bildirgec.org

sahaf1976

11 yıl önce üye olmuş, 44 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

SPRING, SUMMER, FALL, WINTER AND SPRING

sahaf1976 | 11 July 2009 09:27

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom

BİR ÖMÜR YÜREĞİMİZDE TAŞIDIĞIMIZ TAŞLAR
Kim Ki Duk görselliği ve mistisizminin en üst seviyelerde gezdiği bir film demek hiç te abartılı olmayacaktır. Görüntü yönetmenliğini Dong-hyeon Baek’ in üstlendiği 2003 Güney Kore yapımı bu filmde gölün üzerinde yüzen bir saldaki küçük tapınak ve değişen mevsimler neredeyse kusursuz bir beğeni ile beyaz perdeye nakış nakış işlenmiş.
Görüntü yönetmeninin ustalığının Kim Ki Duk’un dehası ve resim yeteneğiyle birleşerek böyle bir sonuç oluşturması elbette ki beklemeyen bir şey değil. Beklenmeyen şey Kim Ki Duk’un bu film de fiziksel ya da psikolojik şiddetten belirgin biçimde uzaklaşmış olması. Kişisel hayatında yakaladığı iç huzurun ve dinginliğin bu filmde damla damla yedirildiğini görmek mümkün.

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom

Kendisinin de orta yaşlı bir keşişi canlandırdığı bu filmde bu filmde yine de finalde ulaşılan bir fasit daire ile Kim Ku Duk filmlerinin olmazsa olmazını da görmüş oluyoruz. Bilge bir rahibin yanında mevsimlerin metaforuna yaslanarak büyüyen bir çocuğun hayatına tanık olurken. Dış dünyanın rahibin öğretilerinden daha yakıcı ve öğretici olduğunu da sanki biz de çocukla beraber büyüyerek izliyoruz. Çocukluk sırasında hemen hemen hepimizde olan o saf şiddette filmin merkezine oturan güçlü öğelerden. Aslında tam karşılığına merak demek mümkün… Büyümekte olan bireyin çevresini kuşatan her şeye, hayata ve ölüme karşı duyduğu merak…

THE COAST GUARD

sahaf1976 | 09 July 2009 17:06

The Coast Guard
The Coast Guard

Sınırın Öteki Tarafından Bakabilsek Görürdük Sınırın Öteki Tarafında Olduğumuzu.
2002 yılı ve Yönetmenin diğer filmleri gibi Güney Kore yapımı olan filmde bu kez insanlar arasındaki sınır ile devletlerarasında ki sınırın trajik bir harmanı var. Yönetmenin Deniz Kuvvetlerinde geçirdiği beş yıllık süreden de oldukça beslendiği bilinen filmde son derece milliyetçi bir Güney Kore Askeri devriye gezerken sevişen bir çifti Kuzey Kore’li ajanlar zannederek çiftin erkeğini öldürür. Görev bilinci ve masum bir insanı öldürmüş olan vicdani ağırlık artık asla yakasını bırakmayacaktır.
Filmin oyuncuları; Dong-Kun Jang (Kang Sang-byeong), Jeong-hak Kim (Kim Sang-byeong), Ji-a Park (Mi-yeong) ve Hye-jin Yu (Cheol-gu)’ nun izleyiciye geçen gerçekçi atmosferin oluşabilmesi için oyunculuklarını bütün sınırlarıyla kullandıklarını da belirtmekte yarar var.
Görüntü Yönetmeni koltuğunda oturan isim, bu kez; Dong-hyeon Baek

BAD GUY / AŞK; BEŞİNCİ ELEMENT

sahaf1976 | 09 July 2009 15:01

BAD GUY
BAD GUY

Maddenin üç halini bilen ve bu üç hali bilmekten ötürü benzersiz bir tatmin yaşayan bizler aşkın kaç halini biliriz? Sevgi şüphesiz ki öğrenilebilen ve kesinlikle bireyin içinde bulunduğu çağdan çağa küçük farklılıklar gösterebilen bir edimdir. Yıllarca dinlediğimiz masallardan, şarkılardan, hikâyelerden, okuduğumuz roman ve haberlerden, izlediğimiz diziler, oyunlar ve filmlerden, tanık olduğumuz ilişkilerden ve büyüklerimizin nasihatlerinden biriktire biriktire oluşan aşkı bir gün aniden geliverene kadına ya da adama koşulsuz veririz. Başka şansımız da yoktur hani…
Peki, ne kadar doğrudur bu aşk, ne kadar uygundur insan doğasına? Yoksa toplumun genel sağlığı ve doğruları uğruna kurban mı edilmiştir? İğdişlenmiş, sakatlamış olması ihtimali yok mudur? Bilmediğimiz bir hali var mıdır aşkın, bilmeye hazır mıyızdır acaba?

BAD GUY
BAD GUY

İşte bu cesur soruları sorabilen ve cevaplarıyla karşılaşmaktan korkmayacak izleyiciler için benzersiz bir film Bad Guy.
2001 yapımı bu film de yine Kim Ki Duk imzasıyla öne çıkıyor. Farklı sınıfları temsil eden bir pezevenk (Jae-hyeon Jo) ile bir genç kızın (Won Seo) arasındaki aşk ilişkisine oldukça rahatsız edici bir yaklaşımı var yönetmenin. Aşk ancak eşitler arasında yaşanabilecekse buyurun durumu eşitliyorum diyen Kim Ki Duk. Aşkın ve maddenin bilmediğimiz sularında yüzdürüyor bizi.

ADDRESS UNKNOWN /

sahaf1976 | 09 July 2009 09:54

Toprak Yaratıldığında Üzerinde Sınır Çizgileri Yoktu, Onu Bölmek İnsanlara Düşmez. *
*Hin-mah-too-yah-lat-keht Yüksek Dağlarda Gezen Gökgürültüsü

Adress Unknown
Adress Unknown

2001 yapımı bu film belki de politik yanı en belirgin olan filmi Kim Ki Duk’un. Bilinmeyen Adres filmi ismini Amerikan askerlerinin üs kurduğu bir Kore kasabasında ABD’li bir askerle yasadışı bir ilişki yaşayan ve bu ilişkiden doğan melez oğluyla kasabanın tüm aşağılamasına katlanarak yaşamak zorunda kalan bir kadının çocuğunun babası olan askere gönderdiği ama asla adresine ulaşamayan mektuplardan alıyor adını.
Koskoca ülkelerin savaşları ve anlaşmaları altında yok olup giden hayatlara bir ABD ve Kore eleştirisi üzerinden bakabilen yönetmen Kore halkının Amerikan kültürüne duyduğu hayranlığa da hayli sağlam eleştiriler getiriyor. Filmin müziklerinde, Ho-jun Park imzası bulunurken, 1959 2008 arası tam 129 filmde adı bulunan Jeong-min Seo filmin görüntü yönetmeni…

REAL FICTION / LA VİDA ES SUENO*

sahaf1976 | 07 July 2009 12:16

  • “Hayat bir düştür.”
Real Fiction
Real Fiction

2000 yapımı Real Fiction’da yönetmen Kim Ki Duk’un deneysellikte bir zirve yaptığını söylemek hiçte abartılı olmaz. Teolojinin ve felsefenin yüzyıllardır tartıştığı bir mesele olan gerçek ve düş, sahici olanla kurgu olan bu filmde kendini fazlasıyla hissettiriyor.
Genellikle olduğu üzere yine bir ressam var hikayede, (Jin-mo Ju) üstelik o da yönetmenimizin Fransa‘da yaptığı gibi sokak ressamlığı yapıyor. Ancak Wild Animals’teki ressam adayımız gibi resim yerine karanlık suç dünyasını tercih eden bir karakter değil genç adamımız. Bu kez toplumun tüm aşağılamalarını sineye çeken pasif bir adamımız var. Ta ki bu filmin metaforu olan kamerasıyla bir genç kız gelip (Jin-ah Kim)ressamımızdan hayatı boyunca onu üzenlerden intikam almasını teklif edip eline bir silah verene kadar. Tüm bu trajediyi kaydetmek koşuluyla elbette ki…

Real Fiction
Real Fiction

THE ISLE

sahaf1976 | 06 July 2009 16:01

The Isle
The Isle

İNSAN DÖRT TARAFI DENİZLERLE ÇEVRİLİ BİR ACI PARÇASIDIR
Kendi memleketinde gerek tarzı, gerekse ülkesinin tüm sinemacılarından daha farklı bir yerden gelişiyle pek anlaşılmaya yanaşılmayan yönetmen ilk defa bu filmiyle Venedik Film festivalinde gösterim şansı bularak, Kore dışına esaslı bir çıkış yaptı. Yine bu filmle ülkesindeki pek çok eleştirmen ve feministle aralarına kara kedi de girmiş oldu. Hatta Venedik’te filmin gösterimi sırasında bir İtalyan gazetecinin, filmdeki karakterlerden biri olta yutarak intihar etmeye çalışırken, perdede gördüğüne dayanamayarak bayılması da filmin daha çok ilgi çekmesine katkı sağlamış oldu.
Golf sopası ve toplarını, bir Yay’ı, geçip giden mevsimleri, sırtına taş bağlanan savunmasız canlıları bir metafor olarak son derece başarılı bir şekilde kullanan yönetmen için bu filmde de metafor oltaydı.

The Isle
The Isle

Birdcage inn

sahaf1976 | 06 July 2009 11:23

KUŞU KAFESE KAPATIRKEN KENDİMİZİ DE DIŞARI KİLİTLİYOR OLMAYALIM?

birdcage inn
birdcage inn

1998 yılı yapımı olan bu film Kim Ki Duk ve Jeong-min Seo tarafından yazılmış senaryosuyla dikkat çekiyor.
Evlilik ve ilişki kavramlarıyla ilgili tutucu ve romantik düşünceleri olan Hye-mi (Hae-eun Lee) üzerinden bu kez yönetmenimiz ahlak kurallarını, aşkı ve dostluğu masaya yatırıyor. Tabii ki yine hepsini kendine özgü karşıtlıklarıyla… Üniversite öğrencisi Hye-mi erkek arkadaşıyla sorunlu yürüyen beraberliğindeki tüm sorunlardan ailesinin kiraya verdiği iki odayı tutan fahişeleri sorumlu görür.
Hatta fahişeler evden taşındıktan ve odalardan biri genç, güzel, kibar bir ressam adayı olan Jin-a’ya (Ji-eun Lee) verildiğinde bile, Hye-mi takıntısında ısrar eder. Keşfedilmeyi bekleyen cinselliğinin baskısıyla daha da hırçınlaşmıştır. Ona göre Jin-a’ da aşağılık bir fahişedir..Bu iki karakterin ise birbirini tanıyıp anlaması için önlerinde oldukça dikenli bir yol vardır.
Bu kez müzikte Moon-hui Lee isimi bulunmakta.

WİLD ANİMALS / ÖLÜMÜ GÖZE ALMIŞ İNSAN GÜCÜNDEN DAHA BÜYÜĞÜ YOKTUR

sahaf1976 | 04 July 2009 10:11

WILD ANIMALS
WILD ANIMALS

İster adına evrim densin isterse yaradılış, pek çok araştırma, gözlem ve deney şu yaşlı evreni paylaştığımız diğer canlılardan ne kadar ileride olduğumuz konusunda zaman zaman acımasız sorularla karşı karşıya bırakır bizi. Sadece hayatta kalabilmek için bir başka canlıyı öldüren bir hayvanla, atom bombasını icat etmiş bir başka canlı arasında gerçekten sandığımız kadar fak var mıdır?
İşte belki de insan la hayvan arasındaki mesafe ancak zorlu koşullarda anlaşılabilir. İyi bir gelirimiz, yeterli güvenliğimiz, sosyal, cinsel, kültürel ihtiyaçlarımız karşılandığı sürece elbette ki bizden daha modern, entelektüel, insani bir canlı olmasına imkan yok. Peki ya bu nimetlerden yoksun bırakıldığımızda içimizdeki hayvanın kontrolü ele geçirmesi ne kadar sürer?

Kim Ki-Duk sinematografisindeki ikinci filmle bu soruya cevap arıyor işte. Wild Animals’ın başkişisi Cheong-hae (Jae-hyeon Jo) tıpkı yönetmenin kendisi gibi ressam olma isteğiyle yanıp tutuşan bu sebeple de Güney Kore’yi ardında bırakıp soluğu Fransa’da alan bir karakterdir. Ancak Fransa kahramanımızın özlemiyle yanıp tutuşmamaktadır. Dilini, kültürünü bilmediği bu yepyeni hayatta dertleri arasına parasızlık ta eklenen kahramanımız, yaşamak için Fransa’nın karanlık arka sokaklarına geçiş yapmaya başlar.

KIM KI –DUK / İKİYE AYRILMIŞ BİR ÜLKENİN TEK VE KOCAMAN KALBİ (2)

sahaf1976 | 03 July 2009 18:41

Coast Guard
Coast Guard

2002′ de ”The Coast Guard” ise akıllara J.J.Rousseau’nun, İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı eserinde geçen ünlü sözünü getiriyor; “Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip “bu bana aittir” diyebilen, buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun ilk kurucusu oldu. Bu sınır kazıklarını söküp atacak ya da hendeği dolduracak, sonra da hemcinslerine “bu sahtekâra kulak vermekten sakınınız, meyvelerin herkese ait olduğunu, toprağın ise hiç kimseye ait olmadığını unutursanız mahvolursunuz” diye haykıracak olan adam, insan türünü nice suçlardan, nice cinayetlerden, nice korkunç olaylardan esirgemiş olurdu!”
Yönetmen bu filmde de kendi hayatının beş yılını verdiği Deniz Kuvvetlerinde biriktirdikleri üzerinden girişir sorgulamaya, kendi içinde çatışmalar yaşayan bir sahil koruma müfrezesi ikiye bölünmüş Kore’yi simgeler gibidir.

Spring, Summer, Fall, Winter and Spring
Spring, Summer, Fall, Winter and Spring

Militarizme ağır bir eleştiri yolladığı bu filmde, Kuzey Kore’ li casusların ülkesine girmemesi için gece devriyesine çıkan ve milliyetçi duyguları son derece ağır basan bir asker sahilde sevişen bir çifti malum düşman zannederek ateş eder ve çiftten erkek olanı öldürür. Cinayetle birlikte askerin ve sevgilisi öldürülen genç kadının hayatı birbirine ölümle, suçla, suçlulukla, korku ve paranoyayla, nefretle bağlanmış olur. Üniforma ve sınırlar, devletin resmi aygıtları bir tarafta dururken sınırların anlamsızlığı ve insan hayatının değeri de öbür tarafta durmaktadır.

2003 yılında çektiği “Spring, Summer, Fall, Winter and Spring” yönetmenin seçtiği resimlerin insan ruhunda bıraktığı o haz sebebiyle oldukça beğeni topladı.

CROCODİLE / Timsah İnsanı Yer, Derisinden Çanta yapmaz

sahaf1976 | 03 July 2009 14:19

Crocodile
Crocodile

1996 yapımı olan filmin senaryosu daha sonraları çekeceği tüm filmler gibi Crocodil‘de Kim Ki Duk’a ait ve yönetmen koltuğunda da kendisi oturuyor. Genç yönetmenin ilk filmine Gok- Ji Park yapımcı olma cesaretini gösterirken Görüntü yönetmeni olarak Dong-sam Leeher karenin bir tabloya dönüşebilmesi için bütün birikimini ortaya döküyor. Ülkemizde 1996 yılında sinemaseverlerle buluşmuş bu film de yönetmenin diğer filmleri gibi yeterli ilgiyi görememiş, ancak seyirci Boş Ev, Zaman, Yay gibi filmlerle tanıştıktan sonra hak ettiği ilgiye kavuştu denebilir.

Daha ilk filminde kamerasını sıra dışı ilişkilerin tam kalbine sokan yönetmen, toplumun sistem dışına kustuğu üç kişiyle tanıştırıyor bizi. Ag-o (Güney Kore’nin başkenti Seul’de Han nehrinin ayırıcılığına inat kurulmuş köprünün altında yaşlı bir adam ve bir çocukla beraber yaşamaktadır. Başrollerini Jae-hong Ahn ve Jae-hyeon Jo’nun paylaştığı filmde, yaşlı adam tüketim toplumunun çöplerinden bira ve kola kutularını vs leri toplayarak rızkını çıkartırken, çocuk orada burada sakız satmaya çalışır. Ag-o ise gündüzleri işportacılık yaparak geçimini sağlamaya çalışmaktadır.