bildirgec.org

NuMB

11 yıl önce üye olmuş, 170 yazı yazmış. 863 yorum yazmış.

Açık açık kinaye

NuMB | 13 November 2003 23:00

Bakın işte sizin günlüğünüz bunlar, işte sizin Hafif’iniz bu. Adını sayamadığım “hepimiz kardeşiz” hafif kullanıcısı(!) Bu artık sizin günlüğünüz, bu artık sizin Hafif’iniz!

Başardınız, yenildim ben… Ben ve belki benim gibi hissedenler. Yenildik!

Türkiye olduk işte, başkasının doğrusunu taklitle doğru olduk, yazılmışı yazıp, hissedilmişi hissedip çalışkan olduk, bize benzedik işte, özgün olmayı yitirdik de biz olduk!

Artık yemeği yakmalarımız, çük kalkmamalarımız, orgazm taklitlerimiz, sigara bırakmalarımız, sevgili aldatmalarımız ilgi çeksin-hit alsın neyimiz varsa, burada artık, burada ve gayet televole; Başardınız.

başlık girmekten yana değilim!

NuMB | 22 May 2003 13:53

Sabah evden çıktım on buçuğa geliyordu saat. Cihangire gideceğim. Hava güzel olunca ve işim dağınık yerlerinde değilse İstanbul’un, yürüyorum bu aralar. Yolun karşısına geçiyorum, büfeden soda alıyorum, Harbiye askeri müzenin yanındaki parkın içinden geçip açık havanın arkasındaki ağaçlı yoldan fındıklıya inip oradan çıkıyorum Cihangir’e… seviyorum ben o yolu.

Yolun karşısına geçeceğim, ışıklarda bekliyorum. Birden yeni ayakkabımın ayağımı acıttığını hissettim, bir iki ayak hareketi yaptım… yürünmez, açılması lazım, taksiyle gideyim dedim. 1 dakika kadar sonra tam taksiye biniyordum… ve işte o anda o büfede olan oldu

1 Mayıs vesilesi ile Memleket meselesi

NuMB | 01 May 2003 23:59

Efendim; sitemiz gelgitçileri ile şu girdide, 1 Mayıs mevzusu ve bu aralar nedense değişmeyen site ahalisi düzey anlayışı konusunda meşk ediyorduk ki bir söz verdim kendilerine. Devamından buyrun, okuyalım kaynaşalım, tartışalım. Bakarsınız önümüzdeki 1 Mayısta da meydanlarda toplaşırız…

1 Mayıs: Dünya işçilerinin büyük kongresi Enternasyonal ilk olarak 1866 yılında toplanır. Bu kongrede 8 saatlik çalışma süresi ve iş kazalarından kaynaklanan sakatlanmalar için yardım talebi kararı alınır. Kongreden sonraki yıllarda Avrupa’da ve Amerika’da işçiler bu iki istek üzerinde yoğunlaşarak çeşitli gösteriler yapmaya başlarlar. Bunlardan ilk göze batanı 1867’de Şikago’da on bini aşkın işçinin 1 MAYIS’ta “sekiz saatlik iş günü” için yaptıkları yürüyüştür. Zamanla yürüyüşler ve gösteriler tüm dünyaya yayılır 1882 de Tokyo, 1885’de Moskova ve 1886’da Fransa maden işçileri 8 saatlik iş günü için greve gider. Aynı yıl yani 1886’da Amerika’da 1 milyondan fazla işçi grev kararı alır. Ve evet bu genel grevin başlangıç günü 1 Mayıs 1886’dır. Sistem ve sermaye 3 Mayıs günü yanıt verir. Şikago’da MC. Cormick-Harvester fabrikasında polis 80.000 işçinin üzerine ateş açar. Ertesi gün işçiler bu olayları da protesto ederek yürüyüşe geçerler ve atılan bir bombayla başlayan karmaşa, Porsons, Spies, Fisher ve Engel isimli işçi liderlerinin idam edilmesine kadar gidecek süreç başlar. 1889’da Paris’te 2. Enternasyonal toplanır ve 1 Mayıs gününü tüm dünya işçilerinin “Birlik, dayanışma ve mücadele günü” olarak ilan eder. 1890’da Amerika, Avusturya, Macaristan, Almanya, Danimarka, İtalya, İspanya, Belçika, Norveç, Fransa ve İsveç’te kutlanır ilk olarak. Kanlı olayların yaşandığı, devasa coşkuların paylaşıldığı, ekmeğini emeğiyle kazanan sınıfların boy gösterisi 1 Mayıslar her sene büyüyerek ve yeni ülkelere sıçrayarak kutlanmaya devam eder. 1968 de nerdeyse tüm dünya gençliği 1 Mayısta meydanlara koşar ve 68 kuşağını dünya durdukça zihinlerde tutacak bir eylem başlatır. “Gençlik tüm resmi ideolojilere karşı” … 13 Mayıs 1968’de Paris Sorbonne üniversitesinin kapısına asılan pankart “Biz yeni ve orijinal bir dünya istiyoruz” diyor ve Jim Morrison’ın “We want the world and we want it now” şarkı sözleriyle bitiyordu. Belki dünya toptan değişmedi, belki bir hayal gördü 68 kuşağı ama bu gün yaşadığımız bir çok özgürlüğü farkına varmasak da gerçekten 1 Mayıs’ı sahiplenen 68 kuşağının hayal gücüne borçluyuz. Gelelim bizde 1 Mayıs’a. Biz dünyanın özgürlük furyasından da demokrasi anlayışından da çok faydalanamadığımız ve hak istemenin ayıp olduğunu düşündüğümüz için, çok uzun yıllar 1 mayıs resmi ideoloji tarafından Türkiye’de “Bahar bayramı” olarak işçiye, emekçiye, suya sabuna dokunmanın yasak olduğu bir etkinlik olarak “kutlandırıldı”… Resmi ideoloji kendi kutlamalarını yine bir Mayıs günü, 6 Mayıs 1972 de üç tane genci ibret-i alem olsun diye asarak yaptı örneğin. 1977 de ise bütün dünyadaki 1 Mayısların en acılarından birini bir çoğumuzun neredeyse her gün gelip geçtiği Taksim Meydanında yaşadı memleketimiz. Yüzbinlerce insan meydandayken sular idaresi yönünden ve Taksim Intercontinental Otelinden (Şimdiki The Marmara) kalabalığın üzerine rasgele ateş açıldı. Kaynaklar ölü sayısı konusunda pek kararlı değil ama en çok üzerinde birleşilen rakam 34.Sekiz kadın bir çocuk 32 si kurşunlara hedef olarak 2 si panzerler tarafından ezilerek . Tabii ki hemen tüm suç kendi kendisine ateş açan işçi sınıfı solcuların oldu. İstanbul emniyet müdürlüğü hiçbir iz bulamadı, kalabalığa çapraz ateş açanlarla ilgili hiçbir ipucu ele geçirilemedi ama solculardı işte. O sırada Intercontinental otelin emniyet müdürü eski İstanbul Emniyet müdür yardımcısı Mehmet Akzambak otelden ateş açılması ile ilgili hiçbir açıklama yapmadı. Bugün hala katili bilinmeyen çocuklarını o gün yitiren anneler yaşıyorlar, aramızdalar tıpkı katillerin de hala aramızda olduğu gibi. Yukarıda yazdıklarım Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en elim kurgularından birinin hafızamda kalanlardan özeti daha derin bilgilenmek isteyenler taraf takıntısı gütmeden tarihi belgelerin bir kısmına buradan ulaşabilirler…. 1980 darbesiyle de 1 Mayıs konusu çok uzun yıllar 30 Nisandan sonra 2 Mayıs gelir kanunuyla çözümlendi. Bazı arkadaşlar unuttuk diye üzülüyor ama hayıflanmasınlar, onlar unutmuyor, unutturuluyorlar. Son olarak 1 Mayıs şeriatla yönetilen İran’da işçi bayramı olarak kutlanıyor demokrat kardeşlerim.

Kumru the mother

NuMB | 22 April 2003 00:09

Altındaki yumurtayı görüyor musunuz? Şirketin bahçesinde kahve içerek baharın gelmesinin tadını çıkarırken farkettim kumruyu. Saçağın altına çivilenmiş bir eski hamster kafesinin üzerine yuvasını yapmıştı, sanırım bir günde hem de. Bütün çalışanları çağırdım sessizce; “Aman” dedim, “Dikkat edin rahatsız olmasın!” …

Evladımız olacak kolay mı? İstifini bozmadı, kalkmadı zaten bütün gün yumurtasının üzerinden. Ben de flaşa da aldırmaz dedim, bastım tetiğe. Aldırmadı, burada o yumurtalardan bebekler çıkarsa ne güzel bir yazı dizisi olur bu diye başladım yazmaya; Hayırlısı….

Her bahar güzel kokmaz

NuMB | 04 April 2003 11:06

Hayatımın en güzel sahnelerinden birini yaşamak üzereyken bugün, rol arkadaşım bozdu büyüyü.

Cihangir parkına teğet ve gayet dünden iktibas duygularla yürürken sabah sabah, kulağıma U2 çalındı birden . Hem de “One” ve bangır ki ne bangır! Vücudum ciddiyetini yitirir benim bu şarkıyla, sol kolum sağımla sevişmeye başlar, sağ kolum tüm bu patolojik durumumu yazacak kağıt arar, bacaklarım yola çıkar başka bedenler aramaya. Hiç birinizin haberi olmaz, hiçbiriniz zaten umurumda olmazsınız.

Kız pencerede oturuyor. “One” o pencereden içime yayın yapıyor. Etrafta güller, bahar kokusu, çocuk cıvıltıları filan gibi ayrıntılarda tamam … Fakat pencere sakini kız elindeki kahve fincanını olanca şuhluğuyla yudumlayacağına; yalıyor telveyi. Hayatımın muhtemel en güzel sahnelerinden birini bozuyor, rol arkadaşım pencere önü kızı; telveyi yalıyor.

Cafer

NuMB | 01 April 2003 23:48

Hayatım boyunca hiçbir faturayı zamanında ödeyemedim ben. Her zaman parasızlıktan değil, bazen üşengeçlik, bazen unutkanlıktan. Zamanı geçtikten sonra bazılarını gecikme faiziyle ödedim ama bir çoğu diğer aylarla birleşti, artık ödenemez meblağlara ulaştı. Ödenmeyince kestiler. Hep elektriğimi kestiler, suyumu kestiler, telefonumu kestiler benim. Üçünün birden kesik olduğu günler yaşadım. Toplu olarak ödemem zaten imkansız olduğu için önce birini, sonra diğerini ödeyerek devam ettim hayatıma. Üçünü birden ödediğim zamanlarda ilk ödediğimin yine zamanı geçtiği ve birkaç fatura yine üst üste bindiği için onu yine kestiler. Hayatımın çoğunda üçünün birden açık olduğu bir ay yaşamadım. Telefon ilk ödenmeyen faturadan bir hafta kadar sonra kesiliyor, bir hafta kadar da siz arayamıyorsunuz ama dışardan aranabiliyorsunuz, sonra onu da kesiyorlar. Elektrik ve su iki ila üç ay kesilmeden gidebiliyor, sonra çok ağır faizlerle baş başa kalıyorsunuz.