bildirgec.org

NuMB

12 yıl önce üye olmuş, 170 yazı yazmış. 863 yorum yazmış.

Antarktika Kahramanlıkları

NuMB | 03 March 2007 15:46

İnsanlık tarihinde 1960’lardaki uzay yarışı, aya ilk ayak basma yarışı ne idiyse, yirminci yüzyılın başında Güney Kutbu’nu fethetme yarışı da odur. Kutupların çatır çatır eridiği bu günlerde, o kutuplara ilk gidenler olabilmek için hayatlarını harcamış insanları bir hatırlayalım dedim.

Nietzsche’nin, Wagner’in karısına fena halde asılıp, ünlü bestecinin sinir sistemini harap ederek, Alman gençliğini faşizme sürükleyecek fikirlerinin doğmasına sebep olduğu yıllarda başlar bu hikâye. Wagner’in artık kuşu da ötmemektedir…

Türkiye modeli sessiz sanatçılık

NuMB | 18 February 2007 14:29

Her zaman sanatçının çağının tanığı olduğunu ve yaşadığı toplumu iyiye evirmesi gerekliliğini savunmuşumdur. Sanatından ve sanatına hayranlık duyan kitlelerden aldığı gücü, kitlelerin yararına kullanmanın doğruluğuna inanmışımdır. Oysa ülkemizde yaygın zihniyet sanatçının politikayla, siyasetle, toplumsal olaylarla ilgilenmesini saçma, anlamsız ve hatta popülariteye oynama olarak algılar. Tüm sanatçılarımız şu anda hâkim olan politik görüşten mi yanadır? Yıllardır sansürlenip durdukları halde sansür konusunda bile kılını kıpırdatmamak samimiyet midir? Sadece maddi çıkarlarına dokunulduğunda telif haklarımız diye meclise yürümek mi muhalif duruştur? Dünyada olup bitenden bu kadar kopuk mudur bir sanatçı? Ya da zaten bu halk kopuk ve sadece magazin özelliği olana ilgi gösterir diye ticaretlerine halel gelmemesi için mi böyle durmaktadır?

Amsterdam’da bir gece

NuMB | 16 February 2007 19:12

Redlight District

Bir süre önce birkaç iş için Avrupa’daydım. Daha önce görmediğim ve görmek istediğim yerlere uğrayacak zamanlar yaratmaya çalıştım. Uğrayacak diyorum zira gerçekten gezecek kadar zamanım hiç olmadı. O şehirden bu şehre savruldum durdum. Tabii, asli savrulmak istediğim kent Amsterdam’dı. Avrupa günlerimin sonları yaklaşırken, Almanya Ulm’den hareket edip 4 tren değiştirerek 7 saatlik bir yolculukla Köln’e vardım. Köln’de yağmur vardı.

İkinci dünya savaşı sırasında Almanya’nın en çok bombalanan şehri olan Köln’ü görmek gibi bir inadım hiç yoktu. Köln hakkında daha önce duyduklarım zaten büyük kilisesi hariç görülecek pek de bir tarafının olmadığı üzerineydi. O kilise de tren istasyonundan çıkar çıkmaz yağmurun altında tam karşımda duruyordu… Velhasıl benim için Köln geldiğim anda bitmişti. Köln’e gelişimin asıl nedeni, beş yıldır Belçika’da Gent yakınlarında yaşayan çocukluk arkadaşımla yaptığımız plandı.

Masörün Andı

NuMB | 14 February 2007 16:01

masörün hipokrat yemini diyebileceğimiz incelikte bir yemin. bu durumda sayın prof. ahmet hamdi turgut da masajın hipokratı oluyor sanırım.

özellikle “Milliyet, ırk, din, mezhep, siyasi kanaat cinsiyet, zenginlik-fakirlik farkı gözetmeksizin…” diye başlayan cümleye dikkat!

Hayvan Genelevi

NuMB | 12 February 2007 17:50

aftenposten isimli norveç’ten haberler veren sitenin haberine göre, norveç’te hayvan genelevi işletmek yasalmış. 85-170 dolar arası bir parayla istediğiniz hayvanla seks mümkün diyor!

not: sonunda benim de bol seks içerikli etiketlerim oldu… hayırlısıyla bu ay iyi para yaparım pilli’den…

İki hayat, bir hikaye…

NuMB | 05 December 2006 13:32

1970’lerin sonları, 80’lerin başları, Güney Afrika Cumhuriyeti, Apartheid günleri… Irkçı beyaz yönetim, her totaliter rejimde olduğu gibi kendi fikrinden olmayan, kendi söylemi dışında fikir beyan edenleri sistem araçlarını kullanarak en basit tabiriyle yaşayamaz hale getiriyor. Tabii ilk başta eleştirel ironinin tavan yaptığı Pink Floyd’un “The Trial”’ında “Bleeding hearths and Artists” denilen sanatçı türleri, sistemi şarkılarıyla eleştiriyor ve ırkçılığa kitlelere en rahat ulaşabildikleri araç olan müzikleriyle karşı çıkıyorlar. İşte o yıllarda, Güney Afrikalı bir beyaz olan Roger Lucey ırkçılık karşıtı şarkılar yapıyor, hatta utanmadan bu şarkılardan oluşan albüm filan da çıkarıyor. Üstüne albüm bir de fena halde satmasın mı? Satıyor… Sistem de çileden çıkıyor tabii… Sen suya sabuna dokunmadan şarkı yapacağına utanmadan ırkçılık kötü bir şeydir dersen, sistemin işkenceyle öldürdüğü siyahlardan bahsedersen, sistemin eli de armut toplamaz tabii… Tez araçlarından birini devreye sokuyor sistem; Bu işleri iyi beceren bir polisi Paul Erasmus’u, Roger Lucey ile uğraşmaya, yıldırmaya görevlendiriyor…

Pruva Prova

NuMB | 06 August 2006 16:23

Bu yazı, 14 Haziran’da yazmış olduğum “Ben de bir tur binebilir miyim?” başlıklı blogumdaki umudun, provasını anlatmaktadır. Pruva da “teknenin önü” demektir.

Kadim dostum Şadi ile birlikte 3 senelik bir uğraşın sonucu inşa ettiğimiz 9.20 metrelik ahşap yelkenimizi geçen yıl Marmara’da test etmiş, kendi ürünümüz üzerindeki eksikleri tamamlamış, hataları düzeltmiştik. Denizleri üzmek istemem ama maalesef Marmara bizim gibi Ege ve Akdeniz’de büyümüşler için sadece bakıp bakıp gerçek denizlerin rengini özlediğimiz çırpıntılı, bulanık su…

Ben de bir tur binebilir miyim?

NuMB | 14 June 2006 03:57

Eğer denizden korkuyorsanız ya da deniz tutuyorsa bu cümleden sonra bu yazıdan ayrılın, zira bir sonraki paragrafta okyanusa açılacağız.

Dünyayı bir yelkenliyle gezmek benim çocukluk hayalimdir. Ne güzel geliyor değil mi kulağa? Dünyayı gezmek, yelkenliyle! Evet güzeldir ve güzelliğinin en önemli besini ulaşılmazlığıdır. Para, zaman, bilgi, hazırlık, form, cesaret ve sabır ister öncelikle. Ya tekne? Bu gezi için gerekli tekne aslında genellikle tahmin edilenden çok daha düşük maliyetlerle elde edilebilir, lüksünüz ve emniyet skalanız arttıkça maliyet büyür. Elbette Rahmi Koç gibi özel doktorunun, aşçısının, tecrübeli bir kaptanın da içinde bulunduğu ciddi ekip ve Nazenin 4 gibi saray yavrusu bir tekne ile öyle kafanıza esen şehirlerden uçakla memlekete sıkça gelerek yapılan bir gezi değil bahsettiğim. Gerçi dünya turu atan Türkiyeli tekne sayısı bilinen kayıtlarla sadece yedi adet olduğu için, sekizinci tekne olarak tarihe de geçecek Nazenin 4.