Kahramanımız Cevat henüz kahramanımız olduğunu bilmemekte ve sürücüsü olduğu otobüsün gazına devamlı surette basmaktadır. Sinirli olduğunu biz onun her davranışından anlamaktayız. Cevat iki şeye sinirlenmektedir. Bunlardan ilki, güzelim yazı otobüs şoförlüğü uğruna heba etmesi üzerinedir ve kendisi hiç tatil yapamazken tatile giden insanları taşımak fena derecede moralini bozmaktadır. İkinci ise, mevsimin en civcivli zamanında bile otobüsü dolduramamıştır; yani yeteri kadar adamın tatile çıkmamasından şikayetçidir.
Otobüsün yarı dolu olmasından gerek, Cevat otobüsü boş farz etmektedir ve arkadaki, canlarını bu sinirli adama emanet etmiş masum, içleri tatil heyecanıyla dolu zavallı insanların hayatıyla oynamaktadır. Sanki tabakhanede bok varmış da yetişmesi gerekirmiş gibi, habire hatalı sollama yapmakta, hız sınırlarına tecavüz etmektedir. Yine, önündeki uzunca bir mesafenin boş olması gerekçesiyle gaz pedalının kapasitesini ölçme testlerine girmişken önüne aniden bir Eskimo ineği çıkar. Tabi Cevat harbi şofördür; ve hızlı refleksleriyle hemen frene asılır. Otobüsün zınk diye durması neticesiyle ki bunda yeni aldığı lastiklerin payı büyüktür, yüksek olasılıklı bir çarpışmayı önler; fakat başının otobüsün camıyla moleküler yapıda karşılaşmasını engelleyemez. Oracıkta gidiverir.
Gözlerini açtığında karşısında çok güzel bir zenci kadın vardır. Kadının üzerinde sadece bacak arasını örten bir bez parçası… Cevat doğal olarak çok şaşırır ve repliğini unutarak şöyle der:
-Üf yavrum, hepsi senin mi?