bildirgec.org

olhor

11 yıl önce üye olmuş, 148 yazı yazmış. 441 yorum yazmış.

Proje Aşıkları-Yalancı Portal

olhor | 29 April 2002 05:23

Yalancı portal projemiz vardı, sonra üşendik yapmadık tabii. Tamda portal devriydi (chivi falan filan). Neyse proje özünde bir ton muhabirin (netten bi ton muhabir fotosu olabilecek fotograf bulmuştuk), sanat, magazin, bilim, astroloji ve bütün herşey hakkında yalan yanlış şeyler bildirmesi üzerineydi. Dediğim gibi olmadı ama bir kaçını gördüm şimdi, boş durmasınlar diye buraya koyuyorum:

Bir zamanların ünlü t.v dizisi “A Takımı”’nın karakter oyuncularından B.A (Mr.T) Los Angeles’daki evinde hayata gözlerini yumdu. Uzun süredir boyun ağrısından şikayetçi olan Mr.T en son belirlemelere göre omur iliğinin boyundaki fresko kaslarını sıkıştırması sonucu öldü. A takımı isimli dizide taktığı takıları günlük yaşamdada boynundan çıkarmayan Mr.T uzun süreli deformasyon sonucu boyun ağrıları çekiyordu. Cenazesinde hazır bulunan A takımının diğer oyuncuları, “B.A bizim için bir kardeş gibiydi setteki ufak tefek kazalarda bir çok kez hayatımızı kurtarmıştı” açıklamasını yaptılar. A takımı dizisi bilindiği üzre diğer dizilerin tersine rating düşüklüğünden değilde oyuncuların bırakması nedeniyle iptal edilmişti. Dizinin albayı James Jonhsons’ın o günlerde yaptığı “bütün o patlamaların izlemesi iyide her çekimde yaralanmaktan bıktık” açıklaması Hollywood nereye gidiyor sorusunu gündeme getirmişti. A takımı sevenlerin Face ismiyle tanıdığı Robert Cancas Jr.’da sette yanlış zamanlaman bir mayın yüzünden 5 yıl önce hayatını kaybetmişti.

Tanıştıriyim Sylvie Verbot’um

olhor | 24 April 2002 03:52

Discovery‘de görmüştüm 3 yıl önce Slyvie‘yi, doğal olarak “oha” demiştim. Verbotlar kısaca konuşabilen yazılımlar, onları ilginç kılansa öğrenebiliyor olmaları. Siteleri feci ticarete dökmüş işi, eskiden daha samimiydi. Demosu eğlenceli sayılır ama pek birşey öğrenmiyor. Sarkıntılık yaparsan tepki veriyor sadece. Full versiyonu konusunda iddalılar gerçi illaki öğreniyo diyorlar. Birde Anasayfada Julia’yla konuşulabiliyo, hatta şimdi “sure i can, the more conversations i have, the more i learn” dedi.

Müzeyyen ve Talat’a sürpriz indirim

olhor | 22 April 2002 03:24

Hala şoktayım, dünya altımdan kayar gibi oldu, sanki evrenin denge noktalarından biri (Giga Hagi, Chesterfield veya Lahmacun) artık yokmuş gibi.
(evet gerilim dolu açılıştan sonra gelelim konuya).

Bugün gayet masum bir şekilde minibüsün penceresinden bakarken, mobilyacımsı bir mekanın (Yataş olabilir) kapısında şu yazıyı gördüm

“İsmi Müzeyyen veya Talat olan müşterilerimize sürpriz indirimler”

O andan beri kendimde değilim, etrafa ölü buzağı bakışları savuruyorum, bu konuda bir kaç sorum da var:

1. Neden Talat ve Müzeyyen de Hildegard ve Kornelyus değil?

2. İsme yönelik indirim nasıl bir kampanya anlayışı?

3. Seçilen isimler neden 1950’lerden? Mağazadakilerin birbirlerine “Merhaba Selin hemşire” “Ah merhaba Gulit beyamca” şeklinde hitap etme şansı ne kadar?

4. Buna benzer bir şeye rastlayan oldu mu?

5. (Yukardaki soruya yanıt “hayır” ise) Neden ben?

Hi-res (yine) iş başında

olhor | 10 April 2002 17:25

Daha öncede saygılarımızı sunmuştuk Hi-res‘e. Sodaplay‘de yaratık yaptırıp yerden yere vurdurmuşlardı, Donnie‘yle içimizi parçalamışlardı. (genel tepki:this isn’t happening’di). Şimdiyse serbest salınımın da ötesine geçmişler. Third place yeni mekanları. Hemen her Hi-res sitesi gibi bunu da gezmek emek istiyor biraz. Yinede insanın gözlerini yaşartan tek tasarım şirketi, o yüzden değer. (Methiye gibi olmuş).

Third place daha bitmemiş diyorlar ama sitenin aktif bölümleri bile yetiyor. Soul search, trapped ve elevation benim favorilerim (urller gizlenmişti link veremiyorum).

Trevanian fotoğraflanmış sonunda

olhor | 03 April 2002 03:37

Nete girdiğimden beri düzenli olarak araştırdığım konulardan biriydi bu. Şibumi‘yi yazan bir insan nasıl anonim kalmayı seçer diye uzun uzun düşündüğümde olmuştu. Herneyse en sonunda bulmuşlar kendisini, hatta fotoğrafıda var.

Söz konusu sayfanın güvenilirliği tartışılır tabii ama sayfada ki bilgiler Trevanian’ın newsweekle yaptığı telefon söyleşisindekilerle örtüşüyor. (Söz konusu söyleşi Trevanian efsanesini destekler bir biçimde kaldırılmış olduğu yerden. Bu metnin ortalarında o söyleşiden birkaç alıntı var).

Birde Trevanian’ın Rodney Whitaker olduğunu destekleyen bir kaç şey var, Eiger Sanction (İnfazcı) kitabından uyarlanan filmin creditlerinde adının geçmesi ve de “Hesaplaşma”‘da karakteri Jonathan Hemlock’un, sinema teorisi konusunda Rodney Whitaker’ı referans olarak göstermesi gibi. Buda açıklığa kavuştuğuna göre acele yeni bir gizem bulmam lazım.

Big Brother

olhor | 27 March 2002 20:01

Fransız bbg’si merak uyandırdı. Biraz araştırıldı hemen, burada muhtelif ülkelerin bbg linkleri var. Bu da fransanınki. Tabii bu kadarla bırakmak sorumlu blogculuğa yakışmazdı. Meğerse her yıl vatandaşlarının özel hayatlarını en çok ihlal eden ülkelere ve kurumlara big brother ödülleri veriliyomuş. Gerçi türkiye ödül almamış ama güvenim tam gelecekte oda olucak. (Bu arada anasayfa mı silikleşti banamı öyle geliyo?)

Zahmetsiz sporlar:Taksici işletmek

olhor | 26 March 2002 22:27

şu makale sevdiğim sporlardan birini hatırlattı bana. Zahmetsiz sporlardan en sevdiğim, yöntemli yaptığım, sistematik olunması gerektiğine inandığım taksici yemek veya işletmek.

Senaryolar

1.Çek senet mevzusu
:

iki kişi işlenmesi gereken senaryodur, iki kişiden iri olan (tercihen 1.80’e 80 kilo ve üstü) öne, diğeri arkaya oturur. İri yarı olan yol boyunca arkadakine yaltaklanır, abi ayakları çeker. Örnek muhabbet (birebir yaşanmıştır)

olhor: Kamil’i buldun mu?

arkadaş: abi Ekrem’lerde peşinde onun bugün yarın bulucaz.

O:bu seferde bulamazsan taaa .mına korum

A:abi bi kere bi bok yedik diye yüzümüze vuruyosun sürekli

O:(bağırarak)lan .öt sen hala yürüdüğüne dua et, Necip girmeseydi biliyosun patates yapmıştım seni

A:abi tamam kapatalım konuyu

O:sus lan sanamı sorucam (küfür küfür)
böyle böyle devam ettik. Neyse

bu muhabbet yaşanırken Maltepe’den bostancıya gidiyoduk, 5 dakikalık bi mesafe yani, ve süper durum: taksici bu yolda kayboldu. İkimizinde kahkaha atası var ama mizansenide bozmak istemiyoruz neyse taksici ordan burdan yol deneyip çıktı bostancıya ama taksimetre yazmışta yazmış tabii, müdahale ettim bende şöyle bir dialog oldu:

O:Güzelim taksimetreye bi şekil yapıcan heralde

Taksici:(kekeleyerek ve de öndeki arkadaşa bakarak)Tabii abi nedemek ne kadara geliyosunuz siz buraya normalde?

E tabii bizde o kadar emek harcamışız, ucuz seyahat etmemek olmaz, hemen hemen yarı parayı ödeyip çıktık.