bildirgec.org

taha3045

11 yıl önce üye olmuş, 149 yazı yazmış. 1463 yorum yazmış.

uçkur

taha3045 | 09 June 2009 15:41

Şimdiye kadar söylenen sözler vardır, zengin parasıyla fakir karısıyla oynar veya fakirin karnı doyunca eli uçkuruna gider gibisinden. Gerçekte öyle mi acaba, söz edildiği gibi yapacak işi olmayan insan mütemadiyen kendini sekse mi verir, maddi sıkıntılar nedeniyle herşeyinden kısıp bari bir zevkimiz var ondan feragat etmeyelim diye mi düşünür? Yoksa sıkıntılardan,borçlardan veya imkansızlıklardan dolayı moral bozukluguyla cinsel yaşamını kısıtlar mı? (zenginin işi parası fakirin işi karısı )

Aslında normalde dünyevi,maddi sorunların libidoya ters etki yapması gerekir, pek çok toplumda bu böyledir.Tarihi araştıracak olursak savaş, hastalık ve kıtlık dönemlerinde pek çok batılı ülkede nüfus artması oldukça yavaşlamış bazı toplumlarda durmuştur, bunun sebebi bu sıkıntıların erkek libidosunu düşürmesidir, ancak bizim insanımızda hiç böyle olaylar yaşanmamıştır. Hatta en fakir ailelerin çocukları diğerlerine göre kat kat fazladır. Bu durumlarda batıda gelecekten umudu kesen insanlar çocuk yapmazken Türk toplumu ne geçmişten, ne gelecekten ne hastalıktan, ne kıtlıktan etkilenmeden cinsel yaşamına devam eder, zerre etkilenmez.

korsan.

taha3045 | 06 June 2009 17:21

İncelense

olağan ve sıradan yaşayan insanların kaç tanesi haftada birkaç tane tanesi şu kadar Türk lirası olan dvd lerden alıp izleyebilir veya tiyatroya sinemaya istediği an bilet alabilir.

Öğrenilse
korsan cd dvd kopyalayan kişilerin birde dalga geçer gibi filmin başındaki bu eser orjinal kopyasıdır cümlesiyle başlayan korsan ihbar hattının telefon numarasıyla son bulan yazıyı bile silmeden filmi izlettikleri.

Bilinse
Türkiye’de sanki her haltı okumamış insan yapıyor gibi suçlama yapanların tezleri doğru çıksa bile 30 lira 20 liraya satılan kitapların alınıp okunma ihtimali, bir ton para verilip alınan kitaplardan alınan feyzin o kişiyi şiddetten uzaklaştırma ihtimalinden daha az olduğu.

şiddet

taha3045 | 03 June 2009 15:59

Şiddet …

Herkes tarafından istenmeyen,kınanan, sevilmeyen ama varlıklarını onsuz sürdüremedikleri temel içgüdü, her canlıya has bir kavram.

Ancak insanı hayvandan ayıran faktörlerin başında da yer alır şiddet, son günlerdeki olaylara bakacak olursak insanı hayvandan bir adım daha önce görebiliyoruz, hiç olmazsa hayvan karnını doyurmak yada savunmak için şiddete başvururken insanımız küçücük bebeklere bile acımamakta ısrarlı.

İnsan sorunla karşılaştıgı zaman ,şiddeti ne zaman kullanabilecegini saptamalıdır,bunun da sınırı olmalıdır, kendini savunmak için ses yükseltmekle son günlerde yaşananları bir tutamayız, bunlar şiddet değil sadizmdir, çünkü şiddet lafı hafif kalıyor burada borç para vermedi diye ailesini katleden, komşusuna kızıp yavrusunu öldüren sonrada sandıga kapatan insanlardan oğlunu öldürüp tarlaya atan annelerden bahsediyoruz, Mardin olaylarından bahsediyoruz, bu yaşananlar insanın doğasında var olan içgüdüsel şiddet değil, bunlar teşhis edilmemiş hastalıklar sonucu olan şeyler.

şeytan işi

taha3045 | 03 June 2009 15:11

Ellerim cebimde
düşünüyorum
çaresiz miyim ben neyim?
kendimle sen arasında
sıkışmış bir zavallı var
o da benim

aşk bu şeytan işi
insanlık hali
boş bulunup kapıldım
kalbimde sağlayamadım
bir türlü
gereken asayişi

nereye

taha3045 | 02 June 2009 12:52

Cumhuriyetin ve demokrasinin en büyük dayanaklarından biri olan laiklik ne derece doğru uygulanıyor buna tarafsız olarak inanan varmı? Laiklik karşıtı gibi görünen insanlardan bahsetmiyorum, laiklik laiklik diye ses yükselten kesimin istedigi laiklikten bahsediyorum.Elbette işin içinden çıkamayız bunun.Olması gereken laikligi her kesimin (dinci,antilaik,laik) aşırı uç sınırlarından kurtarmak ve vicdan,din ve düşünce özgürlügünü olması gerektigi gibi yaşatmaktır.Tam anlamıyla laiklik budur,bu olmalıdır ancak o şekilde saygınlık kazanılabilir. Aşırıya kaçmadan yasalara uyarak (yasaların adil oldugundan emin olunmalı) herkes dini inancını, siyasi fikrini yaşayabilmelidir.

insan bildiği kelime kadardır

taha3045 | 01 June 2009 11:01

Avrupa Topluluguna üye ülkelere bakacak olursak o ülkelerde ilköğretim bitiminde çocukların yaklaşık 5000 kelime öğrendigini görebiliriz, ülkemizde ise ilkokul mezunu biri okulda sadece 1500 kelime öğrenmiştir.

Çevremize bakacak olursak en düzgün kelime hazinesine sahip,düzgün konuşabilen kaç insan görürüz acaba, eskiden haber spikerleri konuşma kurallarına uyardı şimdi onların çogu herkesten beter bir anlayışla konuşma yapmaktalar. Dilimizi en güzel şekilde kullanması ,örnek olması gereken televizyoncular ,her gün gözümüze baka baka dilimizi katletmekteler, zamanında Yök başkanının ” Türkçe ile ilim yapılmaz” sözü ise ülkeyi ileri götürmekle görevli ilim adamlarının dilimize bakış açısını gözler önüne seriyor. O halde dilimizi mi değiştirecegiz ilim yapabilmek için?

klavye insanı

taha3045 | 01 June 2009 09:36

Klavyeyi eline alınca erkek olmak
yüzüne asla söyleyemeyecegi şeyleri, büyük bir yüzsüzlükle yazmak,yazmak
gerçek hayatta yüzüne bie tükürük atmaya tenezzül edilmeyecek kişilerden gayet cesaretli cümleler okumak
Klavye sen nelere kadirsin, seni eline alan erkek oluyor, kabadayı oluyor sen ne büyük bir icatsın
görünce kıçımızda uçuk çıkacak insanlara bile rahatlıkla neler söyleyebiliyoruz
eh nede olsa seni elimize alınca insanlıgımızı kenara bırakıyoruz, ikisini bir arada kullanabilen kişi çok az, bu çok zor çünkü
Öyle ya tanımadıgımız insanların onurlarına kadar varan hakaretleri edebilmemiz için, yüzyüze yiyemeyecegimiz bokları yemek için insanlık ile klayvenin aynı anda bulunmaması gerek, yoksa nasıl yaparız hayvanlıgımızı, nasıl yaftalarız rahatça karşımızdakini, karakterini, ruh halini, sorunlarını bilmeden nasıl kırarız bu denli.

kıro ve maganda bahsi

taha3045 | 29 May 2009 14:37

Pek çok insan magandalıkla yaftalanır, kro veya maganda denir onlara.Genellikle tanımlanması yakasını açmış,gögsüne madalyon takmış,gögüs kılları fışkırmış, rüküş giyinmiş,sokaklara tüküren gaz çıkaran adamlar olarak yapılır.Peki, üniversite mezunu olup konunun,komşunun kadınına kızına yan gözle bakanlar, son model giyinip, çatal bıçakla yemek yiyip beş çayına gitmiş kadın gibi en yakın arkadaşlarını iki yüzlülükle çekiştiren örneklere ne demeli.Demek ki magandalık giyim kuşamla olmuyor.

buldum galiba

taha3045 | 27 May 2009 14:05

Ne güzel şey seni yaşamak,
sen yokken yeterince saçmaladıktan sonra
Bir de senin için saçmalamak
ve bundan zevk almak.
Dibe vurmak
ve orada mutlu olmak.

evli adamla aşk

taha3045 | 27 May 2009 10:16

Evli bir adamla aşk yaşamak ne kötü birşeydir, yanlış anlaşılmasın burada kötülükten kastım ahlaki bir yargılama değil, gönül bu olmasa belki daha iyi ama olmuşla ölmüşe çare yok. Kötüden kastım birlikteligin çaresizligidir. Hele evli adamın sevgilisi gerçekten adamı seviyorsa degmeyin eziyete hem karısına hem sevgilisine.

Uykuları kaçıran bu evli adama aşıktır kadın, yanındayken eşiyle aralarında hiçbir bağın kalmadıgını anlatan, eşiyle cinsel birlikteliginin bile olmadıgını söyleyen adamın aslında karısına ne kadar değer verdiğini bilir, bilir ama birşey diyemez çünkü çaresizdir. İlişkisini sağa sola haykırsa, gidip eşine anlatsa ,adamın yuvasını yıksa bir türlü bunun vicdan azabı var ,birde bazı evli kadınların eşlerini kaybetmemek için maceralarına gözyummasına denk gelse , iyice metres oldugu ayyuka çıkacak, sen ne yaptın diye adamın bunu terketme ihtimali var. Adamın eşinin bunları duyup üzülmesi için ne suçu günahı var, evli birine aşık olmakla hayatının aptallıgını yapan kendisiyken neden başka bir kadına acı çektirsin ki?