bildirgec.org

tga

11 yıl önce üye olmuş, 59 yazı yazmış. 736 yorum yazmış.

belgeler

tga | 09 March 2005 01:31

bundan haberiniz var mıydı bilmem ama benim bu kapsamda olduğundan yoktu. türkçeleştirilen files.

gerçekler hakkında bir söyleşi II

tga | 08 March 2005 08:23

olasılıklar-ve-olumsallıklar-departmanından..,

Free Image Hosting at www.ImageShack.us“al” demişti actor, “iyi bu”, elime aldım, sakin, kitap bahsettiğim. Balinaya benzer bir resim vardı üzerinde, hafif’de okuduğum bir şeyleri anımsatıyor gibiydi adı; 19/84. Eh çabuk bitti, sonra huxleyle bir tanışıklığımız oldu akabinde “ulan iyi olmuş ama eski bunlar, bu ciddi sorun, yani o zamandan farkına varıldıysa bunun, ne kadar şansımız olabilir?”.

diyaudio

tga | 08 March 2005 02:15

ses frekans tekniğiyle ilgilenlerin hoşuna gidecek bir yer. şematik ve pcb library gibi. forum

we-block-it

tga | 28 March 2004 19:14

salak bir internet cafeye gittim, sahibi de var, ir göz perdeli, norveçliyiz kıvamında. oturdum bilgisayara, cafe otomasyonu programı ortamı, yazdım explorer’a www.hafif.org. 1024K yazıyor camda ama netice yok, hoop garip bir site açıldı, “biz çocuklarınızı pornodan falan koruruz” diyorlar, “herhalde” dedim, (tane tane) “yanlış yazdım site adını”. yeniden denedim. meğer koruma programı var imiş, koruyormuş beni porno, siyasi, bölücü içerikli, sitelerden (bölücü içerikli site!) neyse, sordum sahibe, “nedir olay?”, üzünde garip bir tebessüm, bakışlar (yarım) “ihii, porno sitelere girmez bunlar”, “banane bundan?”, “işte ondan girmiyo”, “arkadaşım bu site porno değil, blog sitesi, anlatamam uzun ama iyi niyetli… sanırım… bir yolu yok mu* geçici olark kapatsan şunu?”, “yasal zorunluluk” derken arkasını döndü duvarda vergi levhasının asılı olduğu yeri göstererek, “biz kafe açarken weynk weynk…” prince of persia oynadım üç boyutlu, zevkli oyun olmuş, iki d platformu vardı bunun, bilir eskiler, shift+l yapıp tur atlıyorduk, cabbarlar vardı. neyse, hafif.org pornoymuş perdeli kafeciye göre, haberiniz olsun istedim. başlık ise, yönlendirildiğim domain sanırım, yani böyle bir şeydi, “durduruldunuz” diyordu bana. it.

lafa bak

tga | 29 July 2003 23:25

tanrı’nın yanından tam maaşla izne ayrılmış olmaktan pek memnun şeytanın ayrıntılarda gizli olduğunu düşünmek çoğu zaman işimize gelir. ve tanrının şeytanlık gibi bir şey yapmak için görevlendirmediği halde, acele olan yada olmayan hemen her işimize burnunu sokan ilahi güçler vardır. üç gibi; bu üç, allah’ın hakkı olduğundan dolayı mı bu kadar yetkin acaba? postacılar mesela, yada “…” hemen yukarıda da var, hafif uyku “bu yazı için birden fazla konu seçebilirsiniz, diyorlar… (3‘ü geçmese seviniriz)” demiş. iki olsaydı daha yakışıklı (yada en azından açıklanabilir) olabilirdi belki. morfolojik açıdan yani. hemen herşeyimizden iki tane var, karaciğer, beyin, kalp, pipi gibi sayabileceğimiz bir kaçının dışında. o zaman daha kolay olurdu işler. – değerlerle ne alıp veremediğin var senin? – bilemiyorum – işimize yaradığı zamanlarda oluyor bunların – bak, formalitelerin içeriği değil, varolmalarıdır dayanılmaz olan.

lek tal

tga | 06 July 2003 23:00

final haftasında, iki senedir selamlaştığım ama hemen hiç konuşmadığım bir kızla konuştum. nağber, iyi, ee, hmm… kısmını geçtikten sonra, nasıl oldu tam olarak bilmiyorum ama bana black metal dinlediğini söyleyip benim ne dinlediğimi sordu. “bir sürü şey dinlerim ben, bilmiyorum tam olarak” dedim. tatmin olmadı, “kimler mesela” dedi. alabildiğine alakasız isimleri sıralamak geldi içimden, dinlediğim dinlemediğim; “dream theater” dedim durdum. “onlar matematik müzik yapıyor” dedi. matematik müzik ne ola ki? bunu müzikten anlayan birisi söylese “müzikten anlamıyorsun sen” derdim belki ama buna ne demek gerek? “güzel ama” dedim. biraz daha konuştuktan sonra, “black metal dinleyince nefretim kabarıyor benim” dedi bu. “başka türlü nefret etmiyor musun sen?”, “ediyorum canım, mesela ciks bi kafede oturunca nefret ediyorum” yahu ben nasıl buluyorum bu tipleri?
akşam bunun evine gittim ben;
buca da sokakta kalmıştım, gece, çağrı yaptı telefonuma (evet telefon numaramı verdim ona, onunkini de aldım üstelik) aradım hemen, “geliyorum ben”, “gel”. belediyenin önünde buluştuk, bisikletimi görünce çok sevindi “binmek istiyoduk” dedi. balkonda oturuyor dört kız.
“bence aşmışlar abi, bitirmişler işi, ondan bırakmışlar müziği”, “bence korktular”. bir grup varmış, bunlar müzik yapmayacakmış artık, onu tartışıyorlar. biraz daha içtik. sonra bana en yakın oturanıyla konuşmaya başladık. “sevmiyoruz hard core’u”, “neden?” dedim, “onlarda nefret ediyorlar bir sürü şeyden”, “ama onların giyim tarzları falan… yaptıkları müzikle uyuşmuyor”. “eyvah” dedim içimden. sanırsın benim yerim hepinizi blogum konuşuluyor. bu kadar mı saçmalaşır yahu. dikkat ettim, sohbet ilerledikçe black metal önce, ğlek metal sonrada lek-tal oldu.
benim anladığım, gerçekten nefret etmek için, siyah giymek, saç uzatmak, bol makyaj yapıp, yeri gelince klise yakmak gerekiyor. bilemiyorum tam olarak. bunlar yaptıkları hiç bir şeyde özenti değillermiş, diğerleri öyleymiş. neyse şimdi evi taşıdı bunlar, seneye sokakta kalırsam diye açmıyorum arayı, biraz daha.