bildirgec.org

toz66

11 yıl önce üye olmuş, 144 yazı yazmış. 126 yorum yazmış.

Hala Mucizlere İnanmayan?

toz66 | 21 June 2008 16:55

Daha önce sormuştuk, “mucizelere inanmayan var mı?” diye… Kimisi böyle bir şey yok demişti; kimisi elbette ki var demişti. Fakat bunun cevabını asıl zaman verdi. Zaman gösterdi ki her şey sıradan tesadüflerden ibaret değil…
Bir takım düşünün ki som iki maçını son 15 dakika kala şaha kalkarak alsın. Bir takım düşünün ki ilk defa Avrupa Kupası yarı finaline çıksın… Bir takım düşünün ki 23 kişilik kadrosuna 9 oyuncusu eksik olsun… Bir takım düşünün ki çeyrek finalde tam 120 dakika hırsla, azimle ve sabırla topu kovalasın… Bir takım düşünün ki bitime 1 dakika kala eve dönüş golünü yesin…
Sırf onlar yemedi o golü… Tüm 70 milyonun inançlarına karşı yediği bir goldü aslında o.

“İnanın Çocuklar Biz İnandık Siz De İnanın, Bizimİçin Bu Kupayı Alın…”

Ne kadar zafere inanabilirlerdi ki, saniyeler sonra maçım biteceğini bile bile… Ne kadar inanabilirlerdi ki 119 dakika boşa koştuklarını bile bile… Yoksa eve dönme zamanı mı gelmişti? Yoksa tüm hayalleri bir su damlası alıp götürüyor muydu? Hayır, bu olamazdı. Zafere o 11 aslan ve 70 milyon canı gönülden inanmıştı. Maçı kazanmamız için dualar etmişti… Nice analar maç oynanırken onlara 90 dakika dua etmişlerdi. Hatta o analarımız dün fazla mesai yapmıştı. 120 dakika ve penaltılar… Evet, inandık ve bu mucizeyi biz yazdık… 11 futbolcu ve 70 milyon yürek…
Daha önceki maçlara göre çok daha sağlam oynayan futbolcularımız sanki, bugün mucize olmayacak, normal futbolumuzla maçı alıp yarı finale yükseleceğiz derler gibiydi. Ama bir mucize için gol yememiz gerekti. Rüştünün tabiri caizse şişirdiği topta Semih topu ağlarla buluşturdu. Tüm Türkiye neye uğradığını şaşırdı. Bu gol inancın golüydü. Onların inancının mucizesiydi… Mucizelere inanmayanlara inat…

youtube 10 dakika sınırı tarihe karışıyor

toz66 | 21 June 2008 14:29

10 dakika sınır var; çıkıyon mu çıkmıyon mu...
10 dakika sınır var; çıkıyon mu çıkmıyon mu…

tüm dünyayı sallayan dünyada en çok ziyaret edilen siteler arasına giren youtube, türkiye’de türk telekom engeline takılsa da gelişmeye devam ediyor. türkiye üzerinden para kazanıyor(!) olmasına rağmen vergi vermemekte direndiği söylenen sistem 10 dakikalık video sınırını kaldırmayı planlıyor. ya da kulislerde bu konuşuluyor. medyaya net bilgiler sızmasa da yönetime yakın çevreler, youtube yöneticilerinin 10 dakikalık video sınırını kaldırmak için üzerinde çalıştıklarını söylüyorlar. fakat şimdilik bu limitsiz video imkanı sadece youtube’un iş ortakları için geçerli. bu da akla hemen şu soruyu getiriyor. “acaba yapımcılar film, dizi ve televizyon programlarını youtube üzerinden paylaşmıyı mı düşünüyorlar?” bu düşünceyi güçlendiren bir başka öge ise içerisinde bulunduğumuz hafta içerisinde los angelas film festivalinin olması ve youtube yetkililerinden bazılarının burayı ziyarete gidecek olması… konu hakkında film yapımcılarıyla gizli bir görüşme yapılacağı muhtemel olan bu hafta içerisinde her şey daha da netleşecek gibi duruyor. fakat ileride limitsiz video tüm kullanıcılar için de sunulacak mı? ya da bundan önce youtube’a giriş türkiye’den mümkün olacak mı? onun değerlendirmesini de size bırakalım artık…
[kaynak]

Bulmaca ve Kimsin Sen

toz66 | 21 June 2008 14:06

Mee bulmaca eki :)
Mee bulmaca eki 🙂

Hayat bazen öyle zorlaşır ki bizlere. Nerden başlasak, nasıl etsek de bu karmaşık yapıyı bir düzene koyabilsek. Bir ucundan tutarız öbür tarafı hata verir. Orayı yapalım deriz, bir önceki hatanın getirdiği kafa karmaşıklığı bizi yeni bir hataya iter. Aslında şöyle bir durup baktığımızda görürüz ki hayatımız bir çengel bulmacadan başka bir şey değildir sanki. Ben de merak ettim araştırdım. Bulmacalar… Nerde, ne zaman ortaya çıkmış. Nasıl bu kadar yaygınlaşmış? Bize bir faydası var mıymış ki bu kadar yaygın hale gelebilmiş?..
Hemen google amcaya başvurdum. Dedim nedir bunun tarihçesi. Pek fazla bir cevap alamsam da azimle araştırmaya devam ettim. Eminim hafif kullanıcıları arasında bir gazetenin bulmaca ekini her gün çözen onlarca arkadaşımız vardır. Onlara da yazının sonunda bir sorum olacak elbette… Bulmaca denilen ve milyonları bağımlısı haline getiren bu gazete ve dergi eklerinin tarihi 1800’lü yıllara dayanıyor. Net tarhi bilinmese de çocuklara okuma yazmayı öğretmek amaçlı yatay ve dikey kutulardan oluşan öğrenme kağıtları ilk bulmacalar olarak kabul ediliyor. Ama asıl günümüz modern bulmaca anlayışına dair verilen ilk örnekler ise New York merkezli World gazetesinin bir pazar ekinde 21 Aralık 1913 tarihli bulmacalar… O tarihten sonra halk tarafından ilgiyle karşılanan bu ilginç oyun önce Amerika’Da sonra da İngiltere’de ve sonra da tüm Avrupa’da yaygınlaşacaktır.

internet şehri amsterdam

toz66 | 21 June 2008 14:01

çeşitli ülkelerde ve bizim ülkemizde de denenen şehrin çeşitli yerlerine internete giriş için vericilerin yerleştirilmesi çalışması tam anlamıyla ilk defa amsterdam‘da gerçekleştirildi. ilk defa kablosuz geniş bant ağına sahip şehir olma özelliğini barındıran hollanda‘nın başkenti amsterdam, şehrin her yerinde yaşan insanlara interente girme imkanı sunuyor. bazı telefonlarla, pda‘larla, laptoplarla ve benzeri teknolojik araçlarla anında istediğiniz her yerden internete girebiliyorsunuz. şehrin her tarafından ücretsiz internete girebilmek ne güzel şeklinde düşünenler için şu açıklamayı yapalım. her amsterdamlı 1Mbps/128kbps’lık kablosuz geniş bant internet için kişi başı 60 lira ödemek zorunda. fakat her ne olursa olsun wireless teknolojisi kullanılarak yapılan bu uygulama sayesinde hareket halinde dahi şehrin her yerinden internete girebilecek olmak büyük şans…
hollanda’daki yerel internet şirketi olan Worldmax‘ın yeni başlanılan uygulaması, wimax projesi avrupanın her yerine yaygınlaştırılmak üzere araştırmalar devam ediyor. ilk açıklamalara göre hollanda’nın bütün şehirlerinde bu hizmeti sunabilmek için milyon dolarlar değerinde yaklaşık 3 000 dağıtım istasyonu kurulması gerekiyor.
[kaynak]

Dell’den 27 inç Lcd Monitör Sizlerle

toz66 | 20 June 2008 18:30

UltraSharp 2709W
UltraSharp 2709W

Dell, laptop piyasasında sağlam adımlarla ilerliyor diyebiliriz. Henüz tanıttığı UltraSharp 2709W modelli 27 inçlik boyutuyla bir önceki model olan 2707WFP‘in önüne geçmiş oldu. Kalitede yapılan iyileştirme fiyatta da kendini hissettiriyor… 2707WFP $1400’dan $999’a çekilmiş… 1900*1200 çözünürlükteki ürün, çoklu kart okuyucu, 6milisaniyelik tepki süresi ve 3000:1 kontrast oranıyla dikkat çekiyor.

SEN HALA EN BÜYÜKSÜN BABA!

toz66 | 20 June 2008 12:00

Baba… Baba sevgisi, şefkati ve içtenliği… Küçüklüğümü aklıma getirdiğimde, hep en güçlünün, en iyinin ve en bilginin, babam olduğunu düşünmüştüm… En iyisi, en yakışıklısı, ve benim için en değerli olanı her zaman babamdı… Düşünsenize, benimle bilek güreşi yapar ve her defasında onu yenerdim. Fakat başka birisiyle güreştiği zamansa, her seferinde babam yenerdi. Yani bana karşı dünyadaki en cesaretsiz kişi oluverirdi, çünkü o benim babamdı ve ben onun oğluydum. O benim babam…. İlk bisikletimi alan ve bana “hadi bakalım, sür de görelim” diyen. İlk boyama kitabımı alıp, bana renkleri öğretmek ve sevdirmek için; “ne kadarda rengarenk ve güzeller demi?” Sorusunu soran. Ve ilk hikaye kitabımı aldığında bana “eğer bu seriyi bitirirsen, sana daha ne kitaplar alacağım “deyip sözünde duran ve 18 yaşındaki birine, şimdiden küçük bir kütüphane bırakan, eskilerin öğretmeni, şimdilerin, emekli bilgini, eskiden ve hala en büyük babam benim… Hani derler ya “ben hastalandığımda babam sabahlara kadar başımda bekler..” diye. Benim babam, başımda beklemezdi . Hasta olduğum günlerde beraber uyurduk, ben güvende olayım diye…
Hele o küçükken gece korkuları; onlar yok mu? Gece korktuğumda, gittiğim iki yer vardı. Birincisi, babaannemin yanı, ikincisi ise babamın yanıydı… Laf aramızda, en çok babamın yanını severdim. Çünkü koskocaman elleri ve kolları beni daha iyi korur diye düşünürdüm gecenin karanlığından… O benim babam… Çünkü, o en büyük sevgilere layık, eskiden ve hala o benim en büyüyüm, kocamanım ve en güçlüm…

Nokia’dan İş Dünyasına Özel İki Yeni Telefon

toz66 | 19 June 2008 09:41

Nokia E66
Nokia E66

Uzun süre önce Nokia‘nın yeni çıkaracağı Nokia E71 ve Nokia E66 modelleri hakkında söylenti çıkmıştı. Şimdi Nokia, iş dünyasına yönelik tasarladığı ve multimedya özellikleriyle desteklediği E serisi iki telefonunu duyurdu… E71 ve E66 takvime, e-postalara, görevlere ve rehbere kolay yoldan ve güvenilir şekilde ulaşımı sağlıyor. Gmail, Hotmail ve Yahoo gibi binlerce servis sağlayıcısının e-posta hesaplarını destekliyor. Bunlarla beraber mailinizden Powerpoint, Word, Excel ya da PDF formatındaki dosyaları telefonunuza direk indirmenize izin veriyor… Ayrıca müzik, harita ve de paylaşım servislerini barındıran en güncel Ovi servisleri de ürünlerle beraber geliyor… HSDPA ile kusursuz bir tarayıcı, EDR ile birden çok bluetooth cihazına bağlanarak birden çok veriyi aynı anda alıp verebilme, Wireless, 3G bağlantı seçenekleri ve GPS desteği ile de ürün oldukça dikkat çekiyor….
[kaynak]

başarılı dizayn edilmiş 9 broşür örneği ve daha fazlası

toz66 | 18 June 2008 14:22

kitapçıklar ya da broşürler… gün içerisinde elimize bir şekilde geçen onlarca broşür vardır sanırım. fakat hangi biri ya da onlarcası arasından hangisi aklımızda kalır gün sona erdiğinde… elbette ki en başarılı dizayn edilmiş olanı… içerisindeki bilgi ne kadar önemli olursa olsun, insanda okuma isteği uyandıracak şekilde dizayn edilmemişse hedef kitle tarafından dikkate alınmaz… konferans salonu çevresinde, ofislerde, bekleme odalarında karşılaşabileceğimiz bu broşürler; firmaların çalışmaları hakkında, sanatçılar hakkında, fuarlar hakkında vb konular hakkında olabilir… hatta bu broşürler biraz daha farklılaşarak günümüz türkiye’sinde cd ve dvd destekli olabilirler… olmuştur da, bir broşür alırken onunla beraber verilen bir cd ile karşılaşmışsınızdır…
günlük hayatımızda bu kadar yer edinmiş bir şeyin başarılı örneklerini bizler için smashing magazine incelemiş ve bir liste oluşturmuş. bu listeye göz atmakta fayda var derim ben, herkes kendisi için bir şeyler bulabilecektir. bu dizaynlardan yola çıkarak kendi web sitenizin dizaynını da yönlendirebilirsiniz…

KAPAT–MA! DAVASI

toz66 | 18 June 2008 10:35

“ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR!”,ne güzel bir cümle… Bu cumhuriyeti kuran atalarımız bu cümleyi boşuna dememişler. Halkın iradesine ve kanunlara her zaman güvenmişler. Bu iradeye güvendendir ki, rejim olarak Türkiye’ye, cumhuriyeti, yani halkın egemenliğini getirmişler. Eğer halkın iradesine güvenmemiş olsalardı, Cumhuriyet rejimiyle yönetiliyor olmazdık.
Atatürk’ün kurduğu rejim, adaleti temel alan, mülk’ün, yani halkın iradesi ile devlet yöneten bir rejimdir.
Şu anda bazılara kendilerini, Atatürk‘ün kurduğu rejimin bekçileri sanıp, hareket ediyorlar ve fazlaca rejim kaygısı çekiyorlar. Bu kesimler kendinden utanmalıdır… Çünkü yüzde elliye yakın, halkın iradesini alan bir parti kapatılıyor, kapatılmaya çalışılıyor. Yani Atatürk’ün güvendiği halka, kendileri güvenmiyor, bir nevi Atatürk’e karşı geliyor, ihanet ediyorlar. Nedenleri ise Laiklik. Ey insanlar! Hey hat! Size sesleniyorum…

Plajda Müzik Keyfi

toz66 | 17 June 2008 18:10

Jabra BT320s
Jabra BT320s

Yaz geldi ve artık sahillere, havuzlara gitme dönemi başladı. Fakat buralarda çalan her şarkı bizim müzik zevkimize hitap etmiyor olabilir. Kendi kulaklığımızı da su geçirme tehlikesi olduğu için kullanamıyoruz.
Kablosuz iletişim aksesurarı ile tanıdığımız Jabra, artık bu dertlerimize son verecek su geçirmeyen kulaklığı üretti. Jabra BT320s kod adlı bu ürün Bluetooth teknolojisini kullanarak telefonumuzdan, müzik çalarımızdan ya da laptop’umuzdan müzik dinlememize yardımcı oluyor. Özellikle telefon ile müzik dinleyenler için faydalı olacak gibi görünüyor.