bildirgec.org

Hatay ve Kıbrıs örneğinde olduğu gibi Türkiye’nin garantörlüklerine doğru büyüdüğü yadsınamaz bir gerçektir. Önümüzdeki 30 yıl içinde federatif yapıya geçmiş olan Türkiye önce Kerkük’te garantörlük sorumluluğunu yüklenir sonra Kuzey Irak, Güneydoğu Anadolu Federasyonu’na bağlanır.

AB Türkiye’yi dışlamaya devam ederse 30 yıl içinde olacak olan başka bir şey de şudur: Federatif yapı içinde Doğu Trakya Federasyonu oluşturulur, Yunanistan ve Bulgaristan’da yaşayan Batı Trakya Türkleri, Kıbrıs’ta olduğu gibi öyle topla tüfekle değil, self determinasyon hakkını kullanarak bir plebisitle Doğu Trakya Federasyonu ile birleşirler.

Farklı disiplinlerin insanları karşı karşıya geldiklerinde biribirlerinin gözünü oyma pahasına kendilerinin ne kadar haklı olduklarını anlatmaya çalışırlar malum. Tanrı konusunda bir tartışma açılmayıversin herkes üşüşür blog başına, biri “yok ” derken diğeri “haşa” der.

Karşı cephelerdeki bu insanlara bir matematik problemi verilse hemen hemen aynı yollardan ve aynı sembolleri kullanarak aynı sonuca ulaşırlar. Neden? Çünkü ortak bir dil olan matemetiği kullanırlar, sembol ve kavram düzeyinde aynı dil konuşulmaktadır.

İngilizce ve Türkçe bilen iki insan birbiriyle “yatay çeviri” (çevirmen, sözlük vs) yoluyla anlaşabilir ya da biri diğerinin dilini öğrenir anlaşırlar . Aynı dili konuşup anlaşamayan insanlar da pekala “dikey çeviri” ile birbrileriyle anlaşabilirler ve bir bütünün parçası olabilirler. Çatışma noktalarında “dikey çeviri” ye ihtiyaç vardır, iki dili de bilen tarafın insiyatif kullanması gerekir bu durumda.

Degree Confluence Project, dünya üzerindeki (tamsayı) enlem ve boylamların kesiştiği noktaları ziyaret eden kaşif kişilerin o noktalara ait fotoğraflarını ve hikayelerini bir araya getiriyor.

Gidilen noktalar GPS ile tespit ediliyor. Bu GPS fotoğrafında 29 Ekim 2000’de Türkiye’de yapılan ilk başarılı ziyaretin (40°N 33°E, 1.0 km NE of Tatlan, Ankara, Approx. altitude: 1162 m) GPS tespit resmini görebilirsiniz. (Tuba ve Alp Akoğlu’na teşekkürler)

Sam Altman kardeşimiz, GPS özelliğine sahip telefonu olan insanlar için bir nevi sosyomat hizmeti veren bir şirket kurmuş, adı LOOPT

Servis, ağa bağlı bir arkadaşınız yakınlarda ise resmini gösteriyor ve de yerini haritada gösterek alarm veriyor. Arkadaşlarınız bundan böyle sizden habersiz toplaşamayacaklar.

Şimdi bazı hafif okuru kardeşlerimiz “yok canım artık”, “bu da ne yaa”, “özelimize saygı kalmadı” şeklinde serzenişlerde bulunacaklardır. Onların bu servisten kaçınabilmeleri için oldukça karmaşık bir işlem gerekiyor, şöyle ki: Bu servise abone olmayacaklar (zor biliyorum).

Zekanıza oyalanacak birşeyler verin, ezberinizi bozun. Yeni durumlarla karşılaştığınızda onlara uyum sağlamak, çözüm bulmak için nasıl iştahla uğraştığınızı göreceksiniz.

Farz-ı misal;

• Çin yemeği yiyin ama çubukları kullanın.

• Cumhuriyet okuyorsanız Yeni Şafak okuyun, Yeni Şafak okuyorsanız bir süre gazete okumayın.

• Her zaman kullandığınız yoldan değil, arka yoldan gidin. Önce o yolu bulmanız lazım, google earth yardımcınız olacaktır.

• Hafif.org’a bir yazı yazın.

Birleşmiş Milletler’in Dünya Gıda Prgramı tarafından hazırlatılan ve Yahoo tarafından host edilen bilgisayar oyunu
“Food Force” dünyada en çok indirilen (win/mac) oyunlardan biri olmuş ama ben etrafımda hiç duymamıştım. (Windows versiyonu 227 Mb)

Eskilerin dediği gibi “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin”

13 Mayıs 1939’da St.Louis transatlantiği 937 yolcusu ile Hamburg-Almanya’dan Havana-Küba’ya doğru yola çıktı. Nihai hedefleri Birleşik Devletler’e girmekti. Geminin yolcuları, Nazi Almanya’sı tarafından soyup soğana çevrildikten sonra ellerine turist vizesi tutuşturulan yahudilerdi. Hiçbirinin geri dönmeye niyeti yoktu ama şirketin kuralları gereği hepsi gidiş-dönüş bileti almak zorunda kalmıştı. Almanya’ya bir daha geri dönmemek koşuluyla toplama kamplarından salıverilen yahudiler bile gidiş-dönüş bilet ücreti ödemişti.

Sn. Erdoğan, sürpriz bir erken seçim yapmayıp, köşke kendiniz çıkacaksanız eğer, size bir kıyak yapmak istiyorum. Sayemde hem partinizin oy tabanını genişleteceksiniz hem de cumhurbaşkanı olmanız hasebiyle Türkiye’de bir gerilim yaşanmayacak. Bunun için sadece “bir” şey yapmanız gerekiyor. Onu da siz değil eşiniz yapacak.

Eşinizin yapması gereken, türbanını -yok yok çıkartmak değil, daha neler- başörtüsü ile değiştirmek sadece. Eşiniz vakt-i zamanında başörtüsü takmıştır, yapacağı, eskiden olduğu gibi yine başörtüsü takmak.

Bakın bunun faziletlerine:
1. Asker birşey diyemeyecek çünkü başörtüsü ile sorunları olmadığını kendileri ilan ediyor.
2. Kentli simgesi olan türban yerine köylü simgesi olan başörtüsü sayesinde altınızdan kaymakta olan kentli oylarını köylü oylarıyla kompanse edeceksiniz.
3. Türkiye’yi birleştiren adam olacaksınız.

E, daha ne istiyorsunuz?

Kıbrıs Rum Deniz Ticaret Filosu dünyanın 7. Akdeniz’in en büyük filosu. Gemilerin büyük kısmı Alman, Fransız armatörlerin gemileri, Kıbrıs Rum bayrağı çekerek ticaret yapıyorlar.

Evropa’lı dostların, limanlarımızın Kıbrıs Rum gemilerine açılması için bunca bastırmasının sebebi Türk limanlarından yapılan 2-4 milyar $’lık deniz taşımacılığı pastası olmasın? Hele de Azeri petrolünün BTC’den akmaya başlayacağı mübarek günlerin arefesindeyken.

Bir edebiyat hocamız Türkçe’de en çok eş anlama sahip olan kelimenin “ÇIKMAK” olduğunu söylemişti. Benim aklıma gelenler şunlar:

1. kat çıkmak
2. merdiven çıkmak
3. ağaca çıkmak
4. kolu çıkmak
5. ortaya çıkmak
6. çantadan çıkmak
7. bir kızla çıkmak
8. yukarı çıkmak
9. tatile çıkmak
10. kapıdan çıkmak
11. fos çıkmak
12. arka çıkmak
13. işten çıkmak
14. piyangodan para çıkmak
15. gazetede çıkmak
16. doğru çıkmak
17. mühendis çıkmak
18. karlı çıkmak
19. Çileğin çıkması
20. Kavga çıkması
21. 10’dan 5’in çıkması