bildirgec.org

sister blister

11 yıl önce üye olmuş, 14 yazı yazmış. 99 yorum yazmış.

Bir dolandırıcılık hikayesi!

sister blister | 17 January 2007 10:48

Ortaokul yıllarında başladım çalışmaya. Lisede çalış, kazan üniversiteyi, oku dört yıl mühendis çık. Bir iş bul, çalış çabala.
Biraz daha iyi bir işte çalışmak için bırak düzenini, kalk gel İstanbul köyüne.

Bir projenin ön görüşmesi için Akbank genel merkezine gitmek için sabahın köründe düşmüşüm yola,
ve trafikte çıldırmadan Levent’e gelebilmişim. Çok yakınındayım Sabancı kulelerinin, gitmeden birşeyler atıştırayım diye
etrafıma bakınıyorum. O sırada beyaz bir araba yanaştı, ve genç şoför camdan bana sesleniyor:”Ablacım bişey rica edeceğim,
ben havaalanında çalışıyorum, benzinim bitti, bana havaalanına gidecek kadar benzin parası verirsen, bu parfümleri (ön koltukta duruyor)
sana vereyim. Sakın yanlış anlama, zor durumda kaldım.” Ben şaşkınlık ötesi tabi. Bu sırada genç devam ediyor: “Ablacım, seni asil gördüm,
yardım edersin diye düşündüm, başkasına gitmesin.” Benim sorabildiğim tek soru “Orjinal mi bunlar?”. Kendi yüz ifademi çok merak ediyorum.
Bir yandan da cüzdanımı evde unutup, arabayla yarı yolda kaldığım o gün aklımda. Olabilir, insanlık hali diye düşünüyorum.
Beni düşünceli gören genç arkadaş, gazı veriyor tabi: “Abla bak kimliğim burda, ehliyetim de burda.” Ne alakaysa konuyla.
“Tamam alıyım ama 30 milyonum var.”diyorum. Genç çok düşünceli ve nazik, “Kredi kartın varsa, şurdan benzin de alabiliriz, nakitin yoksa” diyor.
Yok ben ısrarlıyım cebimdeki tüm parayı vermeye. “Bi de saat var abla, Lacoste, istersen onu da 100$ a veriyim sana.”
Neyse, parfümü alıp, parayı verdim, çocuk gazladı gözden kayboldu.

try again?

sister blister | 15 January 2007 15:16

09.01.2007
İstanbul

Bugün çok sıkılıyorum. Tesiri olmayan bir söz. Sanırım sık tekrarladığım için.
Beynimin içinde bir sürü düşünce var. İnsan beynini okuyamamaları ne güzel. İstanbul’dayım. Adresi versem Google earth den bulabilirsiniz belki (dünya hakikaten küçüldü, ekrana sığdı).
Bir odadayım, bilgisayarıma karşı. Ne garip bir duygudur başka yerde, başka şeylere bakıyor olmayı tercih etcek bir ruh halinde bile değilim.
Fiziksel hiç bir rahatsızlık hissetmiyorum şuanda. Öyle ki, çorabım bile sıkmıyor beni.
“Neden yapıyorum bunu?” diye başlayıp sorabileceğim onlarca soru. Hayatımın filmi bir yerlerde sürüp gitmekte.
Herşeyin “try again?” i olduğu dünyada, başka hayat olmaması garip bir duygu.
27. yılıma giriyorum nefes aldığım. Hatırlıyor muyum 24 ümde neler yaşadığımı?
Keşke yine olsa dediğim bir mutluluğu? Neden bitti, bitmeseydi dediğim bir aşkı?
Ne kalmış elimde? 27 sayısından başka.

Parmak çocuk

sister blister | 12 January 2007 02:30

Hadi imkansızı iste diye biri karşıma çıksa, ne isteyim ne isteyim diye düşündüm annemin dizinde yatarken.
Küçük, küçücük hissediyorum ya kendimi bu dünyada, bıkmışım ya düşünmekten taşınmaktan. Çocuk olayım dedim, parmak çocuk. Bilmem hatırlayanınız var mıdır?
Nilüfer yaprağında gezmek küçük nehirleri, çiçek yapraklarında oturmak, annemin cebinde dolaşmak dünyayı, çay tabağında yemek fasülye tanesini…
Gülmek, gülmek çizgi film kahramanı gibi. Gözlerim çizgi olup, bademciklerim görünene kadar. Yeter ki gülecek birşeyler olsun hayatımda.

gökyüzü ve güneşin renkleri

sister blister | 12 January 2007 02:12

Bakıp görmemek, görüp merak etmemek. Her sabah uyanınca bakarız gökyüzüne, ve güneşin batışını izlemek hem hüzünlüdür hem romantik gelir bazılarına. Merak etmekten sevgilinin aldatıp aldatmadığını, vaktimiz kalmaz düşünmeye gökyüzü neden mavi diye.
Neden mavi gökyüzü, ve güneş neden kızıla boyar gökyüzünü çekip giderken?
Fizik kitaplarını devirdim üniversiteye hazırlanırken. Yoktu böyle bir soru, ne bir testte, ne bir derste.
Bugün merak ettim.
Biliyoruz ki güneş ışığı beyazdır, resim derslerinde çizdiğimiz gibi sarı değil.Güneşten atmosferimize gelen güneş ışınlarının çoğunluğu teğet geçerken, bir kısmı atmosferimiz tarafından emilir.
Bu ışık atmosferden geçerken mor tarafındaki ışınlar, kırmızı tarafındakine göre daha fazla dağılırlar ve atmosferde çoğunlukla mavi renk kırılarak yeryüzüne yansıtılır. Bu durumda biz gökyüzünü mavi renkte görürken, güneşi de beyaz-sarı karışımı bir renkte görürüz.
Güneş batmaya hazırlanırken, açı nedeniyle, ışınlar daha uzun yol alır, yani daha çok molekül ve parçacık arasından geçer. Bu sırada kırmızı dışındaki renkler atmosfer tarafından emildiği için, güneş kırmızı veya turuncu olarak veda eder onu uğurlayanlara.