bildirgec.org

serdarsabri

11 yıl önce üye olmuş, 133 yazı yazmış. 702 yorum yazmış.

Yerli think tank’ler

serdarsabri | 25 May 2007 23:58

Think tank: Düşünce tankı, düşünce kuruluşu. Stratejik araştırmalar yapan sivil toplum örgütü (STK).

Türkiye’de mantar misali çoğalan yerli think tank’lardan belli başlılarına bir göz atalım:

ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi)
http://www.asam.org.tr Türkiye’nin en önemli düşünce kuruluşu olarak geçiyor. Ümit Özdağ (2006’da MHP’ye başkan adayı olmak isteyip partiden ihraç edildi) Avrasya Bir Vakfının desteği ile 2001’de ASAM’ı kurup başkan oluyor, 2004’te ayrılıyor. Sonraki başkanı büyükelçi (e) Gündüz Aktan. Şimdiki başkanı ise büyükelçi (e) Faruk Loğoğlu. Kuruluştaki tanıdık isimler : Yönetim kurulu başkanı ve görevden alınan Terörle Mücadele Özel Temsilcisi orgeneral (e) Edip Başer, büyükelçi (e) İnal Batu, büyükelçi (e) Nüzhet Kandemir, AKP’li Mehmet Dülger, petrol mühendisi ve enerji politikaları uzmanı Necdet Pamir, stratejist Ercan Çitlioğlu, Sevin Elekdağ

Bağımsız manifesto

serdarsabri | 19 May 2007 10:24

Neden aday oldunuz?
Seçim vakti geldi çattı, hangi partiye oy versem diye kara kara düşünürken aklıma geldi, bu çok bilinmeyenli denklemle uğraşmak yerine insiyatif kullanmayı tercih ettim.

Merkez sağ ve solda toparlanma eğilimi başlamıştı ama…
Toparlanmadan çok tarhananın soğuk suya atılınca topaklanması gibi bir şey o, sıcağı görünce çözülürler.

İlk kez mi aday oluyorsunuz?
Evet

Neden şimdi aday oldunuz?
Bir yerden başlamak lazımdı

Beklentiniz nedir?
Seçilmesem de olur

Uyandırma servisi

serdarsabri | 15 April 2007 11:29

Sevgili RTE,

Tavsiyeme uymadınız “President-el böyyük Türkiyye” olma şansını kaçırdınız. Ama reis-i cumhur election’ı arefesinde size bir şans daha vereceğim. Şu 14 Nisan nümayişi imdadınıza yetişti de “muhalefeti değil halkı kal’e aldım, ondan aday olmadım” deme hakkına nail oldunuz, yoksa mazallah gaza gelip evdeki bulgurdan da olacaktınız.

Sevgili hocanız -ne kadar nazlansa da- çekirgenin hatrını kırmaz. Bırakın şu reis AKP’den olacak ayaklarını da Özkök Paşa’yı yollayın Çankaya’ya artık.

Dörtnala sinema

serdarsabri | 14 April 2007 18:33

Eadweard Muybridge (1830-1904) İngiltere’de doğmuş, Birleşik Devletler’e göç etmiş bir fotoğrafçıdır. Muybridge, 1870’lerde popüler bir soru olan, üzerine bahisler oynanan “Bir at dört nala (gallop) koşarken dört ayağı birden yerden kesilir mi?” sorusunu ispatlamak isteyen dönemin California valisi, Stanford Üniversitesi kurucusu ve yarış atı sahibi Leland Stanford tarafından görevlendirilir. Bir fotoğraflama tekniği sayesinde aşağıdaki resim silsilesi elde edilir ve atın dört ayağının birden yerden kesildiği ispatlanır:

Redd-i Miras

serdarsabri | 09 April 2007 17:04

Lisedeyken bizim okulun yaşı Cumhuriyet’ten daha büyüktü, bi türlü kafam almazdı durumu. Biraz daha büyüyünce baktım Cumhuriyet’ten daha yaşlı kanunlarımız (Memurin Muhakemat Kanunu, 1889) var (-ıdı, şimdi yok). Türkiye Cumhuriyeti kan ve gözyaşından başka redd-i miras temelinde kurulmuştur, peki reddedilen bu miras Osmanlı Hanedanı’nın mirası mı? Okul kitaplarında övündüğümüz Fatih’ler, Yavuz’lar, Kanuni’ler Osmanlı soyu olduğuna göre, hayır.

My life & body hacks (*)

serdarsabri | 05 April 2007 09:32

  • sıkışan vida/vanaların ne yöne açılacağını sağ el kuralı ile bulurum.
  • her gün bir tane “bevitin c” alırım. hem ucuzdur (ayda 30 adet/2,5 YTL), hem sinirlere iyi gelir, artı gribe ve serbest radikallere karşı korur (doktor değilim, lütfen önce doktorunuza danışınız).
  • bir ayağımın diğerinden yarım numara daha büyük olduğunu farkettim, ayakkabı alırken özellikle onunla denerim (cinderalla cendromu).
  • yeşil’de yeşil cami ile yeşil türbe arasında doğmuşum, şerbetliyim.
  • yüzük parmağım işaret parmağımdan daha uzun, demek ki anne karnında yeteri derecede testesterona maruz kalmışım.
  • kan grubumu bildiğim gibi haplogroup‘u mu da bilirim.
  • haftasonu ya da tatil dönüşü robinson sakalımı elektrikli su ısıtıcısının buharıyla yumuşatırım, traş bıçağını da fazla bastırmam.
  • silerim popom kuru kalır, ezberimi bozarım kafam duru kalır.

(*) hayattaki puştluklarım

querelle ve yedi cüceler

serdarsabri | 26 March 2007 16:10

bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit atarken eski hamam içinde, develer tellal pireler berber iken, eşekler mühürdar, katırlar silahtar iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar i-keen, querelle adında bir denizci ve yedi cüceleri var-mıış.

bir gece ansızın poseidon querelle’in rüyasına girip kulağına, bir tekne satın almasını ve vaat edilmiş sulara yelken açmasını orada göz kamaştırıcı calut hazinesini bulacaklarını fısıldamış. sabah kalktığında querelle’in pijaması ıslakmış, neden olduğunu çıkaramamış.