Bilimsel yazılara ulaşmak isteyenlerin çoğu ya bir sürü kayıt formaliteleriyle uğraşmak ya da para ödemek zorunda kalıyor. Bilim gibi evrensel bir konu ile ilgili birşeyler öğrenme çabası içindeyken para ödemek durumunda kalmak da haliyle insanın gücüne gidiyor.
Neyse ki internette ufak bir araştırma yaptığınızda bazı sitelere, açık erişimli bazı bilimsel dergilere ulaşabiliyorsunuz. Bakınız.
Deniz kenarında yaşayanlar bilirler: Beş kuruş harcamadan deniz size en lezzetli yiyecekleri sunar. Hem toplaması, hem hazırlaması ve hem de lezzeti bir olaydır.
Mesela pitalides:
Pitalidese deniz şemsiyesi diyenler de vardır. Şemsiye formunda kayalara sımsıkı yapışmış bir
midyedir. Adamı uyandırmadan bir bıçak darbesiyle kayadan ayırdınız ayırdınız, başaramadıysanız onu
unutun artık, kayaya iyice yapışır, inat ederseniz o da inat eder ve kırılır. Hemen kıyıda da yaşadığından elde etmek kolay ve zahmetsizdir. Ve hemen kıyıda tüketilebilir: Bunun için biraz çalı çırpı ve atılmış bir teneke ve bir şişe şarap yeterlidir. Yakılan ateşin üzerine teneke ve onun üzerine de pitalidesler
yerleştirilir. Pişenler şarap eşliğinde sahilde mideye indirilir. Yok, “ben bunları evde halledeceğim”
derseniz pitalidesleri güneşte kurutmadan eve ulaştırmanız gerekir. Kıyıdaki tenekenin işlevini bir
tavaya, biraz ısınmış şarabınkini de buz gibi bir beyaz şaraba yükleyebilirsiniz. Ama belki siz
avcı-toplayıcı bir ruhta değil de incelmiş zevklerin insanısınızdır, o zaman da kıyıdan toplanılan
pitalidesler hizmetinizdedir: Haşlar, ayıklar, zeytinyağında soğan, domates, baharat ile kavurur ve yapacağınız deniz ürünlü pilavın içine eklersiniz. Kimi yerlerde sıcak olarak tüketilen bu pilav soğutulup yenilirse bence parmaklarınıza dikkat etmeniz gerekir.
Yeni tasarıya göre ÖSS tarihe karışıyor.
YÖGES denilen SBS benzeri bir sistem geliyor.
Buna göre öğrenciler 1 yerine 4 sınava girecekler.
Lise öğrencileri her yıl “Olgunlaşma Sınavı” denilen sınavı alacaklar. Bir de genel sınav olacak. Bu 4 sınav sonucunda ortaya çıkacak olan puana göre üniversiteler giriş mümkün olacak.
Sayın Bakan “Hayat eşittir 180 dakika olmayacak.” diyor.
Anladığım kadarıyla hayatta kalma süremiz uzayacak!
Kaynaklar:
1, 2 , 3,
http://benimilkblogum.blogspot.com/2008/02/grafik-kad-hazrlama.html
http://scrabble-in-blogosphere.blogspot.com/2008/01/scrabble.html
http://benimilkblogum.blogspot.com/2008/02/komik-google-aramalar.html
http://telif-tercume.blogspot.com/2008/02/domain-name-blogs-resources-tools-and.html
Dünyada birçok başarılı (başarı burada ziyaretçi sayısı ve/veya siteden elde edilen gelir anlamında kullanılmıştır) siteyi ve bloğu incelediğinizde aslında onların özgün içeriğinin ve kendilerine özgü bir havalarının olmadığını görürsünüz. Hatta dünyaca ünlü bir blogger bir yazıyı nasıl yazdığını anlatan en ünlü yazılarından birinde bir makale yazmanın kendisinin en fazla 10-15 dakikasını aldığını övünerek anlatıyor.
Nette beğendiği bir makaleyi alıyor ve onu optimizasyona dikkat ederek tekrardan yazıyormuş. Ne kadar yaratıcı değil mi?
Onları “başarılı” kılan oradan buradan apartıp yeniden yazdıklarını içerik olarak kabul edebilir miyiz? Tabii bizim kopyala yapıştırcılara göre daha özgün oldukları söylenebilir . Ama nette konusu blog üzerine yazmak olan bloglarda kısa bir tur
yapmak; birbiriyle neredeyse aynı dizayn ve konuda, birbirini takip eden yakın günlerde yazılmış yazıları değişik ifadelerle okumaktan ibaret kalıyor.
Mesela, StumbleUpon kullanıyor musunuz bilmem, şu anda bunları yazmama da o sebep oldu, tavsiye ederim, kıyıda köşede kalmış nitelikli ama ünlü olmayan o kadar güzel bloglar var ki…
Bunları diğerlerinden ayıran nedir?
Bir kere içerik kraldır özdeyişini haklı çıkaran doyurucu makalelere sahipler.
Kimilerince kraliçe olarak kabul edilen bağlantılarla ziyaretçilerine ek bilgiler veriyorlar. Tasarımları da vasat veya üzeriyse o blog iyi not alıyor, dememi
bekliyorsanız yanılıyorsunuz.
http://telif-tercume.blogspot.com/2008/01/ierik-kralsa.html
http://benimilkblogum.blogspot.com/2008/01/okula-yz-verin.html
