bildirgec.org

Razielz

11 yıl önce üye olmuş, 18 yazı yazmış. 843 yorum yazmış.

Moskovadan Leningrada 2

Razielz | 12 July 2007 14:05

Petergof, Petronun yaz aylarinda oturmak icin italyan mimar Rastrelliye insaa ettirdigi, icersinde 190 a yakin fiskiye, 4 selale, cok degisik bahce duzenlemelerinin de bulundugu muthis bir yazlik saray olarak adlandirilabilinir.
Otobusten indigimizde onceden hazirladigimiz fotograf makineme sarilmistim bile, biliyordum, petersburgda cok guzel fotogralar cekecektim, yedek hafiza karti bile almistim yanima. Otobusten indikten sonra tur grubunun toplanmasini beklerken etrafta goz gezdiriyorduk, birden uzaklardan gelen bir bando sesini duymaya basladim, -aklima hemen bandocu filmini getirir- tanidik bir sesti bu, once bana oyle geldigini sandigim sesler aslinda tam da sandigim seymis, tesaduf bu kadar mi olur bilemiyorum ama istiklal marsini calmaya basladilar, ve grupta rus olmayan tek insan bendim.
Marsi dinleyip uzerimdeki saskinligi attiktan sonra tesekkur ettim ve hem tura hem de fotogralari cekmeye basladik, ama biraz yurudukten sonra gruptan ayrilip kendimiz gezmeye karar verdik, boylece daha rahat olacaktik.
Once sarayin giris kapisina dogru yoneldik, sarayin kapisinin onunden baktiginiz zaman karsiniza soyle bir manzara cikiyor.

Ustten gorunum
Ustten gorunum

Asagidan baktiginiz zaman ise boyle bir manzara.

Alttan gorunum
Alttan gorunum

Merdivenlerden inerken kac adet fotograf cektigimi hatirlamiyorum, buyulenmistim adeta, bunu insanoglu mu insaa etmis? Ne zaman? Kac kisi? Ne kadar surmus? Gibi sorulara cevap ararken buldum kendimi, icimden neden gruptan ayrilip, rehberi dinlemedigimi dusundum.
Bahcenin buyuklugunde kaybolmustuk, gordugumuz her yola girip, sonuna kadar gidiyorduk, yollarin kenarlari hep yuksek agaclarla cevriliydi ve her yolun sonunda ya cok guzel bir havuz ya cok buyuk bir fiskiye ya da guzel bir heykel ile karsilasiyorduk.
Her yerde havuzlar, su sesleri, cok yukseklere ulasan fiskiyeler ve butun bunlar sizi cok rahatlatiyor, burasi neden benim evim, bahcem, dinlenme yerim, her seyim degil? Diye soruyorsunuz kendinize, sonra biraz kendinize geldiniz zaman ise akliniza fiskiyeler ve havuzlarin calismam mekanizmalari geliyor, onsekizinci yuzyilda cizimleri Petro tarafinda yapilan bu muthis saraydaki havuzlar ve fiskiyelerin suyu cok buyuk vakumlar tarafindan biraz otedeki fin denizinden cekiliyor ve havuzlara, fiskiyelere veriliyor, cogu deniz seviyesinden zaten yuksek olan bu noktalara o sularin (onsekizinci yuzyilin teknolojisiyle) nasil pompalandigini cok merak ediyorsunuz, zaten suyun geldigi noktadan yuksek olan seviyedeki fiskiyeden en az yirmibes-otuz metre yuksege fiskirtan bu mekanizmalarin yapildigi gunden bu yana asla ve asla hic bozulmadigini duyunca saskinliginiz kat kat daha artiyor.
Sonra biraz daha arastirinca isin aslinin oyle olmadigini ogreniyorsunuz ama yine de icinizden takdir etmeden duramiyorsunuz, su petergoftan 22 km uzakliktaki dogal kaynaklardan getiriliyor, sular kaynaktan cikip kanallara aktariliyor ve kanallar araciligiyla sarayin bulundugu bolgeye getiriliyor ama gercek olan bir sey varki hic bozulmadan calistiklaridir.
Bahceleri geze geze denizin kenarina kadar geldik saray ile deniz arasinda en fazla besyuz metre olmaliydi. Denizin hemen kenarina da yapilmis bir kac bina vardi, sanirim burada denizin keyfini cikariyorlardi.
Bahcede insani baska dunyalara goturen bu guzelliklerin disinda parkta eglenceyi de eklemeyi unutmamislardi, sadece 2 tanesine rastladigimiz su tuzaklari cok komikti. Genelde onunde olusan kalabaliktan hemen anlasiliyor orada neler dondugu ama eger bilmeyen biri direk gecerse islaniyor ama cok asiri degil, sistemi soyle yapmislar, insanlarin gectigi yollardan birinde taslari topraga gommusler, (eskiden aslfalt olmadigi zamanlarda yapilan yollar seklinde) ama kucuk bir alani kapliyor en fazla uc veya 4 metre kare ve o yoldan gecerken gidebileceginiz en yakin ve uygun yol orasi, kenarinda ise caliliklar var, siz tam taslarin ustunde gecerken caliliklarin arasina gizlenmis olan fiskiyelerden birden bire sular uzerinize fiskiriyor, tabi genelde etrafi cok kalabalik oluyor ve orda ne oldugunun hemen farkina variyorsunuz ama cogu insan bile bile altinda gecmeye calisiyor, geneli cocuklar ve cok eglenceli oluyor, kosamayan kilolu insanlar oldugu zaman islaniyorlar haliyle. Herkes taslara gizli bir mekanizma oldugunu dusunuyordu ama bunun mumkun olmayacagini dusunen ben caliliklarin arkasindaki yasli amcayi gorunce olayin sirrini da kendimce aciga cikarttiktan sonra ordan uzaklasmaya basladik..

Moskovadan Leningrada

Razielz | 10 July 2007 18:40

Biletleri esim almisti, ben cok fazla istekli degildim ama onu kiramayip 3 gunluk geziye razi olmustum. Sabah 3 gune yetecek kadar esyalarimizi toplayip ise gittik, her ne kadar onceleri pek sicak bakmadiysam da aksami iple cektim, cunku otobusun kalkis saati bizim isten cikis saatimize yakindi. Otobusle gidiyorduk evet tur firmasindan aldigimiz 3 gunluk geziye her sey dahildi, kalacagimiz otel ve yemek yiyecegimiz restoranlar onceden belirlenmisti. Bulusma noktasinda arabayi birakamayacagimiz icin metroyla gitmeye karar verdik, zaten bulusma noktasi da metronun ayreport denilen istasyonunun cikisindaydi. Biraz erken varmistik, henuz kimsecikler yoktu etrafta, uzerinde San Peterburg yazan kagidi tutacak olan rehberimiz bile.
Markette, yolda atistirmak uzere alisveris yaptik, disari ciktigimiz zaman beyaz bir otobusun etrafinda kucuk bir toplulugun olusmus oldugunu gorduk, otobus soylendigi gibi mersedes degildi, eskiydi, markasina bi goz atmak istedim bulamadim sanirim sadece modeli yaziyordu, pek onemsemedim, ben ki otobus yolculuklarina aliskinim benim icin farketmezdi, en kotu sartlarda bile yolculuk etmistim. Hatta hic unutmam bir keresinde Irandan Ankaraya tam 48 satte gitmistim. Otobuste yerimizi almadan once esyalarimizi bas ustunde duran yere yerlestirdik, bende de esimde de kucuk bir spor cantasi vardi sadece. Henuz butun yolcular gelmemisti ve otobusun icinde bekliyorduk, birazdan insanlarin hepsi gelecek, binecek ve hemen yola koyulacagiz dusuncesiyle oturdugumuz yerde bekledik, ama dusundugumuz gibi olmayinca terlemeye basladik, tam cikmaya karar verince herkes binmeye basladi, zaten her zaman boyle olmaz mi?

Ibrahim Tatlises yanimda :)

Razielz | 20 June 2007 15:58

Evet butun foruma duyurulur Genc Parti milletvekili adayi, Ibrahim Tatlises ile yaklasik 2 saat sonra gorusecegim. Eger bu yazi editorler tarafindan eklenirse siz bunu gorursunuz ve ona iletmek istediginiz sevgi ve de saygi dolu mesajlarinizi iletebilirim.
Bu yaziyi 40 dakikadir gondermeye calisiyorum, sitede problem var sanirim

Rus Ruleti

Razielz | 28 April 2007 12:16

Biraz farkli bir rus ruleti tarzi
Biraz farkli bir rus ruleti tarzi

Rulet 20. yuzyilda Rusya`nin sembollerinden biri haline geldi. Turistlerin ilgi duydugu bir sembol, tipki kizil meydan ve kremlin gibi.
Ruletin hikayesi 1870 yillarinda Ruslarin Osmanli Imparatorluguyla Bulgaristan ve etrafindaki diger slavyanlari bulundugu ulkeler ugruna yapilan bitmek tukenmek bitmeyen savas gunlerinde Rus ordusunun Smit ve Vesson markali silahlarla donatilmasina dayaniyor.
Insanlarin umitsizce yaptiklari cesaret gosterislerinin moda ve 10 numara sayildigi bir donem.

Aslinda bu hikayenin altinda yatan gercek isim Mihael Skobelev adli (ruslar icin) evsanevi korkusuz generaldir. Anlatildigi uzere bizimle savastiklari zamanlarda, Mihael yuksekce bir tepenin uzerine cikip sampanyasini yudumlayip savasi izlermis bazen de buna alternatif olarak beyazlara burunup, bembeyaz bir ata binip savas alaninda, mermilerin arasinda cirit atarmis, yani SIKI adammis, olum viz gelir cinsinden (ilk ruletin temellerini boylece atmis).

Ozgurluk

Razielz | 27 April 2007 07:15

Ozgurluk daha once hafifte yazildi mi bilmiyorum, arattim cikmadi ama yazilmis olsa bile ben biraz daha farkli yazicam bu sefer. Yazimi okurken ilk gozunuze carpacak olan yazimdaki sadelik ve acemilik olacaktir. Bunu biliyorum ama yine de yaziyorum.

Insanlar icin nedir ozgurluk sorusu daha once belki binlerce hatta milyonlarca defa sorulmustur, kimi kendi kendine, kimisi baskasina yoneltmistir fakat hic kimsenin verdigi cevap ayni olmamistir ve bence olmasida mumkun degildir. Benim dogup buyudugum ve daha sonralari yasadigim yerlerde surekli konusuldu bu kavram, ozgurluk. Her zaman konusulacak da, ozellikle gelecekte, belki herkesin hasret kalacagi bir kavram olacak.

Dazlaklarin bayrami

Razielz | 20 April 2007 17:53

Bugun 20 Nisan ve suanda yasadigim sehirde yani moskovada (buyuk ihtimalle butun rusyada ve ozellikle San peterburgda) butun siyac sacli arkadaslar kucuk bir panik icersinde, neden?

Hitler Amca
Hitler Amca

Bugun Hitler amcanin dogum gunu ve bizim dazlak arkadaslar bugunden itibaren 3 gun bayram ilan etmisler ve kutlayacaklar, artik yakaladiklari siyah tenli ve siyah sacli elemanlarla mi? yoksa ates yakarak mi? kizil meydani savas alanina cevirerek mi? bilinmez. Gecen yil cok buyuk olaylar cikmis, (ben yoktum bilmiyorum) toplanmislar caddelerde gruplar halinde gezmisler. Her yil rusyada bu elemanlar bi suru insan olduruyor, sebeb belli degil?

Camii

Razielz | 17 April 2007 16:22

Simdi camii konusunu mademki actiniz konusalim, ben oncelikle kendi dusuncelerimi belirtmek istiyorum
sonra sizin yazdiklariniza deginecegim. Benim soylemek istedigim sey (az onceki yazida biraz kendimi kaybetmis olabilirim).

Camii cogunlugu dindar olan bir ulkede sarttir, camisiz olmaz, ha eger camii tamamiyle gereksiz bir sey diyen varsa onu ayri tartisiriz. Clici X in dedigi gibi En basta burasi Rusya gibi dinsizlik donemi yasamis bir ulke degil, cogunlugu dindar bir ulke.

Eger biz dindar isek, dinimize uygun ibadet yerleri olan camiiler bize lazim.
Nasilki bi ingiliz bi rus bi alman kiliseye gider, bi musluman da camiye gider. Bunu tartismak bile anlamsiz.
Simdi gelelim sizin yorumlariniza, simdi birincisi ap senin verdigi istatistiki verilere dayanarak tartismak ne kadar dogru onu bi kere
tartismak lazim.

DUNYANIN EN LUKS OTELI DEGIL AMA…

Razielz | 22 December 2006 16:56

Uzun zamandır Bildirgec`i takip ederim, ilk defa bir yazı yazmak istedim umarım ilginizi çeker…

şöyle buz kimi bir kolada olsa :)
şöyle buz kimi bir kolada olsa 🙂

Buz otel İsveç/Lapland’in eski köylerinden biri olan Jukkasjärvi’de; Torne Nehri’nin kıyısında bulunuyor. (Bakiniz) Her yıl yeniden inşa edilmesi için gereken 10.000 ton kristal buz Torne Nehri’nden, 30.000 ton saf kar ise doğadan elde ediliyormus. 100 kişi kapasiteli otelin her odası farklı niteliklere sahip. İçinde küçük bir buz kilisesi bulunuyor (camii yok), otelde aynı zamanda buz sanat sergisi, sinema ve son olarak dünyaca ünlü Buz Barı da yer almakta.
Hava sıcaklığı 3°’nin altına indiğinde buz otel’in yapım çalışmaları başlar. Özel olarak yapılan metal kalıplara yerleştirilen 30.000 tonluk kar kütleleri sertleştikten sonra kalıplardan çıkarılır ve aynı işlem tekrarlanır. Otelin inşası için kullanılan teknoloji her yıl gelişmekte.
Ayrica yapılan özel bir uyku tulumunda yatan konuklara sabah sıcak içecekleri getiriliyor. Kahvaltının ardından ise sauna keyfinin tadı çıkarılıyor (ohh).
Buz Otel içindeki sıcaklık, dışarıdaki hava sıcaklığına ve müşteri sayısına göre –4° ile -9° arasında değişiyor. Buz otel’de 18’i buz suit olan 64 oda bulunmakta. özel olarak hazırlanmış giysilerle gezmek(konaklamak) zorundasiniz 🙂