bildirgec.org

semazem

11 yıl önce üye olmuş, 182 yazı yazmış. 241 yorum yazmış.

Carver One

semazem | 08 July 2007 23:11

Motorsikletle araba karışımı, karizmatik görünümlü bir alet bu Carver One. Aracın ön bölümü virajlarda yana yatıyor, arkası ise sabit kalıyor. Zira önde tek arkada ise çift tekerlek var.

Maksimum hızı 185 km/saat olarak verilmiş ve 100Km’de 6 Litre yakıyormuş.

EarSet 2

semazem | 08 July 2007 22:25

Bang&Olufsen tarafından üretilen bu Bluetooth kulaklık dışarıdan gelen sesleri filrteleyebilen çift hoparlör ile donatılmış. Sadece 22 gram ve 4 saat konuşma, 100 saat bekleme süresi vaadediyor.

Vestel Z-888

semazem | 08 July 2007 22:18

Hep elin gadget sitelerinde dolanmaktan burnumuzun dibindekileri kaçırıyor muyuz nedir ! Bu ürünü Vestelçıkarmış.

Ses çıkışı 2x5W olarak verilmiş. Müzik CD’leri, yazılmış CD’ler ve MP3 formatını destekliyor. Birlikte subwoofer gelmiyor ama sonradan bağlanabiliyor. Ve tabiki USB yuvası ve SD/MMC kart girişi de mevcut. Artık CD’de yazmayacağız sanırım.

Diğer bilgilerine buradanulaşabileceğiniz ürünün satış fiyatı ise 260 YTL olarak verilmiş.

( ve tam bu anda TV de bu ürünün reklamı var 🙂 )

Baby Grand Master

semazem | 08 July 2007 22:05

Uzaktan gördüğünüzde piyano zannedilen bu nesne, aslında muhteşem bir VJ istasyonu.

Özellikleri şöyle verilmiş :

Video:
•Dual Pioneer DVJ-X1 DVD Player
•Edirol V-4 Video Mixer
•3 Marshal LCD Monitor
•Slot loading assembly

Audio:
•Allen and Heath Xone 92 Audio Mixer
•Dual 15″ Subwoofer
•18″ Subwoofer
•12″ Subwoofer
•3 Bullet Tweeter
•AB 1100 Watt Power Amplifier

Hafif’in iç sunucusu ve 500 Hatası

semazem | 08 July 2007 00:45

Bir tek bana mı oluyor, herkese oluyor da benden başka kimse yazmıyor mu, yoksa yazılanlar yayınlanmıyor mu; bakalım göreceğiz.

Sanırım 10-15 gün kadar oldu, Hafif.org’da tek tıklamayla istediğim hiç bir şeyi gönderebilmiş değilim. Ne yazı, ne yorum, ne de mim. Yazdığım her şey gönder dediğimde “İç Sunucu hatası 500” diyip duruyor. Yorumları her seferinde en az iki defa yazıyorum. İkincisinde kopyalamayı akıl edip bir defa daha olursa hiç değilse oradan yapıştırıyorum.

Ayrıca hafif.org genelinde bir yavaşlama da söz konusu gibi geliyor. İş – ev ve dışarıda bir kaç yerlerdeki bilumum bağlantıların hepsinde aynı sorunlar var. Tek bir yerde olsa sorun bağlantıda diyeceğim ama o da değil.

Modanın Mantığı Olmaz – iPhone

semazem | 06 July 2007 00:40

iPhone’ın satılmaya başlanmasıyla birlikte, teknoloji dünyasında ciddi bir hareketlenme oldu. Herkes, şöyle ya da böyle, bir türlü bu alete değidiriyor değiniyor. (Görüldüğü Okunduğu üzere ben de). iPhone’un en çok eleştirilen özelliği ise, taşıdığı cazibenin yanında, sıradan bir cep telefonundan bile az özelliğe sahip olması. Gerçekten de araştırdığınızda telefonda bir sürü şeyin eksi kolduğunu görüyorsunuz. Oynaması güzel ama kullanması keyifsiz bir cihaz gibi duruyor. Yine de bir tanesine sahip olmak isterdim.

Gelelim yazımızın konusuna.

Oksijenin Fazla Gelmesi Durumu

semazem | 03 July 2007 12:34

Halk arasında “temiz hava yaramadı” olarak da bilinen durumdur.

Söz konusu durum genellikle, büyük şehirde yaşayan kişilerin hafta sonlarında kaçtıkları, mesire yeri tabir edilen oksijeni bol, doğal ortamlarda karşımıza çıkar.

En sık görülen şekli “eeeeehhhheeheheheeeeeyyyyyyyyyyyyyy” şeklinde atılan naralar, “iğyeeeeek” şeklindeki çığlıklar ve “aaaaaeeeeeeooooooo” şeklindeki anlamsız sesli harflerden oluşan yüksek sesli yaklaşımlardır. Bu, sesli tip olarak adlandırılmaktadır.

Şehrin keşmekeşinde yanındakinin konuşmasını bile zorlukla duyan gençlerimiz, açık ve sessiz alanlarda seslerini herkese duyurma fırsatını bulmuşken sıklıkla bu sesli tipi kullanırlar. Bu gençlerimizin söyleyecek ( duyuracak) bir şeyleri olmaması neticesinde de bu tip ilkel sesler çıkartmaları zaten beklenen bir sonuçtur. Yine büyük bir sıklıkla, bu sese mukabil, başka bir yerden bir cevap sesi gelir ki halk arasında bu duruma da “çiftini buldu” denmektedir. Bu durumda en tehlikeli sonuç çiftin üremesidir.

Her yolun sonu bir simitçi ve bir heykele çıkan şehir

semazem | 03 July 2007 12:18

Yıllar önce, Ankara’da yaşamaya başlamadan önce, bir şekilde 1 aylığına Ankara’da kalmam gerekmişti. Bilmediğim bir şehirde kaldığım zaman hep yaptığım şeyi, o zaman da yaptım : Kaldığım yeri merkez olarak alarak, yürüyerek, bulabildiğim tüm sokaklara girip çıktım.

Süre uzun ve mekan da Ankara olunca bu “kaldığım yeri merkez alma” durumu giderek genişledi, edinilen bir Ankara haritasıyla, gece geç ve sakin saatlerde arabayla bile bir sürü yeri dolandım. Gündüz muhabbetlerinden adını duyduğum yerleri keşfettim, Sakarya’da “selam ağabey, aynısından mı ? ” diye müdavim kabul edildiğim bir barım bile oldu hatta 🙂