bildirgec.org

suphi

11 yıl önce üye olmuş, 127 yazı yazmış. 864 yorum yazmış.

bir kitap,bir insan, bir dünya

suphi | 23 April 2004 19:41

bazen boğuluyorum şu dünyada.bir kitap unutturuyor bazen acımı.Kitaplar;isagoji,alaka,emali,maksut,vs.ne kadar dikkat etsemde bazen bir insanı kırabiliyorum.her insanın kaderi o.çocuğu olmak mı?elbet birileri çıkıyor size bu kelimeyi söyleyecek.bazen çok karamsar oluyorum,bazen umut doluyorum.kimi dinden biraz uzaklaş diyor dolaylı olarak.kimi ne diyor onuda anlamıyorum.çabuk aşık olup bu yüzden kendimi suçluyorum.tek suçlu var dünyada o da ben miyim.halbu ki kimseyi üzmek istemem.bu uğurda ben üzülecek mişim adaam…peki buldum.sanki bişey mi umdum.ne adımın bir duvara yazılmasını isterim,ne de bir satır arasına.ölmüşüm, gitmişim adım anılmış”iyi adamdı”desinler başka bir şey istemem.büyük adam olacakmışım.adam olmak bu kadar zorsa büyük adam nasıl olacağım.hayata penbe gözlüklerden bakmam lazımmış.bu nasıl bir teslimiyet.belki iyi bir teslimiyet.gülerek ölen insanla,ağlayarak ölen insan arasındaki fark ne.müslüman intihar edemez,böyle bir lüksü yok.ama rabbim beni öldür diye dua edebilir.bu hal bir döenim düşüncesi olsun istiyorum.karanlık köşem aydınlansın istiyorum.huzur istiyorum.toprağın altı karanlıkta üstü çok mu aydınlık.satır aralarında boğuluyorum.acaba diyorum imam nasıl bilirdiniz diye sorunca kaç kişi sürü pikolojisine kapılmadan,hiçbir baskı altında kalmadan iyi bilirdik diyecek.daha çocukmuyum yoksa yaşlandım mı bilmiyorum.hangi insan açıklar halimi.reçetem lokmanın mı elinde.ben bulamıyacaksam cevabını yedi düvel arar mı cevabı?meşin kırbaç şakladı ama ara hala yerinde.ne iki dakikası kardeşim 18 sene geçmiş.erzurumlu ibrahim hakkı hazretleri demiş: Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmazya-sebepler halk eder halik kerem babın kapatmazya-benim hakka münacağtım rızk için değildir haşa-hüda rezakı alemdir rızıksız kul yaratmazya.

Bir ülke nasıl güçlü olur?

suphi | 16 April 2004 15:31

Öncelikle formülü verelim:

Güç=(Tarih+Coğrafya+Nufus+Kültür)+(Ekonomi+Teknik Kapasite+Ordu)x(Siyasi zihniyet+Siyasi İrade+Siyasi Güç)

Çarpım değerlerinden biri sıfır olunca diğerininde sıfır olduğuna dikkat buyrun.

Bence ülkemizin sorunları bu formülde gizli.

senin kitabın hangisi?

suphi | 16 April 2004 13:07

insanların hayatına yön veren kitaplar vardır.bazen bir tek mürid bulur bazen kitleleri peşinden sürükler.her toplum bir kitaba dayandığı gibi fertlerde kitaplara dayanır.senin kitabın ne dünaynın belkide en diyalektik beyni Marx’ın kapitali mi?yoksa demagog hitlerin kavgamı mı.”Her toplum bir kitaba dayanır:Ramayana,Neşideler Neşidesi veya Kur’an.Senin kitabın hangisi?.

bir pasta-copy(fişleniyormusunuz)

suphi | 13 April 2004 20:09

Geçen gün bir dost sohbetindeydik. Bir arkadaş telefonların dinlenip dinlenmediğini anlamak için bir formül öğrendiğini söyledi. Ona da bir komiser arkadaşı anlatmış. Formül şöyle:

#31#31 yapıp 0 dahil 11 haneli kendi cep telefonunuzu arıyorsunuz. Şayet telefonunuz dinlenmiyorsa karşınıza, “Böyle bir numara kullanılmamaktadır” sesi çıkıyor.

Şayet dinleniyorsa, telefonunuz çalıyor ve karşınıza hiç tanımadığınız biri çıkıyor.

Tabii hemen denedik. Gerçekten 5 kişilik dost meclisinde iki arkadaşın telefonu bu formüle göre dinleniyor çıktı. Üçününki ise temiz.

son daka(önemli)

suphi | 07 April 2004 11:06

mail adresime bu yazı geldi.hafif halkına duyrulur:

Aşağıda okuyacağınız Okan Sönmez ile alakalı konu doğrudur elimizden gelen duyarlılığı gösterelim inşaallah..

Okan Sönmez 20 yaşında lösemi (kan kanseri) hastası , çapa tıp fakültesinde yatıyor, hayatta kalmak için her gün en az iki ünite trombosite ihtiyacı var. Ama kan grubu kan(daha doğrusu trombosit) verecek donör bulmakta zorlanıyor. Babası Hayrettin Sönmez insanların ilgisizliğinden yakınıyor. İşyeri olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışan arasından sadece 3 kişi cevap vermiş. Oğlunu yaşatabilmek için varını yoğunu ortaya koyuyor. Eğer siz veya bir tanıdığınız B rh (-) kana sahipse lütfen Hayrettin Sönmez’e ait 0535 744 87 10 numaralı telefonu arayın. “Yok ben böyle işlerle ilgilenmem” diyorsan tıklatarak bu mesajı adres defterinizdeki kişilere yollayın. Orda yatan sizin çocuğunuz veya kardeşiniz olabilirdi. Not: Trombosit kanın pıhtılaşmasına yol açan bir maddedir. Kişi trombosit verdikten 3 gün sonra yeniden trombosit verebilir. Sağlıklı bir insan yılda 24 kez trombosit verebilir. Kandaki trombositin ayrıştırılması işlemi yaklaşık 50 ile 70 dakika arasında sürmektedir.

bir varmış bir yokmuş…

suphi | 29 March 2004 13:52

üç arkadaş öküz varmış.bir gün bunlar çobandan kaçmaya karar vermişler ve başarmışlarda.bunlardan biri boz renkli,biri ak biride karaymış.üçü ormanda dolaşırken bir aslanın kendilerini izlediklerinden habersizmişler.aslan zavallı aslan 3 gündür aç.bu üç öküzüde görünce tam üslerine atlıyacakken düşünmüş.demiş ki kendi kendine ya ben ne yapıyorum tamam bende bi çift pençe var ama karşıdada 3 çift boynuz var.en iyisi bunları tek tek yemek demiş.ve onlara doğru yaklaşmış.selamün aleyküm öküz kardeşler demiş.öküzler hep bir ağızdan ve aleyküm selam aslan demiş.aslan demiş ki ya öküz kardeşler bakın siz çobandan kaçıyorsunuz bende avcıdan hepimizin amacı bir.benide alın aranıza hem sizi korurum hemde kendime bir dost bulmuş olurum.ok demiş öküzler.aradan 3 gün daha geçmiş.artık aslan kıvranmaya başlamış açlıktan.bir ara ak öküzün önde olduğunu görünce hemen diğer ikisinin yanına sokulmuş ve ya öküz kardeşler bu beyaz kardeş istesede istemesede rengiyle hem avcıyı hemde çobanı çağrıyor.çok belli oluyor yani.ee ne yapalım demiş iki öküz.ben onun işini hallederim demiş aslan.ama ben hallederken siz uzaklaşın sonuçta arkadaşınız belki son anda acısına dayanamayıp yardım edersiniz demiş.kafanızı öbür tarafa çevirin demiş.birden atlamış beyazın üzerine .ham hum yemiş beyaz öküzü.tabi daha önce beyaz bağırmış ulan arkadaşlar yardım edin bu aslan böyle işte ne bileyim bizi tek tek yemeye çalışıyor.inanmayın onda derken ham hum.bi kaç gün daha beraber dolaşmışlar iki öküz ve bir aslan.5-6 gün sonra aslan bu sefer fırsatını bulunca bozun yanına yaklaşmış ve yaa boz kardeş bak demiş.bu ormanın otları senin etleri benim.beraber paylaşırız.sen niye iki kişiyle paylaşasın demiş.hem bak renklerimizde aynı belki akrabayızda demiş.öküz bu bi öküzlük edip ne yapalın peki demiş.beyaz öküze yaptığımı ben yaparım demiş.ama arkadaşının dediklerine kulak asmayacaksın.o sana bak aslan böyle dir şöyledir derken dinleme onu inanma.peki demiş öküz.aslan bi atlamış ham hum.siyahı yemiş bitirmiş.aradan 2 gün ya geçmiş ya geçmemiş.ee demiş aslan sıra sana geldi demiş boz kardeş.boz şaşırmış .hani biz akrabaydık.hani otlar benim etler senindi.aslan aptal öküz sende etsinya demiş.bak demiş öküz kardeş sana son bi iyilik yapacam sen diğer iki arkadaşının ölümünde bana çok yardım ettin.son bi isteğin varsa söyle de seni ondan sonra yiyeyim.öküz demiş ki biz sana rastlamadan önce akşamları güneş batarken yüksek tepelere çıkar türküler söylerdik.bak güneşte nerdeyse batmak üzere izin verde şu tepede bi türkü söyleyeyim.ok demiş aslan.öküz bağırmış ey beni duyanlar biz üç öküzdük.ee tabi doğal olarak öküzlük ettik aslanı aramıza dost aldık.siz sakın aslanlara inanmayın.demiş ve aslam bi atlamış üstüne ham hum.

bunu niyemi anlattım bizim millet öküz değil ama aramızda aslanımız çok var.

kadınlar duysun- duymasın

suphi | 25 March 2004 16:52

hint edebiyatında kadın nasıl anlatılmış: Kolay söylenmeli bir kadının adı, anlaşılır olmalı, tatlı olmalı uzun hecelerle bitmeli bu ad ve bir duaya benzemeli. Çocuk doğurmak, çocuk yetiştirmek, ev islerine bakmak.. İste kadının vazifeleri. Kendi başına buyruk olmamalı kadın: küçükken babasının sözünden çıkmamalı, evlenince kocasının. Dul kalınca oğluna itaat etmeli. Hep güler yüzlü olmalı kadın. Evini akıllıca idare etmeli. Hem çok az para harcamalı, hem kocasını rahat ettirebilmeli. Erkek bu, ayağı sürçebilir, başkalarına kaptırabilir gönlünü. kadın anlayışlı olmalı. kocasının hiçbir meziyeti olmasa bile, Tanrılar gibi saymalı onu.

on yıl önce 10 sene sonra

suphi | 22 March 2004 13:14

Evdeyim.İstanbulda Üsküdarın voroş sayılabilecek bir mahallesi.Bulgurludan ayrılma Cumhuriyet Mahallesi.Mutfağın camından koşturduğum sokakları seyrediyorum.Eski günler geliyor aklıma.Okula giderken sırtımda ağzı tıka basa dolu bir çanta olmasına rağmen koşarak yerde duran üstüne basılmış pepsi veya başka bir kutu kola kutusuna vurduğum günler.İnsan yaşlanınca anlatırmış çocukluk anılarını ben ömrümün baharında anlatıyorum.Sonra gitme vaktim geldi.Evdekilerle tek tek görüşüp çıktım yola.önce bir Karaca Ahmet kabristanlığına uğradım.”Ölülerinizi hayırla yadedin” diyor İslamiyet.Ölülerimizi yani bizden olanları.Sonra durağa çıktım.Taksim-Kadiköy otobüsüne bindim.Benden sanıyorum 6 veya 7 yaş büyük bir gencin yanına oturdum.Arkada bir kızla bir çocuk vızır konuşuyorlar.Ama öyle bir konuşuyorlar ki üç sıra önümde olanlarla üç sıra arkamdakiler eminim duyuyorlardır seslerini.Meğer yabancı bir dille konuşuyorlarmış.Anlamadım tabi tek anladğım bir ara işittiğim İstanbul kelimesi birde duydum mu? duymadım mı? bilmiyorum Çanakkale.Belkide duymadımmıştım.Ama otobüste şunu farkettim.İki İstanbul vardı.Hayır iki İstanbullu vardı.Bir Üsküdarın Cumhuriyet Mahallesinde oturan İstanbullular, birde Taksimden gelen istanbullular.Nihayet Haydarpaşa.Daha girmeden bir yazı karşılar bizi Haydarpaşada”Cumhuriyetimiz bir yaşındaymış gibi genç ve dinamik, bin yaşındaymış gibi küklü ve güçlü”.Ne kadar doğru?!Gittim bir bilet aldım.daha bir saat var.ilerde bir kitapçı.Önce biraz bir göz gezdirdim.aradım kitaplar yoktu. -Afedersiniz Cemil Meriçin eserlerinde yok mu? kafasını sağa sola salladı. Oturdum içerde bir yerde.Yarım saatten fazla hocamın Bu Ülkesini okudum.Gerçi daha önce bir kere okumuştum ama her okuyuşumda bir şeyler daha öğreniyorum.Ve trene bindim.Dörtlülerin denize yakın olmayan tarafındaki bir koltuğa oturdum.Bizim üniversiteli kızlara atığım kaçamak bakışları ve ayrıntıları anlatmayayım.Devamlı kitap okuyor arasıra dışarıyı seyreder gibi yapıyorum.Tabi bakanlar dışarıyı seyrediyor sanabilirler ama müthiş bir hesaplaşma içindeyim.Mutfaktan baktımda düşündüğüm şeyler aklımda.Vaybe diyorum Suphi on sene önceydi.Şimdi ne oldu.Ne yaptın hayatta.Üniversiteye girdin bu mu hayatın amacı.On sene sonra dönüp yine bakınca böylemi düşüneceksin.Eğer böyle düşüneceksen niye.Amacın ne hayatta.İman yetişiyor.Ahiret inancı yaralarıma merhem oldu.Peki dedim.Sen Müslümansın ya Museviler,Hırıstiyanlar ne düşünüyorlar.Onlarında ahiret inancı var.Peki İslamın büyüklüğü nerde?Biran yahudileri düşündüm.O kadar zalim bir millet.Neler çektiriyor insanlara.Hayatları para olmuş.Kutsal değerleri neler ki.hem hangisi kusal.Sonra Hırıstiyanlık.Onların yaşam tarzlarını düşündüm.Daha iyi anlıyabilmek için bir an kendimi bir Hırıstiyan yerine koydum.Baba oğul derken birden dehşete kapıldım.Aman Allahım ben ne yaptım.Biranlık bile olsa kendimi bir hırıstiyan yerine koymuştum.Nerdeyse ağlıyacaktım.Oyuncakları elinden alınmış bir çocuk değildim.yaşadığım korkuyu anlatamıyorum.Ey yığınları peşinden koşturan düşünce .Ey masum sandığım mefhum meğer sende şüpheliymişsin.Hemen İman tazeliyişler.dualar ilticalar.Sonra tekrar huzur.Yunusun bildiğim kadarıyla ilahilerini okudum.sonra dedim kendime neden böyle oldu.Suç benimdi ateşi incelemk istiyorsan eline almayacaksın.Maşa kullanacaksın.on beş yirmi dakka içinde kendime geldim.Derken ufak bir kız çocuğu bir bağırdı.Biranda kafamı kaldırıp baktım.Sanki tek duyan ben olmuşum gibi sadece ben tepki veriyordum.Sadece bu olayda değil bunu gibi başka durumlardada ani tepki veriyorum.Sebebi hikmeti nedir diye düşündüm.Suphi dedim senin kafa alışmış huzura böyle çığlık larda ondan böyle tepki.sonra seçimler düştü aklıma.İlk defa oy kullanacaktım.Sonra nasıl geçtimse aklıma hürriyet geldi.Hürriyet mi?Hamile kalma hürriyeti,ölme ve öldürme hürriyeti,sonra seçimlere binaen kurbanlık koyunun kendini keseceği kasabı seçme hürriyeti.İyide din ve vicdan hürriyeti nerde.Kafamda bin bir türlü fikir dolaşıyor.Fazla uzatmayıp burada keselim.