big Brother sistemine tabiki karşı çıkanlar(CASPIAN) var. Üstelik yapılan protestolar işe yarayarak Benetton’ı R.F.I.D. çiplerini kullanma kararından vazgeçirebildi. Ama bu demek değilki tamamen kurtulduk bu çiplerden. Diğer ürünler için bu geçerli değil şimdilik.
Gelecek pek güzel gözükmüyor burdan, sürekli izlenme duygusu, paranoyak bi nesil yetiştirecek diye düşünmekteyim. En güzeli çiple falan uğraşmadan, direkman insan ırkını gönüllü tüketme hareketine katılmak.

hain ku$larin ,.. (sms!)

winmaker | 27 May 2003 16:30

hain ku$larin sortisine maruz kaldim. önce gögsümden, sonrada gömlekimin yakasindan vurdular beni. sapanlastik alip geliyom hemen 🙂

Obezito

winmaker | 23 March 2003 23:54

Obez oluyorum sanırım. Aslında obezin kelime anlamını tam olarak bilmiyorum ya, neyse. Kendime pisboğaz demek istemediğimden, o kelimeyi kullandım. Eskiden okuldan kaçıp, sahilden giden bi otobüse binerek olay yerinden uzaklaşırdık. Dün eski şeyleri hatırlayıp sahilden giden bi otobüse bindim. Nerden baksanız en az bi saat sürer yol(mouse). Kalkmasına daha on dakika varken(mouse), bi saat boyunca bişey yiyememe olasılığını göze alamayıp, karşıdaki bakkaldan dokuzkat(mouse), çokonat türevi bi sürü aburcubur aldım(mouse). Sonra da beş dakka içersinde hepsini bi güzel mideye indirip, bi saat boyunca yine aburcubursuz kaldım. Kaldım dedimde aklıma geldi, parmağımda sihil midir nedir, işte ondan çıktı. Eskiden bi kere daha çıkmıştı. Önce çakmakla yakmış daha sonrada tırnak makasıyla kökünü kazımıştım. Şimdi canım tatlanmış. Acıyı göze alıp yakmaya cesaret edemedim. Zaten cesaretim olsaydı, işi barkı bırakıp, kaçardım bu diyarlardan. Heralde çalışan herkesin fantazisidir bu; deniz kenarında, ormanlık, sessiz sakin bi yer. Yakınlarda tekel büfesi olacak muhakkak. Peki ya internet? Hımm vazgeçtim, gitmiyorum hiçbiyere. Hiçbiyere dedimde aklıma geldi. Geçenlerde trenle Eskişehr’e gittim. Sahanda yumurtayı güzel yapıyo keratalar. Izgara porsiyonları biraz küçülmüş gibiydi. Sakın olaki bira haricinde alkollü bişey içmeyin, vodka(aslında votka ama böylesi daha karizmatik) söyledim, bardağın dibine biraz koyup getirdiler, 5cl imiş. Çok içerlendim, bi tanede bira söyleyip, karıştırıp içtim. Sonra bi tane daha, bi daha.. Biraz uzun oldu galiba, yazmaya başlayalı nerdeyse 2 saat olmuş. Arada çay demleyip, bi sürü kurabiye kemirdim. Yediğim meyvaların haddi hesabı yok. Obezim dedim ya. Bi kısır döngü denemesi yapıp yazıyı sonlandırayım hemen. Obez oluyorum sanırım… Yok yok, olmadı, beceremedim. 🙂