bildirgec.org

poseidon2000

11 yıl önce üye olmuş, 4 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

SÖYLERMİSİN ! AŞK HERŞEYE DEĞER Mİ?

poseidon2000 | 03 March 2006 01:35

Diyelim ki…
Yine kuşlar eskisi gibi
Söğüt dalında gezer
Ve kışlar bahar kadar
Bakışlar sular kadar güzel.

Diyelim ki ben…
Sarı bir sonbaharda
Masmavi bir gökmüşüm
Ve gecenin sabahında
Yine seni görmüşüm.

Acaba…
Güne hayat veren ışık gibi
Sıcak mısın?
Ya da uzatsam ellerimi
Ellerimi tutacak mısın?

Diyelim ki sen
Karakışın arkasında baharsın
Aylardan kasım ve ben yalnızım
Kış da geçer olsun yine beklerim
Ben beklerim dünya dönsün yeter ki

Benimkisi sadece bir umuttur belki
Söyler misin aşk her şeye değer mi?

RÜYALARIM__

poseidon2000 | 01 March 2006 04:10

Uzun zaman oldu uyumayalı. Başımın ağrısı içtiğim biradan mı uykusuzluğumdan mı bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. bazen nefret ediyorum hayattan, kendimden, onlardan, bunlardan, şunlardan… bazen düşünüyorum sonra düşünmek bile istemiyorum. Hala lise yıllarında gençliğin baharında bir delikanlı sanıyorum kendimi. Yalnızlık buhranları, büyüklük sanrıları, aşağılık kompleksleri falan filan. Kurtulmak istiyorum belki de kurtulmanın yolunu bilmiyorum yada korkuyor muyum ne. Her neyse sonuçta kader deyip geçiyorum da kader_nereye kadar_? Acaba hiç mi güzel günün olmadı sorusuna uzun uzun düşündükten sonra cevap bile veremiyorum anlayacağın. Bilmiyorum daha kaç gün geçer böyle seviyormuş gibi yapmalarla, gülüyormuş gibi aldatmalarla, mutluymuş gibi kandırmacalar la. Ölüm nerde bilinmez ki. Merak etmiyorum da değil doğrusu.

TEKRAR DEĞİŞMEDEN ÖNCE SON Bİ SÖZ DAHA…

poseidon2000 | 23 February 2006 23:09

Çirkin miyim_?-hayır Antipatik miyim_?değilim sanırım, belki de öyleyim… Sevenim yok_?şu an için evet Depresyonda mısın_? İhtimaller arasında Nedenlerini bulamadığın sorular mı var kafanda_? Olumlu(sorular her ne kadar olumsuz olsa da… Kendini aptal gibi mi hissediyorsun_?sanırım… Umutsuzluk_?gitgide artıyor —Komik mi_? —sanmıyorum_

aşka dair yalnızlık notlar

poseidon2000 | 11 December 2005 02:58

odamın bembeyaz duvarları üzerinde süzülen sigaramın dumanı her ne kadar çok geçmeden kaybolup gitsede şu içimdeki burukluk günlerdir beni terketmedi.kendimi anlatmaktan ve mutlu olmaktan neden bu kadar acizim hala anlayamadım.tabiri caizse şirin okulumuzda son bir aydan beri(ayrılığın telaşı mı desem yoksa üzüntüsü mü bilmiyorum)kendini hissettirmeye başladı.belki de içimdeki burukluk ondandır.oysa ben okulumuzdaki son günlerimi mutlu ve neşeli geçirmek isterdim.ama farkında olduğum tek şey okuluma,arkadaşlarıma,öğretmenlerime hiç bu kadar yabancı olmadığım. bence diğerleri böyle değil.onlar eğlenmesini biliyor.ayrıca hepsinin gözlerindeki mutluluğu okuyabiliyorum.beni asıl onlara yabancılaştıran da bu ya.ben onlardan farklıyım;yani mutsuzum.bunu çarşamba günü yaptıgımız veda balosunda daha iyi anladım.’Allahım bu benim hayatımda geçirdiğim en kötü günlerden biriydi’aslına bakarsan hala etkisinden kurtulabilmiş değilim.Oldukca sade ve şirin bir görünüme sahip olan düğün salonuna girdiğimde karşılaştığım manzara hiç de tahmin ettiğim gibi değildi.Sanki o büyük masanın kenarına dizilmiş; pide ve pastalalarını yiyen, gazozlarını yudumlayan yada çalan slow müziğin eşliğinde birbirleriyle derin muhabbete dalmış olan insanlar benim sınıf arkadaşlarım değidi de ;oraya oscar ödülü almak için gelmiş bir grup şık giyimli sinema oyuncusuymuş gibi geldi bana.Ama doğrusunu söylemek gerekirse beni büyük bir saygı ve içtenlikle karşıladılar diyebilirim. Salondaki havanın bungunlugu ve benim içimdeki yükselen tedirginlik,gerginlik ve heyecan tabağımdaki pastaları aç olmama rağmen yememe engel oluyordu. O gece kızlar başımı döndürecek derecede güzeldi… Hatta hatice ve nurdan ı tanıyamamıştım.yüzlerini bana çevirip ‘hoşgeldin’ demeseler onların benim sınıf arkadaşım olmadığına yemin edebilirdim…Veee…benim haricimde herkez için güzel geçecek olan bir gece başladı… önce Ömer Naime yi alıp bir kenara çekildi,sonra Ahmet Ayşeyle birlikte gitti.Sonra Hüseyin,Mesut,Cemil… hepsi umursamaz tavırlarla beni yalnız bıraktılar.Bense telaşlı gözlerle etrafımda bir dost yada beni güldürecek,sevindirecek,yalnızlığımı unutturacak birşeyler arıyordum.Defalarca haykırdım içimden… ‘-Bu böyle olmamalı,ben mutlu olmalıyım,bu benim hakkım…!’ Selma duvarlarda yankılanan sesimi duymuş yada kaybolmuş bir çocuk gibi etrafa korkulu bakışlar atan gözlerimi görmüş olmalı ki yanıma geldi.halimi hatrımı sordu ve sıra beni sorgulamaya geldi… -neden? neden hiçkimseyle konuşmuyosun?neden moralin bozuk?seni üzen birşey mi var? bütün bu sorular beni yalnızlıktan kurtaracağı yerde bıktırmak bir yana çıleden çıkarıyordu.Ama ben sustum. tarih ögretmeninin sordugu soruya cevap veremeyen bir lise öğrencisi gibi öylece sustum.ve manasız gözlerimi Selmanın gözlerine diktim.Sanki bana acıyormuş gibi bakıyordu.Bense birazcık gülümsemeye çalıştım fakat kendimi daha fazla zorlasam neredeyse ağlayacaktım. Benim gibi yalnız olan bir diğer kişi de Cemil di.Ama o da çok geçmeden gözden kayboldu.Anlaşılan bu sıkıcı yerden çekip gitmişti ve anlaşılan birtek ben kalmıştım yalnız olan.