bildirgec.org

tombik

11 yıl önce üye olmuş, 3 yazı yazmış. 21 yorum yazmış.

yeni şeyler söylemek lazım

tombik | 19 April 2007 16:01

Her gün bir yerlerden göçmek ne iyi…
Her gün bir yere konmak ne güzel…
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş…
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar güzel söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım… “

Mevlana

diyerek söze başlarken söyleyeceklerimin sorumluluğunu da üzerime alıyorum. Söyleyeceklerimiz belki çok yeni şeyler olmayacaklar ama bizler yeni yeni kavramaya ve o doğrultuda hareket etmeye başladımız için böyle bir başlangıcı seçtim.İnsan, yeni birşey öğrendiğinde bir tat düşer yüreğine . Yürekteki o lezzet, yüzde tebessüm haline dönüşür. Ve o tebesümün altında yatan o lezzet bazen kişinin kendisine bazen de karşılıkı paylaşımlarla birden çok kişinin yüreğine yansır. Bu paylaşımlardan bizlerde nasibimizi almaya çalışan insanlarız. Bu nedenle öğrenenler öğrenmenin, öğretenler de öğretmenin tadını doyasıya yaşamalı diye düşünüyorum. Ve böylelikle alışacağımızı düşünüyorum acımasızlığı ile ünlü hayat fabrikasında çalışan bir işçi olmaya…Yaz aylarını serinleten sağanak yağmurlar sonrasında bir tepeden diğerine uzanan gökkuşağı güzelliğindeki dostlukların, tebessümle gelmesi gibi öğrenmenin de yüreklerde tebessüm oluşturması için; biraz gönül zenginliğine, bir tutam gönül tokluğuna,bir kaç adet gizlice ve ya açık açık paylaşmayı seven ellere ve biraz da berekete nail olacak gayretlere ihtiyacımızın olduğu yadsınamaz bir durumdur.Satranç oynar gibi hep hesaplı yaşayalım hayatı, geniş bir düzlükte hafif rüzgarların esintisi ile göğe salıp peşinden koşacağımız uçurtmalarımız olsun, ve ya bir tekerleme sonrasında ilk başlayanın kim olacağını seçtiğimiz bir çizgi oyunu… Hayatın yaşanabilir yanlarını taşıyalım bugünlere ve geleceğe. Bunun için ne kadar güzel söz varsa, geçmişe ait. Bunun içindir ki şimdi yeni şeyler söylemek lazım… Belki de söyleyeceklerimiz ve ya söyledikleriniz monitörü karşısındaki bir yüreğe lezzet ve yüze tebessüm olacaktır… belki de olmaya başlamıştır bile…. ne dersiniz? (böyle bir lezzeti almaya başladığımı ve gün geçtikçe de burada daha fazla zaman harcadığımı belirtmek için böyle şey yazma gereği hissettim. tüm arkadaşlara teşekkürler bu tadı bana yaşattıkları için.)

akşam güneşi gibi

tombik | 15 April 2007 15:19

Ve geliyor yine bahar… herşey kendini tazeleme telaşında çırpınıp duruyor. bu telaş içerisinde bir ses geliyor kulağıma zar zor duyabildiğim. “bahar akşamalarının güneşi gibisin, bazen sıcaklığı ile her şeyi yakan” diyor sanki.. kulak kabartıp iyice anlamaya çalışıyorum ve duyduklarımda yanılmadığımı analıyorum. ne demek istiyor acaba diye düşünmeye başlladığımda, kışın o insanı saran serinliğine alıştı da sıcaktan sıkılıp, sıcaklığı ile herşeyi yaktığından mı yakınıyor diyorum. ama sonra farkediyorum ki bir yakınma değil bu daha farklı hisler barındıyor içinde…nereden mi anlıyorum bunu hemen arkasından dökülen kelimeler sanki bir öncekini tamamlıyor gibi… ve şöyle sesleniyor “bazen suskunluğu ile sert rüzgara karşı koyan…” sesi biraz daha yükselerek. ne demek istedi diye iyice meraklanmaya başlıyorum ve daha sonra biraz daha yaklaşmak için yürümek istiyorum sesin geldiği yöne doğru ama karar veremiyorum hangi yöne gideceğime çünkü bu ses saki her yanımı sarıyor. nasıl ki bahar gelirken her yanımızı bir telaş alır aynen öyle oluyor. kelebeklerin kozadan çıkma telaşı, yaprakların açmak için verdiği telaş, güneşin biraz daha ısıtmak , toprağın bünyesindekileri yetiştirme yelaşı,…vs. ve ses etrafını sardıkça bende telaşlanmaya başlıyorum ve ses giderek yükselerek şunları söylüyor.”bazen de bir çağlayan” diye bir bağırma duyuyorum. bu bağrışlar içerisinde…ve sonra anlıyorum ki bu sesler benim yüreğimden gelen kelimelermiş. olanları düşündükten son ra şu şekilde tamamlıyorum söylenenleri:
bahar akşamalarının güneşi gibisin,
bazen sıcaklığı ile her şeyi yakan,
bazen suskunluğu ile sert rüzgara karşı koyan…
bazen de bir çağlayan.
sen içimdeki birisin,
gibisi fazla bahar akşamlarının güneşisin
.”

kimse yazmamış bari ben yazayım(İnsan ve Direniş)

tombik | 12 April 2007 00:07

Aynı başlıklarla yayımlanan ve iki farklı düşünceyi gözler önüne seren iki yazıyı sunmak istedim.
“Kimse söylemiyor, bari ben söyleyeyim” diye başlayan yazıları buradan ve buradan bulup okuyabilirsiniz. Ayrıca kurtuluş savasına ait gizli kalmış gerçekleri biraz olsun gün ışığına çıkarmayı amaçlayan Hulki Cevizoğluna ait “İşgal ve Direniş” adlı kitabın okunmasının faydalı olacağına inanıyorum. Bu kitapta neler mi var işte size ipuçları;
– İlk kez ‘çuval’ olayının perde arkası açıklanıyor.